.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 481
Hüküm no: 467
Orijinal metin no: [68a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hacı Abdullah’ın kiracısı olduğu bıçakçı dükkânını yıkıp yerine yenisini yapmayan dükkânın mutasarrıfı Hamamcı Osman aleyhine açtığı gedik davasında sulh olduğu

Bıçakcı gediği mâddesi

Ma‘rûz

Bıçakçı esnâfından Hacı Abdullah b. Ahmed nâm kimesne Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i sadâret-penâhîde ve ba‘dehû du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkâna bi’l-icâreteyn mutasarrıf olan derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Hammâmî el-Hâc Osman b. el-Hâc Osman nâm kimesnenin oğlu ve tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu diğer Hacı Abdullah b. el-Hâc Osman ve Mehmed b. Mustafa şehâdetleriyle sâbit olan es-Seyyid Abdülhamid muvâcehesinde İstanbul’da Kantarcılar nâm mahâlde Kutucular Câmi‘-i şerîfi civârında bir bâb bıçakçı dükkânı ve verâsında muhterik menzil arsası müvekkil-i merkūm el-Hâc Osman’ın bi’l-icâreteyn taht-ı tasarrufunda olup ben dükkân-ı mezkûrda beher şehr altışar guruş kirâ ile müşâhereten müstecir ve derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik ta‘bîr olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme müstakıllen benim yedimde mülküm olmağla müvekkil-i mezbûr Hacı Osman bundan akdemce dükkân-ı mezkûru hedm ve verâsında kâin arsa-i merkūme ile dükkân-ı mezkûrun havasına müceddeden menzil binâ ve tekmîl edip lâkin dükkân-ı mezkûru binâ etmemekle suâl olunup dükkân-ı merkūm gediği Başmuhâsebe’de mukayyed ve mu‘teber gediklerden olup benim mülküm olmağla kadîmî üzere dükkân binâ ve bana îcâr ve teslîm eylesin deyü nizâ‘a mübâderet eylediğimde ol dahi cevâbında müvekkilim babam merkūm dükkân-ı mezbûr havasına menzil binâ etmekle ateş havfından nâşi bıçakçı dükkânı binâsından imtinâ‘ eder deyip bu vechile beynimizde ba‘de vukū‘i’l-münâza‘a bâ-vesâtet-i muslihîn beynimiz tevfîk ve ıslâh olunup dükkân-ı merkūm derûnunda mevcûde gedik ta‘bîr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi kurb ve civârında kimesnenin gediği olmayan bir münâsib dükkâna nakl zımnında iktizâ eden mesârife i‘âne ve beni tatyîb için vekîl-i merkūm müvekkili babası mezbûr el-Hâc Osman’ın malından olmak üzere rızâsıyla teberru‘an beş yüz guruş bana def‘ ü teslîm ben dahi ahz ü kabz ve istihlâk edip âlât-ı lâzıme-i mezkûremi mahâll-i merkūmdan ref‘ etmemle ben bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve hukūk-ı şer‘iyeye müte‘allika âmme-i de‘âvîden müvekkil-i mezbûrun zimmetini vekîl-i merkūm dahi bana medfû‘u olan meblağ-ı müstehlek-i mezbûrun istirdâdına müte‘allika âmme-i da‘vâdan kezâlik benim zimmetimi her birimiz bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve herbirimiz ber-minvâl-i meşrûh âharın ibrâsını kabûlle külliyen kat‘-ı münâza‘a ve hasm-ı husûmet eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul Mahkemesi’nde tescîl ve huzûr.

Fî 11 Receb sene [12]23.