.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 104
Hüküm no: 40
Orijinal metin no: [14a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Bezzaz esnafının nizamına dair 1191 tarihli fermanın, zayiinden yenilendiği

Bezzâz esnâfına dâir fermân.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Âsitâne-i sa‘âdetimde vâki‘ bezzâzân esnâfının şurût-ı nizâmları mâ-tekaddemden yetmiş bir aded gedik dükkâna mahsûs olup mülk sahibleri mâh be-mâh icâresini aldıkdan sonra bî-vech ta‘arruz ve rencîde etmeyip ve Hind emti‘asından gediklü dükkânlarda bey‘ edecekleri alaca ve emti‘a-i sâire beynlerinde mer‘î olan şurût üzere ittifâksız bahâsı kat‘ olunmayıp ecânibden kefîlli olmayan mechûl kimesne içlerine duhûl etme[me]k ve muhtekir makūleleri olmamak ve zikrolunan yetmiş bir aded dükkândan ziyâde dükkân ihdâs olunmayıp ve ba‘zı Yahûdî ve sâirleri hufyeten metâ‘ alıp ihtikâr ve ziyâde[ye] bey‘ ile ibâdullâhı ızrâr etmemek ve gizlü, bâzergân tâifesini ıtmâ‘ ile metâ‘ almamak ve bu misillü hilâf-ı nizâm hareket ederi olur ise Müslimânı kaleye ve keferesi vaz‘-ı kürek olunmak ve parçacı ve kapamacı esnâfı aldığı alaca ve çiçekli her ne ise dükkânında kesip dikilmiş füruht edip top ile dükkânlarında alaca ve kumaş bey‘ etmeyip ve gediklü ustaların dükkânına âhar esnâf iskân etmeyip ve [gerek] ashâbından biri fevt oldukda kethudâ ve ustaları ma‘rifetiyle müstahık olan bir ustaya füruht ve semeni düyûnuna ve bâkīsi veresesine teslîm olunmak üzere emr-i şerîf sudûrunu mukaddemâ bâ-arzuhâl istid‘â eylediklerinde Hazîne-i âmiremde mahfûz Başmuhâsebe defterlerine nazar olundukda sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn şurûtu üzere esnâf-ı mezkûrun ancak odalarının icâreleri ziyâde kabûl eylememesini hâvî bin yüz yetmiş altı senesi Rebî‘ülevvelinin evâhiri târihiyle Dîvân-ı Hümâyûn’umdan sudûr eden emr-i şerîfimin mazmûnu Başmuhâsebe’ye kayd için ilmühaber kāimesi mukayyed olup işbu nizâmdan sonra esnâf-ı mezkûrun nizâmlarına dâir şurût bulunmamağla Âsitâne-i aliyyemde Bedesten civârında ve Sırt Hammâmı kurbünde vâki‘ bâ-emr-i âlî yetmiş bir aded [14b] gedik dükkâna mahsûs olup Bezzâz ta‘bîr olunur esnâfın Kethudâsı el-Hâc Abdurrahman ve ihtiyârlarından ma‘lûmü’l-ism ehl-i İslâm ve zimmî meclis-i şer‘de her biri cevâblarında yedimizde olan fermân ve i‘lâm-ı şer‘î nâtıka olduğu üzere envâ‘-ı Hind metâ‘ı ve Hind ipliği ve şurût-ı nizâm-ı kadîmimizden olup metâ‘-ı mahsûsumuz olan İstanbul şâlîsi ve İstanbul keremsûdu ve damgahâne ve beldar ve Hind ve Şam ve Haleb çitarileri ve Hind ve Haleb çiçeklileri ve gezileri ve Şam ve Haleb alacaları ve envâ‘-ı astar Âsitâne-i aliyyeme gelip resm-i gümrükleri edâ olundukdan sonra beynimizde cârî ve mu‘tâd olan şurût-ı kadîmemiz üzere esnâfımızın kudemâsından kethudâ ve sâirlerinin re’y ve ma‘rifetleriyle mu‘tâd üzere mâlları kat‘ ve ittifâksız pazar kat‘ olunmamak ve ecânibden olup kefîli olmayan mechûlü’l-ahvâl kimesneler esnâfımıza duhûl etmemek ve içimizde muhtekir makūleleri olmamak ve zikrolunan yetmiş bir aded gedik