|
İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809) cilt: 85, sayfa: 427 Hüküm no: 410 Orijinal metin no: [58a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yedikule ve ona bağlı serçin, derçin, mürde bacı ve ağnâm bacı mukataası mültezimlerine mumcu esnafının ödemesi gereken vergi ile alakalı çıkan anlaşmazlığın giderildiği
Mukāta‘a mâddesi
Ma‘rûz
İşbu arzuhâl ve derkenâra nazaran mumcu esnâfının tahsîs olunmuş olan resmi edâ eylemeleri şurût-ı mukāta‘adan olup mukāta‘a-i mezkûre dahi külliyetlü mal ve vezâif ve kalemiye ile mukayyed olunduğundan şurûtunu vikāye cânib-i mîrî ve ashâb-ı vezâif ve mukāta‘ayı siyânet kabîlinden olmağla izzetlü yeniçeri ağası ma‘rifetiyle esnâf-ı mezkûre kethudâ ve yiğitbaşıları celb ve ihzâr ile şurût-ı mukāta‘a üzere resm-i mezkûrun tediyesini tenbîh ve muhâlefet ederler ise iktizâsını i‘lâm eyleyesiz deyü bu dâ‘îlerine hitâben sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen İstanbul’da Yedikule ve tevâbi‘inde vâki‘ serçin ve derçin ve bâc-ı mürde ve bâc-ı pâ-yı ağnâm ve tevâbi‘i mukāta‘ası ber-vech-i mâlikâne iştirâken uhdelerinde olan ashâb-ı arzuhâl el-Hâc Ebûbekir Efendi b. Ömer ve Osman Ağa b. Mehmed ve Ebûbekir ve Mehmed ve diğer Mehmed nâm kimesnelerden ancak mezbûrân el-Hâc Ebûbekir Efendi ve Osman Ağa meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mastûr mumcuyân esnâfının kethudâsı Ömer Ağa ve yiğitbaşıları Ebûbekir Ağa ve yazıcıları el-Hâc İsmail Ağa ve ustalardan İslâm ve Üsküdarî Mustafa ve Eyüblü es-Seyyid Ahmed ve Galatalı Ahmed ve Haskö[y]lü Mihal ve Eğrikapılı Tanaş ve sâir bi’l-cümle Müslim ve zimmî ustalar muvâcehelerinde hâmiş-i arzuhâlde mastûr fermân-ı âlî-şân nâtık olduğu üzere İstanbul’da Yedikule’de sel[h]hânelerde mumcuların aldıkları koyun ve kuzu ve keçi yağlarını vezn etdirdiklerinde her bir kantarından onar akçe resm-i kantariyeleri ahz olunup gayrı yerlerde yağ alınmamak ve hâricden gelen yağlar dahi mahâll-i mezkûrda vezn olunup gayrı yerlerde vezn olunmamak şurûtundan iken bu esnâda mumcu esnâfı mezbûrûn hilâf-ı şurût ve mugāyir-i emr-i âlî hâricden aldıkları don yağlarını vezn etdirmeksizin mumhânelerine getirdiklerinde resm-i kantarîleri lede’l-mutâlebe cevâblarında biz kapandan tevzî‘ almayıp bulduğumuz mahâlden don yağı aldık resm-i kantariye vermeziz deyü arada te‘allül ve muhâlefet etmeleriyle ba‘de’l-yevm hâricden iştirâ eyledikleri don yağını kendileri vezn edip don yağının beher kantarından onar akçe resm-i kantariyesini cem‘ ü tahsîl ve beher re’s-i şehrde tarafımızdan mürsel âdemimize teslîm etmek üzere mezbûrûna tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde onlar dahi cevâblarında cem‘ ve tahsîlinde bizlere su‘ûbet olup tahsîl ve cem‘i bizim için mümkün olmayıp lâkin beher mâh taraflarından ahz ü kabza memûr eyledikleri kimesne kârhânelerimizi gezip her ne mikdâr don yağı i‘mâl olunmuş ise bir di[r]hemini ketm ü ihfâ etmeyerek rüsûmât-ı mezkûreyi edâya müte‘ahhidler olup onlar dahi kabûl ve bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî 3 min-C sene 1223.
|