.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 450
Hüküm no: 433
Orijinal metin no: [62a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Çilingir, kapı âletçi, cam rahtcı ve dökmeci esnafının dışarıdan işlerine müdahale edilmemesini temin etmek maksadıyla nizamlarını içerir ferman talep ettikleri

Çilingir ve kapı âlâtcı ve cam rahtcı esnâfı

Ma‘rûz

Ashâb-ı arzuhâl Âsitâne-i aliyye’de vâki‘ çilingir ve kapı âlâtcı ve cam rahtcı tâifesinden mazbûtü’l-esâmî Müslim ve zimmîler bi’l-ma‘iye rü’yete memûr Haremeyn-i şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan fazîletlü es-Seyyid Mehmed Zeki Efendi ile Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i sadâret-penâhîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde Döğmecibaşı el-Hâc Mehmed ve dökmeciler kethudâsı ve mazbûtü’l-esâmî ustalar hâzır oldukları hâlde dökmeci esnâfı mülhakātından kapı âlâtı dökmeci ta‘bîr olunur tâifeden on bir nefer zimmîler muvâcehelerinde biz İstanbul’da mevâzi‘-i adîde ve mahâll-i sâirede kâin çilingir ve kapı âlâtcı ve cam rahtcı tâifesi olup kadîmü’l-eyyâmdan beri döğme kapı âlâtını ve cam rahtını İstanbul’da herbir mahâlde dökmeci ustalarından ehl-i İslâm ve re‘âyâ döğüp ve i‘mâl ve taslağını esnâf-ı merkūmeye bey‘ onlar dahi mıskala ve perdah edip ibâdullâha ehven bahâ ile bey‘ eylediklerinde evlâd ü ıyâlleriyle sâye-i pâdişâhîde ta‘ayyüş ve hem bu vechile ibâdullâha intifâ‘ edegelmişler iken mersûmûn on bir nefer zimmî kapı âlâtcı dökmeciler olup herbiri mâlik oldukları gedik âlât-ı lâzımelerini iki yüz yirmi bir senesi gurre-i Muharrem’inde hudâvendigâr-ı esbak cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Selim Han Vakfı’na meccânen teberru‘ ve teslîm edip ol târihde kāimmakām-ı mütevellî-i merkūm Yusuf Ağa dahi Aynalıkavak Sarayı arsasında sekiz yüz zirâ‘ arsa ifrâz ve müceddeden bir kârhâne ihdâs ve on bir [nefer zimmîyyûn-ı] mersûmûna icâreteyn ile bâ-temessük îcâr etmekle derûnunda kapı âlâtı ta‘bîr olunur eşyâ-i ma‘lûmenin i‘mâlini ve bey‘ini İstanbul’da tedârük eyledikleri iki bâb dükkânlarında kendilere tahsîs ve âhar yerde i‘mâl olunmamak bâbında fermân-ı âlî-şân ısdâr etdirmeleriyle mersûmûnun vakf-ı şerîfe müstecir olarak kârhâne-i mezkûrede i‘mâl ve bey‘lerine kat‘a müdâhalemiz olmayıp ancak hilâf-ı şer‘-i şerîf inhisâr iddi‘âları men‘ birle kadîmî üzere İstanbul’da eşyâ-i mezkûreyi dökmeci ustalarının i‘mâline muhâlefet onlar dahi taslak alıp ve perdah edip ehven bahâ ile ibâdullâha bey‘lerinde muhâlefet olunmamak üzere mersûmûna şer‘an tenbîh olunmak matlûbumuzdur deyü sene-i sâbıkā Cumâdelûlâ evâhirinde da‘vâ eylediğimizde onlar dahi cevâblarında bi-tamamihi ikrâr ü i‘tirâf edip ancak müceddeden Aynalıkavak’da binâ olunan kârhânede âlât-ı mezkûrenin i‘mâl ve perdahı bizlere mahsûs ve bey‘i dahi İstanbul’da fakat iki bâb haffâf dükkânlarına mahsûs olmağla İstanbul’da kalan kapı âlâtı döğücüleri dahi gelip mahâll-i merkūmda i‘mâl eylesinler ve haffâf çilingirleri dahi iki bâb dükkânlarında perdah olunmuş âlâtı iştirâ eylesinler deyü mazmûnu takrîrlerine mutâbık fermân-ı celîlü’ş-şân ibrâzıyla mahsûsiyet da‘vâları şer‘-i şerîfe mugāyir ve kadîme dahi muhâlif olmağla bizim da‘vâ-yı şer‘iyemize müsâ‘ade ve ol-vechile mersûmûnun mahsûsiyet da‘vâları men‘ olunup cümlemizin i‘mâl ve perdah ve esmân-ı mu‘tedile ile bey‘ ü şirâmızı hâvî işbu bâlâsı tuğrâ-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlî-şân yedimize i‘tâ olundukdan sonra on bir nefer zimmîyyûn-ı mersûmûn tekrar husûs-ı mezkûru kendilere tahsîs ve yedimizde olan emr-i âlî-şânın kaydını ref‘ ü terkīn ve müceddeden fermân-ı âlî-şân ısdâr etdirmeleriyle şer‘-i şerîf üzere mersûmûnun da‘vâları men‘ ü def‘ olunup cümlemizin i‘mâl ve perdahı matlûbumuzdur deyü da‘vâ etdiklerinde on bir nefer zimmîyyûn-ı mersûmûn dahi husûs-ı mezkûru ikrâr ü i‘tirâf etmeğin muktezâ-yı şer‘-i şerîf ve re’y-i âsafî ve kadîmî üzere mersûmûnun ancak mahsûsiyet da‘vâları men‘ olunup cümlesi i‘mâl ve perdah ve esmân-ı mu‘tedile ile ibâdullâha bey‘ ü şirâ etmek üzere tarafeynden herbirine tenbîh olunup ancak on bir nefer zimmîyyûn-ı mersûmunun yedlerinde olan inhisâr emrinin kaydı ref‘ ü terkīn ve şer‘-i şerîf üzere cümlesinin i‘mâl ve bey‘ ü şirâlarına ruhsat verilmek bâbında müdde‘iyûn-ı merkūmûn kapı âlâtcı ve dökmeci esnâfı yedlerine bâlâsı tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-dârî ile müveşşah bir kıt‘a fermân-ı âlî-şân sudûrunu istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî 24 C sene 1223.