.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-1803)
cilt: 82, sayfa: 295
Hüküm no: 327
Orijinal metin no: [45b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Süleyman b. Halil’in Çukurçeşme’deki berber gediği davasında muarazadan men edildiği

Kırkdört kapısında berber gediği mu‘ârazadan men‘

Ma‘rûz

Vilâyet-i Anadolu’da Viranşehir kazâsına tâbi‘ Aktaş karyesi ahâlîsinden olup İstanbul’da berberlik ile mukīm iken bundan akdem vefât eden Berber Süleyman b. Halil b. Mehmed’in li-ebeveyn er karındaşı olduğu bâ-hüccet mukaddemâ sâbit olan Musa b. () meclis-i şer‘-i enverde kuzâtdan Mehmed Yümnî Efendi b. Ebûbekir ve müderrisîn-i kirâmdan Ahmed Râşid Efendi’nin sagīr oğulları Mustafa Hakkı ve Mehmed Kamil ve sagīre kızı Âmine’nin vâlideleri ve bâ-hüccet vasîleri Hafîze Hatun bt. Abdullah tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını ârifân Ali Ağa b. Murtaza ve Süleyman b. Mehmed şehâdetleriyle sâbit olan Süleyman Efendi b. Abdullah mahzarlarında İstanbul’da kırk dört kapısı kurbünde Çukurçeşme nâm mahalde bakkāl dükkânı karşısında kâin merkūm Mehmed Yümnî Efendi ile sıgār-ı mezbûrûnun bi’l-îcâreteyn mutasarrıf oldukları bir bâb berber dükkânında mûrisim müteveffâ-i mezbûr hayatında müşâhereten müstecir ve derûnunda mevcûde başmuhâsebe kaleminde mukayyed beyne’l-esnâf mu‘teber berber gediği tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesi yedinde mülkü iken fevt oldukda âlât-ı lâzımenin nısfı bana ve nısf-ı âharı karye-i mezkûrede sâkine li-ebeveyn kız karındaşı Sâre Hatun’a mevrûs olduğuna binâen dükkân-ı mezkûrun nısfını zabt ve dilediğim kimesne îcâr murâd eylediğimde merkūm Mehmed Yümnî Efendi ve sıgār-ı mezbûrûnun vasîleri müvekkile-i mezbûre Hafize Hatun mümâna‘at ederler suâl olunup men‘ olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde onlar dahi cevâblarında müdde‘î-i mezbûrun hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere iddi‘â eylediği mu‘teber gedik sâlifü’l-beyân bakkāl dükkânı karşısında kâin berber dükkânı derûnunda ve bizim ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğumuz dükkân mârrü’l-beyân bakkāl dükkânı ittisâlinde başka dükkândır deyip ihtilâf olundukda istikşâf-ı hâl için kıbel-i şer‘den bi’t-taleb irsâl olunan Merhabâzâde Mahmud Efendi mahalline varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn ile lede’l-mu‘âyene merkūm Mehmed Yümnî Efendi’nin ve sıgār-ı merkūmûnun bi’l-îcâreteyn mutasarrıf oldukları dükkân mârrü’l-beyân bakkāl dükkânı ittisalinde olduğunu kâtib-i merkūm dâ‘îleri ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip tarefeyn muvâcehesinde ba‘de’l-inhâ ol vechile müdde‘î-i mezbûrun derûnunda mu‘teber gedik olan dükkân başka ve merkūm Mehmed Yümnî Efendi ile sıgār-ı mezbûrûnun mutasarrıf oldukları dükkân başka olduğu zâhir oldukdan sonra müdde‘î-i mezbûr Musa dönüp hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr olunan gedik câiz ki merkūm Mehmed Yümnî Efendi ile sıgār-ı merkūmûnun mutasarrıf oldukları dükkân derûnunda olsun demesine şer‘an ve kanûnen iltifât olunmadığı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.

Fî-27 M sene [1]217