İstanbul Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1201-1203 / M. 1786-1787) cilt: 80, sayfa: 105 Hüküm no: 80 Orijinal metin no: [19b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Tulumbacı şeriti işleyen esnafın nizamlarına dışarıdan karışılmaması
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen arzuhâl hâmişinde olan derkenâra nazar olundukda İstanbul’da tulumbacı şeriti işleyen esnâf mülhakâtından tulumba bükmesi ta‘bîr olunur kılabdân bükmeciler i‘mâl eyledikleri bükme kadîmî üzre pâk ve a‘lâ harîr üzerine kâfî olmağla on iki dolâb ashâbından gayrı ecânibden kimesne dâhil ve kalb ve rûy olmayıp ve işlenen bükme tamâm oldukda kethüdâları ma‘rifetiyle iki başı mühürlenip ba‘dehû bey‘a arz olunmak üzre ta‘ahhüd ve şurût-ı nizâmlarını hâvî doksan bir senesinde bir kıt‘a emr-i âlî sâdır olduğu derkenârdan müstefâd oldukdan sonra esnâf-ı [20a] mezbûre kethüdâsı Mustafa Ağa b. el-Hâc Yusuf ile ustalarından Refail v. Sekbas ve Sirope v. Sekyas ve Karabet v. Panos ve Semil v. Taros ve diğer Refail v. Agob ve David v. Bogos ve Abraham v. Kazar ve Setrak v. Hacador v. Asvador v. Matos ve Hayim v. Sabetay nâm zimmîler meclis-i şer‘-i kavîmde esnâfımız içün bir mahall-i mu‘ayyen olmayıp her birimiz perâkende olmağla her birimiz âharın işlediği metâ‘ın keyfiyetine vâkıf olamadığımızdan mâ‘adâ esnâfımızdan hâric hâm dest kimesneler dahî menâzil ve dekâkînde işledikleri bükme bâ-emr-i âlî şurût-ı mer‘iyyemize muğâyir kalb ve rûy olup bu vecihle umûrumuz külliyen muhtel ve müşevveş olmağla fîmâ ba‘d cümlemizin ittifâk ve ittihâdıyla kadîmî on iki dolâba üç dolâb dahî zam ile cem‘an on beş dolabdan bir dolâba kethüdâ-yı mezbûr Mustafa Ağa ve üç dolâba mesfûr Rafael ve David ve Abraham ve Setrak ve Karabet zimmîler ve birer dolaba dahî mesfûrûn Semil ve diğer Rafael ve David ve Abraham ve Setrak ve Asvador ve Hayim’den her birimiz mutasarrıf olmak üzre cümlemiz ma‘an İstanbul’da Vezirhân’da istîcâr eylediğimiz odalarda i‘mâl edip içimizden biri fevt oldukda mutasarrıf olduğu dolabı evlâdına evlâdı yok ise kalfalarımızın akdemine verilip ve bâlâda mezkûr şurût-ı mer‘iyyemiz üzere pâk ve a‘lâ harîr üzerine a‘lâ kılâbdan işleyip kethüdâmız ma‘rifetiyle iki başı mühürlenmedikçe bey‘a arz ve mezkûrân beş dolâbdan ziyâde dolâb ihdâs ve âhar mahalde i‘mâl olunmayıp hilâf-ı şurût ve muğâyir-i emr-i âlî hareket eder olur ise te’dîb olunmak bâbında müceddeden bir kıt‘a emr-i âlîşân i‘tâsı niyâzında oldukları huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî 6 min Ca. sene 1202.
|