İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-1803) cilt: 82, sayfa: 496 Hüküm no: 583 Orijinal metin no: [87a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Tuzcu esnafının sâbık kethüdası Ahmed b. Mehmed’in tuzcu esnafıyla alacak davasında ibra oldukları
Tuzcu esnâfının sâbık kethüdâsı Ahmed Ağa’dan bâ-i‘lâm-ı sâbık iştikâları tehîr ve ibrâ
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen Âsitâne-i aliyyede vâki‘ tuzcu esnâfının sâbık kethüdâsı Ahmed b. Mehmed nâm kimesnenin şakīlerinden esnâf-ı merkūme levâzımı için nukūd-ı mevkūfeden olmak üzere bâ-temessük üç yüz guruş iktirâz ve kabz eyledi deyü bi’t-tevliye mütâlebe eden nukūd-ı mevkūfe-i mezkûre mütevellîsi hâlâ kethüdâları el-Hâc Mustafa ve tuzcu dükkânı gediği alıver deyü malımdan verdiğim iki bin seksen dört guruşun ancak bin iki yüz guruşuna benim için bir gedik iştirâ ve bana teslîm edip mâ‘adâ sekiz yüz seksen dört guruşu yedinde kalmağla meblağ-ı bâkī-i mezbûru ve bi-şartü’r-rücû‘ emriyle alıverdiğim yirmi çeki hatab ma‘a nakliyesi için malımdan verdiğim kırk yedi buçuk guruş ki cem‘an dokuz yüz otuz bir buçuk guruşu istirdâd ve bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü iddi‘â eden İbrahim Yazıcı b. Mehmed Emin ve yine tuzcu dükkânı gediği alıver deyü malımdan verdiğim iki bin yüz yirmi guruşun ancak bin iki yüz guruşuna benim için bir gedik iştirâ ve bana teslîm edip mâ‘adâ dokuz yüz yirmi guruşu yedinde kalmağla istirdâd ederim deyü iddi‘â eden es-Seyyid Molla Hasan b. es-Seyyid Mustafa ve târih-i i‘lâmdan on bir sene mukaddem malımdan mezbûr Ahmed bi-gayr-ı hakkın yüz yetmiş guruşumu aldı deyü iddi‘â eden es-Seyyid Hüseyin bin Osman ve yine cerîme nâmıyla malımdan elli guruşumu bi-gayr-ı hakkın ahz eyledi deyü iddi‘â eden Suhteoğlu Molla Mustafa b. Ali nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı merkūmeden el-Hâc Osman ve es-Seyyid Mustafa Odabaşı ve es-Seyyid Mehmed Çelebi ve es-Seyyid Ahmed ve Ali Usta ve Ömer Usta ve Paşalı Mehmed ve es-Seyyid Derviş Mehmed ve Molla Hüseyin ve Halil Efendi ve el-Hâc Hüseyin ve Molla İbrahim ve Süleyman ve Halil Beşe ve es-Seyyid Mustafa ve Ali Beşe ve diğer Molla Mustafa ve Süleyman Usta vesâirleri hâzır oldukları hâlde kethüdâ-yı sâbık merkūm Ahmed mahzarında her biri vech-i meşrûh üzere da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında ancak nukūd-ı mevkūfe-i mezkûreden bâ-temessük üç yüz guruş iktirâz ve kabz edip hâlâ zimmetimde vakf-ı mezbûr için mütevellî-i merkūma deynimdir deyip ve hatab akçesinden dahi meblağ-ı mezbûr kırk yedi buçuk guruş zimmetimde merkūm İbrahim Yazıcı’ya deynimdir deyü ikrâr mâ‘adâ iddi‘âlarını külliyen inkâr etmekle müdde‘iyyûn-ı mezbûrûn ber-minvâl-i muharrer müdde‘âlarına ikāmet-i beyyineden ızhâr-ı acz-birle istihlâf etmeleriyle mezbûr Ahmed ber-nehc-i şer‘î tahlîf olunmağın mûcebince müdde‘iyyûn-ı merkūmûn ber-minvâl-i muharrer ziyâde müdde‘âlarıyla bilâ-beyyine-i âdile mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ merkūm Ahmed’in sâlifü’l-beyân ikrârıyla lâzım gelen mal-ı vakf-ı merkūm üç yüz guruşu bi’t-taleb mütevellî kethüdâ-yı mezbûra edâsıyla mezbûr Ahmed ilzâm olundukdan sonra esnâf-ı mezbûrun çend rûz mukaddem kethüdâ-yı sâbık merkūm Ahmed’in sû-i hâlinden bahisle iştikâ ve kesb-i âhara şürû‘ etmek üzere esnâfımızdan hurûcunu iltimâs ve ol vechile beynimizde münâza‘a ve müşâcere cereyân etmişdi el-hâletü hâzihi mezbûr Ahmed cünha-i sâbıkāsından mübâ‘adet ve kendi halinde ırzıyla mukayyed ve dükkânında kâr u kesbiyle meşgūl olup esnâfımız umûruna kat‘an müdâhale etmemek üzere huzûr-ı şer‘de ta‘ahhüd-i tâm etmekle biz dahi vech-i meşrûh üzere teşekkîmizden fâriğler olup mârru’z--zikr edâsıyla ilzâm olunan ancak nukūd-ı mevkūfeden meblağ-ı mezbûr üç yüz guruşdan mâ‘adâ hatab akçesi olan meblağ-ı merkūm kırk yedi buçuk guruşa vesâir ber-vech-i meşrûh iddi‘â eylediğimiz mebâliğ-i mezbûreye ve târih-i i‘lâma gelince sâir beynimizde câri cemî‘i ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allikan mutlakan âmme-i de‘avî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan mezbûr Ahmed’in zimmetini ol dahi kezâlik bizim zimmetimizi her birimiz şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibra ve iskāt ve tarefeynden her birimiz ber-minvâl-i meşrûh âharın ibrâsını kabûlle külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]217
|