dükkândan ziyâde dükkân ihdâs olunmayıp ve gediklerimize mülk ashâbı ta‘arruz etmemek ve ba‘zı muhtekir Yahûdîler ve sâirleri hufyeten metâ‘ alıp ihtikâr ve ziyâdeye bey‘ [ile] ibâdullâhı ızrâr etmemek ve esnâfdan tama‘-ı hâma teba‘iyet ile ba‘zı simsâr Yahûdîler ile ittifâk ve ittihâd ederek bâzergânı ıtmâ‘ ile metâ‘ almamak nizâm-ı kadîmlerimizden olup ve nizâm-ı merkūm beynimizde mer‘î ve mu‘tâd ve düstûrü’l-amel ve işbu târih-i hüccetden sonra dahi nizâm-ı merkūm üzere amel ve hareket cümlemizin ittihâd ve ittifâk ve ahd ü mîsâkı olup eğer içlerimizden biri hilâf-ı mu‘âhede hareket birle ibâdullâhı ızrâra bâdî ve esnâf beyninde ihtilâle bâ‘is hâlâta tesâddî eder ise Müslim olanı kal‘aya ve zimmî olanı küreğe vaz‘ ile tedîb olunmağa bi’l-ittifâk râzı olduğumuzu müş‘ir takrîrlerimizi tahrîr ve tescîl ve işbu nizâm-ı mergūbe mâşâallâhü te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulmak için yedlerine hüccet i‘tâsını iltimâs etmeleriyle bin yüz doksan senesi Şa‘bân’ının on altıncı günü târihiyle müve[rra]h İstanbul Kādısı sâbık tarafından verilen hüccet sicill-i mahfûzda mastûr ve mukayyed olduğunu Bâb nâibi sâbık i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince amel olunmak için bin yüz doksan bir senesi Mâliye cânibinden verilen emr-i şerîf esnâf-ı merkūmenin yedlerinde iken bir takrîb zâyi‘ olup tecdîdini iltimâs ve istid‘â ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâyı muhtevî şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn havâic-i zarûriyeden olup vaktiyle bulunmaması ibâdullâha muzır olan şeylerden don yağı ve onun emsâli gibi olup tecdîdi istid‘â olunan mârrü’l-beyân bezzâz esnâfının bey‘ eyledikleri emti‘a eğerçi havâic-i zarûriyeden olmayıp lâkin herkes dilediği gibi bey‘ u şirâ eylediği hâlde evvelâ tüccârın mâlını muhâfaza mümkün olmayıp nâ-halef ve mechûlü’l-ahvâl kimesneler ahz birle bi’l-külliye telef olup gadri mûcib olacağı ve ba‘zı hîle ve fesâd erbâbı ve muhtekir tâifesi ve Yahûdîlerden dellâl ve simsâr makūleleri kalb ve redî ve teli mu‘tâddan noksan ve zirâ‘ı nâkıs ve boyası hâs olmayan emti‘ayı ibâdullâha bey‘ ve gûnâ-gûn ızrâr edecekleri âşikâr olduğundan başka bu takrîb muhtekir tâifesi dilediği kadar külliyetlü emti‘ayı ahz ve gālî bahâ ile bey‘ ve bunun emsâli nice fesâda <> müeddî idiği bedîhî ve emr-i mezkûrun tecdîdi ve mazmûn-ı münîfi ile amel ve ibâdullâhı hasârdan muhâfaza sûretinde olmağla tecdîdi husûsunu sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, selefin akzâ kuzâtü’l-Müslimîn mevlânâ Süleyman -zîdet fezâilühû- i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince amel olunmak fermânım olmağın ber-vech-i muharrer mukaddemâ ve hâlâ şeref-efzâ-yı sudûr olan evâmir-i şerîfem mûceblerince amel ve harekete dikkat olunmak ve hilâfı vaz‘ ve hâlât tecvîz olunmamak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla <> âmil olup hilâfından gāyetü’l-gāye tehâşî ve mücânebet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Fî 15 Muharrem sene [1]218

Kostantıniyyeti’l-mahrûse