İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-1803) cilt: 82, sayfa: 423 Hüküm no: 494 Orijinal metin no: [72a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi imamı Hafız Hüseyin Efendi b. Hasan’ın kötü halinden dolayı mahalleden çıkarıldığı
İmâmı mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi ahâlîsinden Müezzin Molla Ömer ve es-Seyyid Hüseyin Ağa ve ayrancılar kethüdâsı Hüseyin Ağa ve el-Hâc Mehmed Ağa ve es-Seyyid Mehmed Ağa ve Murtaza Alemdâr ve Esirci Halil Ağa ve Kalaycı Mehmed Usta ve Kumaşçı Mehmed Tahir Ağa ve başmuhâsebe kâtiblerinden Halil Efendi ve Mücellid İsmail Efendi ve Mehmed Memiş Ağa ve Kavukçu el-Hâc Mehmed ve Alacacı Hasan Efendi ve İplikçi Abdi Usta ve Düğmecibaşı el-Hâc Mehmed Ağa ve Kavukçu es-Seyyid Mustafa Ağa ve Lağımcı Halil ve es-Seyyid İbrahim Ağa ve Vezneci Süleyman Çelebi ve Bıçakçı Osman Beşe ve Çukadâr Mustafa ve Çizmeci İbrahim Alemdâr ve es-Seyyid el-Hâc Osman ve Teberdâr Hasan Ağa vesâir kırk neferden mütecâviz cema‘at-i Müslimîn meclis-i şer‘-i münîrde mahalle-i mezbûre İmâmı Hâfız Hüseyin Efendi b. el-Hâc Hasan muvâcehesinde imâm-ı mezbûr dâimâ müzevir da‘vâlara vekâlet ve şehâdet etmeği kendiye kâr ittihâz eylediğinden mâ‘adâ âhar gûnâ fısk u fücur edip ol vechile iktidâya münâfi sû-i hâli olduğundan imâm-ı merkūmun imâmetinden cümlemiz istikrâh eylediğimize binâen hatta bin iki yüz beş târihinde İstanbul Kādısı bulunan Sadr-ı Anadolu-i esbak Mehmed Paşazâde merhûm İbrahim Beyefendi zamânında istid‘âmızla imâmet-i merkūmeyi âhara ferağ ve kasr-ı yed eyledikden sonra bir sene mürûrunda cünha-i sabıkasından mübâ‘adet-birle kendi halinde ırzıyla mukayyed ve hizmetiyle meşgūl olmağla müte‘ahhid olmuşken birkaç seneden beri melûf olduğu herekât-ı nâ-marziyye-i sâbıkāsına ibtidâr ve bi’d-defa‘ât kendiye nush u pend olundukda kat‘an ısgā etmeyip ef‘âl-ı kabîha ve ef‘âl-i şenî‘asında ısrâr etmekle ol vechile mezbûrun imâmetinden cümlemiz bi’l-külliye istikrâh etmemizle azl olunmak matlûbumuzdur deyü her biri muvâcehesinde imâm-ı merkūmun iktidâya münâfi sû-i hâlini ihbâr ve mahalle-i mezbûreden hurûcunu iltimâs eylediklerinde imâm-ı merkūm dahi cevâbında târih-i i‘lâmdan üç gün mürûrunda imâmeti ahâlî-i mahallenin muhtarları olup ehil ve müstahak olan bir kimesneye ferağ ve kasr-ı yed-birle mahalle-i merkūmeden hurûca ta‘ahhüd etmemle eğer yevm-i mev‘ûda değin imâmet-i mezkûreyi ber-vech-i meşrûh ferâgat etmez isem ref‘imden âhara tevcîh olunmasına râzı oldum dedikde ve ahâlî-i mahalle-i mezbûre dahi her vechile râzılar oldukları İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 Receb sene [1]217
|