.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 139
Hüküm no: 94
Orijinal metin no: [11b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Tuzcu esnafından, Üsküdar’da Seyyid Ahmed, Galata’da Hasan, Fındıklı’da Hacı Mustafa ve Tophane’de Praşkova’ya tuz satma hususunda diğer esnaf tarafından engel olunmaması

Tuzcu esnâfının fermân istid‘âsı

Ma‘rûz

Sâhib-i arzuhâl tuzcu esnâfından medîne-i Üsküdar’da Hamam-ı kebîr kurbünde es-Seyyid Ahmed b. Mehmed ve Galata’da Arab Câmi‘-i şerîfi ittisâlinde Hasan b. Hüseyin ve Fındıklı’da el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Halil ile Tophâne’de Praşkova v. Kosti nâm dört nefer tuzcu meclis-i şer‘-i enverde hâlâ Tuzcular Kethudâsı Mehmed Usta ve yazıcıları es-Seyyid Mahmud ve esnâfından Ali Usta ve es-Seyyid Hüseyin Usta ve Hasan ve Mustafa ve Ömer ve Ahmed ve sâirleri muvâcehelerinde kadîmü’l-eyyâmdan beri kaya ve kile tuzu iştirâ ve medîne-i Üsküdar’da üç bâb ve Galata ve Tophâne’de beş bâb ki cem‘an sekiz bâb tuzcu dükkânlarımızda kaya tuzu çekilip ibâdullâha ve kile tuzunu kezâlik şirâsına tâlib olanlara bey‘ olunagelmiş iken bundan akdem tuzun bey‘ ü şirâsı bize mahsûsdur diyerek tuzcu esnâfı bizlere muhâlefet etmeleriyle mezbûrûn ile lede’t-terâfu‘ mezbûrûnun hilâf-ı şer‘-i şerîf olan mahsûsiyet da‘vâları men‘ olunup Üsküdar’da bir ve Galata’da bir ve Tophâne’de bir ve Fındıklı’da bir ki cem‘an dört aded kadîm tuzcu dükkânımız ibkā ve İstanbul’da elli iki aded dükkâna zamla elli altı adede iblâğ olunup taşradan doğru Hasır İskelesi’ne tevârüd edip resm-i gümrüğü edâ olunan gerek kaya tuzu ve gerek kile tuzu elli altı aded dükkân gediği ashâbı tuzcular beyninde ta‘dîl ve tesviye üzere her birimize hisse tarh ve tevzî‘ ve her birimiz hisselerimizi alıp dükkânlarımızda kaya tuzunu çekip narh-ı cârî üzere ve kile tuzunu dahi kezâlik narh-ı cârî üzere ibâdullâha bey‘le iştigāl ve sâir tuzculara her ne mu‘âmele olunur ise bize dahi ol-vechile mu‘âmele olunarak kadîmi üzere bizler dahi tuzcu esnâfından addolunmamızla mezbûrûnun yedlerinde olan emr-i âlînin kaydı ref‘ ü terkīn olunup bizlere kat‘a müdâhale etmemeleri bâbında bâlâsı tuğrâ-yı garrâ-yı hazret-i cihân-dârî ile yedimize işbu bir kıt‘a fermân-ı cihân-mutâ‘ inâyet ve ihsân olunup muvâcehelerinde feth ü kırâet olundukda merâsim-i mütâva‘atı edâ etmeleriyle ber-vech-i muharrer taşradan tevârüd eden gerek kaya tuzu ve gerek kile tuzundan ber-muktezâ-yı şer‘-i şerîf ve ber-mübtegā-yı emr-i münîf kadîmi üzere bizim dahi tevzî‘den hisse ahz ve dükkânlarımızda narh-ı cârî üzere ibâdullâha bey‘imiz iktizâ eder iken tuzcu esnâfı yine mücâb olmayıp kile tuzunun fermânınızda sarâhati yokdur. Ancak iştirâ ve bey‘i elli iki aded dükkâna mahsûs ve şahsîdir deyü kile tuzundan bizlere hisse vermekden imtinâ‘ etmeleriyle suâl olunup cem‘an elli altı aded dükkân gediği ashâbına kaya tuzu misillü kile tuzu tevzî‘inden hisse verilmesi murâdımızdır deyü mazmûnu min-külli’l-vücûh takrîr-i meşrûhlarına mutâbık bir kıt‘a fermân-ı âlî ibrâzıyla ba‘de’d-da‘vâ ve’s-suâl esnâf-ı mezbûr cevâbında mazmûn-ı fermân-ı âlî-şânı her biri bi-tamamihi ikrâr ü i‘tirâf etmeleriyle mûcebiyle taşradan Hasır İskelesi’ne tevârüd eden bi’l-cümle kaya tuzu tevzî‘inden müdde‘iyûn-ı mezbûrûna dahi hisse verilip dükkânlarında kaya tuzunu çekip ibâdullâha bey‘lerinde kat‘a muhâlefet etmemek üzere esnâf-ı mezbûreye ve tuz emînine defa‘âtle tenbîh-i şer‘î olunmuş iken dutup kile tuzunun iştirâ ve bey‘i ancak bizlere mahsûs ve münhasır olmağla kile tuzundan müdde‘iyûn-ı mezbûrûna hisse vermeyiz deyü inâdlarında ısrârları muhâlif-i şer‘-i şerîf ve mugāyir-i emr-i münîf olmağla kelâmlarına iltifât olunmayıp mahsûsiyet da‘vâlarıyla bi-gayrı vech-i şer‘î mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ muktezâ-yı şer‘ ve nizâmîsi iskele-i merkūmeye vârid olan bi’l-cümle kaya ve kile tuzundan hisse ifrâzıyla İstanbul’da elli iki aded dükkân ashâbına her ne mu‘âmele olunur, işbu def‘a bâ-fermân zam ve ilhâk olunan dört aded dükkân ashâbına dahi ol-vechile mu‘âmele olunup ber-mûceb-i fermân-ı âlî hisse verilip bey‘lerine mümâna‘at olunmamak üzere esnâf-ı mezbûreye tenbîh ve fîmâ-ba‘d hilâf-ı şer‘-i şerîf ve mugāyir-i emr-i münîf hisse vermekde muhâlefet her kim eder ise tedîb ve gûş-mâl olunmaları iktizâ edeceği mezbûrûna tekrar gereği gibi tefhîm olunduğunu müş‘ir fermân-ı âlîleri sudûrunu istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.

Fî 11 Şevvâl sene 1222.