.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 79
Hüküm no: 20
Orijinal metin no: [6a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Gemicilerin gemi sahiplerinden, nizama aykırı ücret talep etmemesi

Mellâhîn tâifesinin ücret men‘i.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Mellâh tâifesinden Yelkenci Halil b. Süleyman ve Ali b. Durmuş ve Salih b. Hasan nâm kimesneler Südde-i sa‘âdetime arzuhâl edip; merkūmların Âsitâne-i aliyyemde Kapan-ı Dakīk tüccârlarından Kırımlı Hacı İsmail nâm kimesne zimmetinde ecr-i misil olmak üzere ma‘lûmü’l-mikdâr alacakları olup kendinden taleb eylediklerinde edâda muhâlefet eylediğinden bahisle ma‘rifet-i şer‘le alıverilmek bâbında inâyet istid‘â ve husûs-ı mezbûr şer‘-i şerîfe lede’l-havâle, mellâh tâifesinden Halil b. Süleyman ve Ali b. Durmuş ve Salih b. Hasan nâm kimesneler İstanbul Bâb Mahkemesi’nde meclis-i şer‘de merkūm Kırımî el-Hâc İsmail b. İbrahim muvâcehesinde; biz [bin] iki yüz on beş senesinde vilâyet-i Rumeli’nde Kalas nâm mahalle gider olduğumuz hâlde mezbûr el-Hâc İsmail’den üç yüz guruş iktirâz ve ahz ü kabz ve umûrumuza sarfla istihlâk ettikden sonra mezbûr el-Hâc İsmail bizlere, mahâll-i mezkûrda benim binâ ve inşâsına mübâderet eylediğim çektirme ta‘bîr olunur sefînem tekmîl oldukda sizler süvâr olup hamûlesini tahmîl ve Âsitâne-i aliyyeme ba‘de’l-îsâl kā‘ide-i mer‘iyye üzere hâsıl olan fâideyi beynimizde iktisâm ederiz, demekle bizler dahi mahâll-i merkūma vardığımızda sâlifü’z-zikr sefîne tamam oluncaya değin meks ü ikāmet ve ba‘dehû mârrü’z-zikr sefîne deryâya nüzûl ve bizler dahi hamûlesini tahmîl ve Âsitâne-i aliyyeye gelir iken esnâ-i râhda Sünne Boğazı nâm mahâlde bi-kazâillâhi te‘âlâ sefîne-i mezkûre gark ve biz halâs olup ba‘dehû Âsitâne-i aliyyeye geldiğimizde mezbûr el-Hâc İsmail cihet-i mezkûreden bizlere medfû‘u olan meblağ-ı mezbûr üç yüz seksen guruşu ahz ü kabz etmiş idi; lâkin biz mahâll-i mezkûrda sekiz ay meks ü ikāmet eylediğimize binâen müddet-i mezkûrede müstahık olduğumuz ecr-i mislimizi mezbûr el-Hâc İsmail’den hâlâ taleb ederiz, deyü tesâddî eyledikleri da‘vâlarında maslahat-ı mezkûre itmâm olmamağla her biri mu‘ârazadan men‘ olundukdan mâ‘adâ Kapan-ı Dakīk tüccârlarından olup ashâb-ı sefâinden hâzırûn bi’l-meclis el-Hâc Ömer b. Mustafa ve İsmail b. İbrahim ve el-Hâc Hüseyin b. Hasan ve diğer el-Hâc Hüseyin b. Süleyman ve el-Hâc Halil b. Halil ve Mehmed ve es-Seyyid el-Hâc Osman ve es-Seyyid Hüseyin b. Halil ve Mehmed b. Mehmed ve Hasan b. Ömer ve Mustafa b. İbrahim ve Mustafa Şâkir b. İbrahim ve Mehmed b. İbrahim ve sefâin rüesâlarından Mustafa b. Hasan ve Mehmed b. Mehmed ve Ali b. Ali ve Mehmed b. Ali ve Mustafa b. Ahmed ve Salih b. Mehmed ve Ahmed b. Mehmed ve diğer Ahmed b. Osman ve diğer Mehmed b. Ali ve Ahî Mehmed b. Hasan ve Ahmed b. Osman ve sâirleri meclis-i şer‘de her biri takrîr-i kelâm edip; öteden beri beynimizde mer‘î şurût-ı nizâmımız üzere Âsitâne-i aliyyede sâkin ibâdullâhın akvât-ı yevmiyeleri için ecnâs-i zehâiri mahâllinden celb ve sefînelerimize tahmîl ile Âsitâne-i aliyyeye ba‘de’l-îsâl hâsıla olan fâidenin üç sehim i‘tibârıyla bir sehmi sahib-i sermâyeye ve bir sehmi sahib-i sefîneye ve bir sehmi mellâhîn tâifesine taksîm olunagelip mellâhîn tâifesi bizlerden ücret talebi vukū‘ bulmuş değil iken bu esnâda ba‘zı sefînelerimiz bi-kazâillâhi te‘âlâ gark ve ba‘zan fâide hâsıl olmadığına binâen mellâhîn tâifesi ücret mutâlebesiyle ashâb-ı sefâini ta‘cîz ve tekdîrden hâlî olmayıp ol vechile nizâm-ı kadîmemiz muhtell ü müşevveş olmağla fîmâ-ba‘d beynimizde mer‘î olan nizâm-ı kadîmemiz düstûrü’l-amel tutulup bu makūle mellâhîn tâifeleri ber-vech-i muharrer ashâb-ı sefâini ta‘cîz ve tekdîr etmemek üzere yedlerine tuğrâ-yı garrâ ile mu‘anven emr-i şerîfim i‘tâsı niyâzında [6b] oldukların sen ki mûmâ-ileyhsin, tarafından hâlâ Bâb Nâibin kıdvetü’l-ulemâi’l-muhakkıkīn Mevlânâ Mehmed Râşid -zîde ilmühû- i‘lâm etmeğin i‘lâmı mûcebince amel olunmak fermânım olmağın imdi sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, ber-mûceb-i i‘lâm-ı şer‘iye amel ve hareket ve mugāyir-i i‘lâm-ı şer‘iye beynlerinde cârî olan şurût-ı nizâmlarına mugāyir nizâ‘a tesâddî ettirmeyip mûceb ü muktezâsıyla amel ve hareket olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla âmil olasın. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Tahrîren fi’l-evâili şehri Şa‘bân sene [1]217

El-mahrûse-i Kostantıniyye