.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 398
Hüküm no: 384
Orijinal metin no: [53a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Odunkapısı dahilindeki boyacı esnafı arasındaki anlaşmazlık

Odunkapısı’nda boyacılar nizâ‘ı

Ma‘rûz

İstanbul hısnı ebvâbından Odunkapısı dâhilinde vâki‘ yukarı dükkân demekle ma‘rûf bir bâb Boyacı dükkânında altı nefer müsteciren mütemekkinler ashâb-ı arzuhâl boyacı tâifesinden Kosta v. Kaloni ve Luka v. Anaştaş ve Kaloni v. Kosta ve Hıristo v. Dimitri ve Vasil v. Dimitri ve Tanaş v. Kostantin nâm zimmîler bi’l-ma‘iye rü’yete memûr Haremeyn-i şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan fazîletlü Mehmed Fikri Efendi ile Çarşamba günü Arz Odası’nda huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı âlî-makāmîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde yine hısn-ı merkūm dâhilinde kâin aşağı dükkân demekle arîf kezâlik bir bâb boyacı dükkânında sekiz nefer müsteciren mütemekkinler derûn-ı arzuhâlde mersûmü’l-ism ustabaşıları Todori v. Anaştaş ve ustalarından Gologo v. Kaloni ve Petko v. Sitoy ve Todoraki v. Dimitri ve Praşkova v. Anaştaş ve Dimitri v. Çavuş nâm altı nefer zimmîler asâleten ve bundan akdem hâlik olan Kiryako v. ( ) zimînin sulbî oğlu diğer Kiryako nâm sagīrin ve kezâlik bundan akdem hâlik olan diğer Kaloni v. ( ) zimmînin sulbî oğlu Anaştaş ve sulbiye kızları Morfana ve Harsano nâm sıgārın vasîyy-i mansûbları Doris v. Vasil zimmî muvâcehelerinde Hudâvendigâr-ı esbak cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun-leh Sultan Mustafa Han -tâbe serâhû- evkāf-ı şerîfelerinin kāimmakām-ı mütevellîleri sâbıkā Mirâhor-ı evvel-i hazret-i şehriyârî izzetlü Şemseddin Beyefendi tarafından mürsel câbî-i vakf Mehmed Bey ve boyacı esnâfının kethudâsı Hafız Süleyman ile bi’l-cümle ustaları hâzır oldukları hâlde ez-kadîm zikr olunan yukarı dükkânda altı nefer ve aşağı dükkânda kezâlik altı nefer başka başka mütemekkinler olup her birimiz sıbâgat eylediğimiz emti‘anın fâide-i hâsılasını müstakıllen ahz ü kabz edegelmiş iken bizim mütemekkin olduğumuz mârrü’l-beyân yukarı dükkân i‘tibârsız olup aşağı dükkân mu‘teber olmağla sıbâgat olunan emti‘a husûsunda nizâ‘-ı kesîreye dûçâr olduğumuza binâen işbu târihden on dört sene mukaddem kethudâ ve yiğitbaşı ve bi’l-cümle esnâf ma‘rifetiyle mârrü’z-zikr iki bâb dükkânda fâide-i hâsıla beynimizde beraber olmak üzere beynehümâmıza bir nefer dahi ilâve ve aşağı dükkâna idhâl ve ol-vechile cem‘an on üç nefer şerîkler olup işbu nizâm beynimizde cârî ve taht-ı râbıtaya bend olunup eğer bir nefer hakkında her hangi tarafdan nizâ‘ zuhûr eder ise fesh-i akd-i şirket iktizâ eyledikde zikr olunan bir nefer nizâ‘ zuhûr eden tarafdan kabûl olunmak üzere mukāvele ve vech-i meşrûh üzere ta‘ahhüd eylediğimizi müş‘ir sened-i kavîye rabt ve vakf-ı müşârün-ileyhden müceddeden sened alınmak üzere karâr verilmiş iken ustabaşımız mersûm Todori zimmî bir takrîb verilen nizâm-ı mezkûre mugāyir bir nefer dahi ilâve ve aşağı dükkâna idhâl ve bu sûretde on dört nefere iblâğ olunmağla biz altı nefer yukarı dükkânımızda ve mersûmûn sekiz nefer aşağı dükkânlarında mütemekkinler olup bu vechile kâr ü kisb ve ta‘ayyüş üzere iken mersûmûn sekiz neferin birini bize tahmîl murâd etmeleriyle bu husûs bizim perîşâniyetimizi mûcib ve şurût-ı nizâm-ı kadîmimizin ihtilâlini müstevcib bir hâlât-ı reddiye olduğundan mâ‘adâ dâimâ bizleri sâir gûnâ ta‘cîz ve tekdîrden hâlî olmamalarıyla fesh-i akd-i şirket olunup fîmâ-ba‘d öteden beri olageldiği misillü bizler yukarı dükkânda altı ve mersûmûn aşağı dükkânda sekiz nefer olup ve eğer mersûmûn zikri mürûr eden aşağı dükkânı sekiz nefer ile kabûl etmezler ise bizler aşağı dükkânda sekiz nefer ile mersûmûn yukarı dükkânda altı nefer ile mütemekkinler olup ve bundan böyle ahadühümâ âhara te‘addî ve rencîde etmemek üzere mersûmûna tenbîh olunmak matlûbumuzdur deyü hâzırûn-ı mezbûrûnun tasdîkleriyle ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintâk onlar dahi cevâblarında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu her birileri ikrâr ü i‘tirâf edip lâkin dükkânlarımızın birbirlerine kurbiyetleri olmak takrîbiyle i‘tibâr ve adem-i i‘tibârı musâvat olmağla bir nefer dahi yukarı dükkâna ilâve olunup yedi nefer müdde‘iyûn-ı merkūmûn yukarı dükkânda ve yedi nefer bizler Aşağı dükkânda nısfiyet üzere mütemekkinler olmamız için müdde‘iyûn-ı mersûmûna tenbîh olunsun deyü eyledikleri takrîrleri müdde‘iyûn-ı mersûmûnun ber-vech-i muharrer aşağı dükkân sekiz nefer ile kabûlden imtinâ‘ ederlere ise bizler kabûl ederiz demelerine muhâlif olmağla mesfûrûnun beyhûde kelâmlarına ısgā olunmayıp yukarı dükkân altı nefer ve aşağı dükkân sekiz nefer ile mütemekkinler olmaları re’y olunup mersûmûn dahi kemâ-kân aşağı dükkânı sekiz nefer ile kabûl etmeleriyle ol-vechile yukarı dükkânda müdde‘iyûn-ı mersûmûn altı nefer ile mütemekkinler olup çend rûz zarfında muhâsebelerini rü’yet ve ba‘de’l-yevm ahadühümâ âhara te‘addî ve rencîde etmemek üzere tarafeynden her birine tefhîm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu].

Fî 12 Ca sene 1223.