.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-1803)
cilt: 82, sayfa: 435
Hüküm no: 507
Orijinal metin no: [74a-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul’daki balmumcu esnafının nizamı

Balmumcu esnâfının a‘lâ işlemelerine ta‘ahhüd i‘lâmı

Ma‘rûz

Âsitâne-i aliyyede Zindânkapısı hâricinde ve Sultan Bayezid-i Veli Han Câmi‘-i şerîfi civârında Parmakkapı’da vâki‘ balmumcu esnâfının kethüdâsı es-Seyyid Süleyman ve yiğitbaşı Hâfız Mehmed ve müsin [ve] ihtiyârlarından es-Seyyid Hâfız Hüseyin ve Mehmed Emin ve el-Hâc Hâfız Mehmed ve es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Mahmud ve Molla Mustafa ve Ali vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesne meclis-i şer‘-i münîrde balmumcu kârhânesi ashâbından Beşiktaş’da kâin kârhâne sâhibi el-Hâc Ali ve Üsküdar’da Bülbülderesi’nde vâki‘ iki bâb kârhâne sâhibleri diğer Ali ve es-Seyyid İsmail ve yine Üsküdar’da Toptaşında vâki‘ kârhâne sâhibi Abdullah ve kasaba-i Kasımpaşa’da vâki‘ üç bâb kârhâne sâhibleri Ahmed ve Paşa Ahmed ve Molla Hüseyin nâm kimesne muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip kadîmden beri balmumcu kârhâneleri feth ve küşâd olunduğu esnâda ashâbının isimleri tasrîh ve beyân olunarak li-ecli’t-tatbîk İstanbul mahkemesinde es‘âr siciline temhîr ve vaz‘ eyledikleri mühürler ile bi’l-cümle kârhânelerinde i‘mâl eyledikleri balmumları temhîr ve esnâfımız kethüdâsına ve müsin ve ihtiyâr ustalarımıza götürüp onlar dahi ba‘de’n-nazar kalb ve redî olmayıp has ve a‘lâ olduğunu tahkīk ettiklerinden sonra esnâfımıza bey‘ ve esnâfımız dahi aldıkları balmumları cevâmi‘ ve mesâcid vesâir muktezî olanlar için ibâdullâha râyici üzere ehven bahâ ile bey‘ edegelip ve mühürsüz bey‘ edenler ve gerek mührü olup kalb ve redi i‘mâl edenler ma‘rifet-i şer‘ ve esnâfımız ma‘rifetiyle tedîb olunmak şürût-ı nizâmımızdan ve ibâdullâhı bu vechile ızrârdan vikāyet kā‘ide-i kadîmemizden iken bu esnâda zikr olunan yedi bâb kârhâne ashâbı mezbûrûndan ba‘zıları kârhânelerinde kalb ve redi balmumu i‘mâl edip hâlis ve a‘lâ diyerek bilâ-mühür hufyeten ibâdullâha bey‘ ve ol vechile ibâdullâhı ızrâra bâdi ve esnâfımızın şîrâze-i nizâmının ihtilâline mü’eddî olmuşdur deyü iştikâ ettiklerinde onlar dahi husûs-ı mezkûru inkârlarından mâ‘adâ fîmâ ba‘d nizâm-ı kadîmleri üzere kârhânelerinde i‘mâl edegeldikleri balmumları hâlis ve a‘lâ olarak i‘mâlleri ve her bir kârhâne sâhibi mühürleriyle temhîr edip esnâf-ı merkūmeye bey‘ için götürdüklerinde kethüdâ vesâir vukūfu olan müsin ve ihtiyârları nazar ve teşhîs ve tahkīk-birle esnâf-ı merkūmeye bey‘e her biri ta‘ahhüd edip ve eğer hilâf-ı ahd harekete ictisâr ile kalb ve redî i‘mâl veyâhud mühürsüz zuhûr eder ise her kangı kârhâneden olduğu lede’t-tahkīk ol kârhâne sâhibi ve mühürsüz götürenler ma‘rifet-i şer‘ ve kethüdâ ve ustalar ma‘rifetleriyle ahz ve haklarında tedîbât-ı lâyıkası icrasına râzılar olduklarında esnâf-ı merkūme dahi bu vechile râzılar olup şikâyetlerini tehîr ve kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.

Fî-26 min-Receb sene [1]217