.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 246
Hüküm no: 214
Orijinal metin no: [28a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Baş ve ayak satışı ile ilgili Paçacı esnafının ellerindeki ferman kaydının terkin ve aşçı ve çorbacı esnafının ellerindeki fermana göre amel olunması

Paçacı esnâfı ile kasab esnâfının baş ve ayak nizâ‘ı

İhrâc şüd, fî 21 Receb sene [1]250

Ma‘rûz

Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâse’de vâki‘ paçacı esnâfının kethudâları Molla Mustafa ve bi’l-cümle ustaları meclis-i şer‘-i münîrde kassâbân-ı ganem kethudâsı Süleyman Ağa ve bi’l-cümle kasab ustaları hâzır oldukları hâlde Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâse’de vâki‘ aşçı ve çorbacı esnâfının kethudâları es-Seyyid el-Hâc Hasan ve bi’l-cümle esnâf muvâcehelerinde hâzırûn-ı mezbûrûnun Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâse’de bi’l-cümle salhânelerde zebh eyledikleri hayvanâtın sakat ta‘bîr olunur baş ve ayağı bizim metâ‘ımız olup kadîmü’l-eyyâmdan beri iştirâsı bize mahsûs ve münhasır iken bu esnâda kasab esnâfı zikr olunan baş ve ayağın ba‘zısını mugāyir-i fermân-ı âlî aşçı esnâfına bey‘, onlar dahi iştirâ ve tabh ve dükkânlarında ibâdullâha bey‘le bizim kisb ü kârımıza halel târî olmağla bizler paçacı esnâfı olup kadîmden metâ‘-ı mahsûsamız olan baş ve ayağı yedimizde olup sene-i sâbıkā Zilka‘desinin sekizinci günü târihiyle müverrah bâlâsı mübârek hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ile müzeyyen bu def‘a Edirne meştâsında ordu-yı hümâyûnda tecdîd etdirdiğimiz bir kıt‘a fermân-ı âlî mantûkunca kasab esnâfı hâzırûn-ı mezbûrûn mallarını ancak bizlere bey‘ eylesin ve aşçı esnâfı dahi iştirâ ve tabh ve bey‘inden men‘ olunmaları murâdımızdır deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’s-suâl aşçı esnâfı cevâblarında işbu yedimizde olup sene-i sâbıkā Cumâdelâhiresinin yedinci günü târihiyle müverrah bâlâsı tuğrâ-yı garrâ ile müveşşah bir kıt‘a fermân-ı âlî nâtık olduğu üzere paçacı esnâfı müdde‘ûn-ı merkūmûn husûs-ı mezkûru târih-i mezbûrda bizden da‘vâ, biz dahi yedlerimizde olan hücec-i şer‘iye mûciblerince zikr olunan baş ve ayağı kadîmden beri kasab esnâfından iştirâ ve tabh ve ibâdullâha bey‘ edegelmiş iken bundan akdem müdde‘iyûn-ı mezbûrûn bizim metâ‘-ı mahsûsamızdır deyü yedlerinde olan inhisâr-ı bey‘ ü şirâyı hâvî fermân-ı âlî-şânı bir takrîb tecdîd ve hilâf-ı şer‘-i şerîf iştirâ ve bey‘ini kendülere tahsîs ve bizleri men‘ edip bir müddet kendülere hâs olarak iştirâ ve bey‘ eylediklerinden sonra kasab esnâfı hâzırûn-ı merkūmûn yedlerinde olan senedât-ı şer‘iye mûceblerince bi’d-defa‘ât münâza‘adan sonra zikr olunan baş ve ayağı sayf ü şitâ müsâvî olarak yedişer paraya iştirâ ve bey‘e râzı ve ittifâk ve ahd ü mîsâk etmişler iken hengâm-ı şitâ mürûr edip zaman-ı sayf geldikde mukaddemâ olan ittifâk ahidlerinden rücû‘ ve beşer para teklif eylediklerinden onlar dahi bizlere ve âhara bey‘ eylemek mülâhazasında iken tekrar nizâ‘ ve mücâdeleye tasaddî edip baş ve ayak bizim metâ‘-ı mahsûsamızdır, yedimizde olan fermân-ı âlî-şân mûcebince elbetde beşer paraya bizlere bey‘ eylesin âharın iştirâsına râzı olmayız deyü kassâbânı bey‘den ve bizi iştirâdan hilâf-ı şer‘-i şerîf men‘ ile inâd ve huşûnetlerinde ısrâr ve ol-vechile baş ve ayak birkaç gün kassâbân yedinde kaldığından ta‘affün edip tabh ve ekle salâhiyeti kalmamağla deryâya ilkā ile bî-vech zarar ve hasârete dûçâr olduklarından tekrar terâfu‘-ı şer‘ olduklarında paçacı esnâfının bâlâda zikr ü beyân olunduğu üzere kendülere tahsîs ve inhisâr da‘vâları şer‘-i şerîfe muhâlif ve mukaddem eyledikleri ta‘ahhüdlerine mugāyir olmağla muktezâ-yı şer‘-i şerîf üzere bey‘ ü şirâdan men‘ olunmamağla