|
İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-1803) cilt: 82, sayfa: 446 Hüküm no: 520 Orijinal metin no: [76a-4] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ahmed b. Mehmed’in, değirmen davasında Osman Ağa b. Mustafa’nın vârisleri Halil, Esma ve Hafize’deki alacağını taksitlendirdiği
Beykoz’da değirmen i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Mehmed nâm kimesne bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed Atâullah Efendi ile Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafîde akd olunan meclis-i şer‘-i münîrde müteveffâ Osman Ağa b. Mustafa’nın sulbî evlâd-ı kibârı Halil nâm kimesne ile zâtları mu‘arrefe Esma ve Hâfıze nâm Hatunlar mahzarlarında bâbü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası nezâretinde âsûde evkāfdan has odabaşı esbak merhûm <> Behruz Ağa vakfının mütevellîsi Mehmed Emin Efendi b. Süleyman ile Cezayirli Ahmed Paşa Vakfı Mütevellîsi Yusuf b. Mustafa tarafından vekîl-i müsecceli câbi-i vakıf el-Hâc Ahmed b. Hasan hâzır oldukları hâlde mezbûrûnun babaları müteveffâ-i merkūm Osman Ağa hayatında bin iki yüz on üç senesi Muharremi gurresinde malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği dokuz yüz guruş mukābelesinde medîne-i Üsküdar’a muzâfe Yoros nahiyesine tâbi‘ Beykoz kasabasında vâki‘ ve vakfeyn-i mezkûreyn müstegallâtından ma‘lûmü’l-hudûd dört horosu [76b] müştemil bir bâb değirmen ile ittisâlinde kâin bir bâb fırından şehriye otuz akçe îcâreli hisse-i ma‘lûmesini her ne zamân deyn-i mezkûrunu edâ ederse zikr olunan hisse geri redd-i ferağ olunmak üzere ol vechile vefâen bâ-re’y-i mütevellî bana fâriğ olup deyn-i mezkûrunu edâ etmeden merkūm Osman Ağa fevt ve tereke-i vâfiyesine evlâdı işbu mezbûrûn vaz‘-ı yed ve bu esnâda bi-kazâillâhi te‘âlâ akarât-ı mezkûre muhterik olup zikr olunan değirmen ile fırının ahâlî-i kasaba-i mezkûreye lüzumu olduğundan ber-mûceb-i şürût-ı nizâm-ı kadîm müceddeden binâ olunması için fermân-ı âlî sâdır olup vefâen tasarrufumda olduğuna binâen tazyîk etmeleriyle müteveffâ-i merkūm zimmetinde alacağım olan meblağ-ı merkūm dokuz yüz guruşu tereke-i vâfiyesinden bana edâ-birle arsa-yı mezkûre hisselerini babaları intikālından bâ-re’y-i mütevellî tefevvüz etmek üzere mezbûrûna tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde onlar dahi cevâblarında babamız müteveffâ-i merkūm hisse-i mezkûreyi makbûzu olan meblağ-ı merkūm dokuz yüz guruş mukābelesinde sana kat‘iyyen ferağ ve kasr-ı yed edip bedel-i mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan zimmetini ibrâ dahi etmişdik deyü beni def‘a tasaddî ve ol vechile nizâ‘ sadedinde iken bâ-vesâtet-ı muslihîn ben mârru’z--zikr dokuz yüz guruş da‘vâmdan verese-i evlâd-ı mezbûrûn Halil ve Esma ve Hafîze ile üç yüz elli guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâya müte‘allika âmme-i de‘âvîden ben mezbûrûnun zimmetlerini onlar dahi arsa-yı mezkûreden hisse-i merkūmeye müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi her birimiz kabûlümüzü hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimizden sonra mütevellîyân-ı mezbûrân dahi müteveffâ-i merkūmun hayatında ber-vech-i muharrer bana fâriğ olduğu şehriye otuz akçe îcâreli hisse-i mezkûreleri evlâd-ı mezbûrûnun keff-i yedlerinden kat‘iyyen benim tasarrufumu re’y etmeleriyle ben dahi ber-mantûk-ı fermân-ı âlî müceddeden binâsına mübâşeret ve verese-i evlâd-ı mezbûrûn Halil ve Esma ve Hafîze ile dahi külliyen kat‘-ı münâza‘a edip lâkin bedel-i sulh-i merkūm üç yüz elli guruşu verese-i evlâd-ı mezbûrûnun hâlen ve def‘aten bana bir vechile edâya kudretleri olmayıp ber-vech-i âtî istimhâl etmeleriyle târih-i i‘lâmdan beher şehr yirmişer guruş verip on yedi buçuk ay tamamına değin müeccelen ve muksitan deyn-i mezkûrlarını bana edâ ve îfâ etmek üzere verese-i evlâd-ı mezbûrûnu rızâmla imhâl ve te’cîl eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler dediğini verese-i evlâd-ı mezbûrûn ile mütevellîyân-ı mezbûrândan her biri bi’l-asâle ve bi’l-vekâle tasdîk eyledikleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Receb sene [1]217
|