.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 433
Hüküm no: 417
Orijinal metin no: [59a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Vefat eden Pazarbaşı Ahmed Ağa ile Hüseyin Beşe’nin Balıkpazarı’nda yarı yarıya ortak oldukları bakkal dükkânı gediğiyle alakalı vârislerinin sulh olup birbirlerinin zimmetlerini ibra ettikleri

Balıkpazarı’nda bakkāl

Ma‘rûz

Medîne-i Üsküdar’da Evliyâhoca mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât eden Saray-ı cedîd Bâzârbaşısı es-Seyyid Ahmed Ağa b. es-Seyyid Ali b. es-Seyyid Mehmed’in verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi Ümmügülsüm Hatun bt. Kudüsî Mehmed ile sulbiye kebîre kızı Hadice’ye ve li-ebeveyn er karındaşı oğlu es-Seyyid Hafız Mehmed Ağa’ya münhasıra ve tashîh-i meselesi sekiz sehmden sihâm-ı mezbûreden bir sehmi zevcesi mezbûre Ümmügülsüm Hatun’a ve dört sehmi kızı mezbûre Hadice Hatun’a ve üç sehmi karındaşı oğlu mezbûr es-Seyyid Hafız Mehmed Ağa’ya isâbeti tahakkukundan sonra ashâb-ı arzuhâl mezbûr es-Seyyid Hafız Mehmed Ağa asâleten ve mezbûretân Ümmügülsüm ve Hadice hatunlar taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtlarını ârifân hâssa hasekilerinden Mehmed Ağa b. Mustafa ve Ahmed Ağa b. Ali nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olan es-Seyyid Ömer Ağa b. el-Hâc Hasan vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde isimleri mastûr İstanbul’da hısnı ebvâbından Balıkpazarı Kapısı hâricinde Pe[y]nirci sokağında kâin Pe[y]nirci Karakelle dükkânı demekle ma‘rûf bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik ta‘bîr olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin yüz yirmi sehm i‘tibârıyla on beş sehm hissesine mâlik olan Yovan v. İstefan zimmî asâleten ve on yedi sehm hissesine mâlik olan Kosta v. Gavrayil zimmî kendi nefsinden asâleten ve otuz dört sehm iki buçuk ma‘a rub‘ yol hissesine mâlik olan İsak v. Kiryoka ve iki sehm iki buçuk ma‘a rub‘ yol hissesine mâlik olan karındaşı Petro v. El-mersûm Kiryako zimmîler taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl-i sâbitü’l-vekâlesi olmağla vekâleten ve elli sehm iki buçuk yol hissesine mâlike olan Fatma bt. Hasan nâm hatunun dâmâdı ve tarafından kezâlik husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını ârifân Osman Ağa b. Mehmed ve Ahmed Ağa b. Ali nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olan diğer Ahmed Ağa b. Mustafa muvâcehelerinde Bakkālân Bâzârbaşısı Süleyman Ağa ve Bölükbaşı es-Seyyid Ahmed ve sâir bi’l-cümle nizâm ustaları hâzır oldukları hâlde dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde gedik ta‘bîr olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin mecmû‘u an-asl Karakelle Mehmed Beşe nâm kimesnenin yedinde müstakıllen mülkü iken mezbûr Mehmed Beşe bin yüz seksen üç senesi Cumâdelâhire’nin yirmi yedinci günü gedik-i mezkûrun nısf-ı şâyi‘ini sekiz yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza ammim mûrisimiz müteveffâ-yı mezbûr es-Seyyid Ahmed Ağa’ya ve nısf-ı şâyi‘-i âharını bundan akdem vefât eden Dergâh-ı âlî yeniçerilerinin otuz üçüncü bölük yoldaşlarından Hüseyin Beşe b. Mehmed Sâlih nâm kimesneye semen-i ma‘lûma bey‘ ve temlik ve teslîm eylediğinde onlar dahi ber-vech-i muharrer iştirâken iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ü kabûl eylediklerinden sonra mezbûrân es-Seyyid Ahmed Ağa ve Hüseyin Beşe’den herbiri fevt ve nısf-ı gedik-i mezkûr benimle müvekkiletân-ı mezbûretâna mevrûs olmuş iken müteveffâ-yı mezbûr Hüseyin Beşe’nin veresesi gedik-i mezkûrun mecmû‘u bizim mülk-i mevrûsumuzdur deyü vech-i meşrûh üzere merkūmûna bey‘ ve teslîm etmeleriyle hâlâ biz nısf-ı gedik-i mezkûru asîl ve vekîl-i merkūmûndan bi’l-verâse ve bi’l-vekâle taleb ederiz deyü da‘vâ eylediğimizde onlar dahi cevâblarında husûs-ı mezkûru ber-vech-i muharrer ikrâr lâkin mûrisiniz müteveffâ-yı mezbûr es-Seyyid Ahmed Ağa hayatında mâlik olduğu nısf-ı gedik-i mezkûru bin iki yüz bir senesi Şa‘bân’ının on beşinci günü müteveffâ-yı mezbûr Hüseyin Beşe’ye hayatında sekiz yüz elli beş guruşa bey‘ ve temlik ve teslîm ve semeni olan meblağ-ı merkūmu mezbûr Hüseyin Beşe’ye pe[y]nir semeninden zimmetinde deyni olan ol-mikdâr guruşa takas ve mahsûb edip ol-vechile mecmû‘u gedik-i mezkûr Hüseyin Beşe’nin yedinde müstakıllen mülkü iken fevt oldukda biz ve müvekkillerimiz merkūmûn minvâl-i meşrûh üzere iştirâ etmişidik deyü bizi def‘a tasaddî ve ol-vechile beynimizde ba‘de vukū‘i’l-münâza‘a bâ-vesâtet-i muslihîn beynimizde tevfîk ve ıslâh olunup biz ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğimiz da‘vâ-yı mezkûremizden asîl ve vekîl-i merkūmûn ile bi’t-tav‘ ve’r-rıza altı yüz elli bir guruş bedel-i medfû‘ ve makbûza ba‘de akdi’l-musâlaha ve’l-kabûl bi’l-cümle gedik-i mezkûr husûsuna işbu târih-i i‘lâm gelince sâir cemî‘ hukūk-ı şer‘iyeye müte‘allika mutlaka âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mutâlebâtdan herbirimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve herbirimiz ber-vech-i meşrûh âharın ibrâsını kabûl edip bu vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.

Fî 15 min-Cumâdelâhire sene 1223.