baş ve ayağı diledikleri kadar gerek müdde‘iyûn-ı mezbûrûn ve gerek bizler ve gerek sâir muktezî olan kimesneler iştirâ ve tabh ve ibâdullâha bey‘le herkes intifâ‘ ve ta‘ayyüş etmek üzere ruhsat-ı şer‘ verildiğini nâtık kıbel-i şer‘den kassâbân yedlerine bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olunmağla binâen-aleyh cümle iştirâ ve tabh ü bey‘ ederiz. Eğer müdde‘iyûn-ı mezbûrûn ordu-yı hümâyûn ihrâcında ihrâc edegeldikleri haymeleri müstakıllen ihrâcında ta‘allül ederler ise bizler dahi bi’l-münâsafe ve yine imtinâ‘ ederler ise külliyen ihrâcına müte‘ahhidiz deyü mazmûnu takrîrlerine mutâbık ibrâz eyledikleri bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘înin mazmûnunu paçacı esnâfı müdde‘iyûn-ı mezbûrûn bi-tamamihi ikrâr ve i‘tirâf, lâkin baş ve ayağın kadîmden iştirâ ve tabh ve bey‘ini bâ-fermân-ı âlî ancak bizlere mahsûs ve münhasır iken bu vechile âharın iştirâ ve tahb ve bey‘ine râzı olmayız ve sayf ü şitâda kıymeti mütegayyir olarak dilediğimiz bahâya elbetde iştirâ ederiz deyü muktezâ-yı hilkatleri üzere şerî‘at-ı garrâya muhâlefetde ısrâr etmeleriyle mûceblerince Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâse’de vâki‘ bi’l-cümle salhânelerde zebh olunan hayvanâtın zikr olunan baş ve ayağını gerek müdde‘iyûn-ı mezbûrûn ve gerek aşçı ve sâir muktezî olanlar şer‘an iştirâ ve tabh ü bey‘ etmeleri ve her birimiz âharı men‘ etmeyerek cümlemiz intifâ‘ ve ta‘ayyüş etmelerimiz muktezâ-yı şerî‘at-ı mutahhara olmağla paçacı esnâfı müdde‘iyûn-ı mezbûrûn yedlerinde olan inhisâr fermânına mübtenî eyledikleri mahsûsiyet da‘vâlarıyla aşçı esnâfına bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ paçacı esnâfı müdde‘iyûn-ı merkūmûnun yedlerinde olan inhisâr-ı bey‘ ü şirâyı hâvî emr-i mezkûrun kaydı ref‘ ü terkīn olunmuş iken paçacı esnâfı müdde‘iyûn-ı mezbûrûn ordu-yı hümâyûna varıp bir takrîb kaydı terkīn olunan emr-i âlîyi bâ-arzuhâl tecdîd etmeleriyle binâen-aleyh münâza‘aya tasaddî ederler dediklerinde kassâbân esnâfı hâzırûn dahi metâ‘ımızın hasr ve inhisâr olmasına bir vechile râzı değilleriz mâl-ı tüccârı muhâfaza zımnında râyici vech-i lâyıkı üzere her birilerine bey‘ ederiz deyüp evvelen paçacı esnâfı müdde‘ûn-ı mezbûrûnun ibrâz eyledikleri fermân-ı âlîye nazar ve mütâla‘a olundukda hilâfına emr-i âhar yoğise tecdîd oluna deyü muharrer olmağla bu sûretde işbu aşçı esnâfının ibrâz eyledikleri mazmûn-ı şer‘-i şerîfe muvâfık olan fermân-ı âlî-şânda emr-i mezkûrun kaydı ref‘ ü terkīn olunduğu musarrah olduğuna binâen husûs-ı mezbûr irâde-i seniyyeye ta‘alluk eden mevâddan olmağla bâ-takrîr ifâde olundukda takrîriniz mûcebince mazmûnu şer‘-i şerîfe mutâbık olan emr-i âlî mantûku üzere cümlesinin iştirâ ve tabh ü bey‘lerine ruhsat i‘tâsıyla tanzîm eyleyesin deyü bu dâ‘îlerine hitâben sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen tarafeyn tekrar huzûr-ı şer‘a celb ve mûcebince Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâse’de vâki‘ bi’l-cümle salhânelerde zebh olunan hayvanâtın mârrü’z-zikr baş ve ayağını gerek müdde‘iyûn-ı mezbûrûn ve gerek aşçı ve çevrenci ve sâir muktezî olanlar şer‘an iştirâ ve tabh ü bey‘ ve her biri âharı men‘ etmeyerek cümlesi intifâ‘ ve ta‘ayyüş etmeleri muktezâ-yı şer‘-i kavîm olmağla husûs-ı mezkûr paçacı esnâfı müdde‘iyûn-ı mezbûrûna ba‘de’t-tefhîm paçacı esnâfının yedlerinde olan murakkan emr-i mezkûrun kaydı bâlâsına şerh verilip ve aşçı ve çevrenci esnâfının yedlerinde olup şer‘-i şerîfe mutâbık olan emr-i mezkûrun istihkâmını hâvî bâlâsı tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-dârî ile müvaşşah bir kıt‘a fermân-ı âlî-şân sudûru niyâzında oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu.]

Fî 7 S sene 1223.