.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 126
Hüküm no: 57
Orijinal metin no: [20b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Sandal vb. kumaşları dokuyan kalfalar ile sandalcı esnafı arasındaki işçilik ücreti nizamı

Sandalcı kalfalarının işcilik nizâmına dâir fermân.

A‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn, efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în, yenbû‘u’l-fazli ve’l-yakīn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, hallâlü’l-müşkilâti’d-dîniye, keşşâfü’l-mu‘dılâti’l-yakīniye, miftâhu künûzi’l-hakāyık, mısbâhu rumûzi’d-dakāyık, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Anadolu Kādıaskeri pâyesiyle bi’l-fi‘il İstanbul Kādısı olan Mehmed Ârif -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ol[a] ki:

Sandalcı kalfalarından Ali ve Nu‘man ve diğer Ali ve Şeyh el-Hâc İbrahim ve es-Seyyid Hasan ve Ahmed ve es-Seyyid Ömer ve es-Seyyid Salih ve zimmîlerden Takyanus ve Ovannes ve Yoseb ve Mardiros ve Sefer ve Hambarsun ve Sahak ve Civan Nikogos ve Mihail ve İvaz ve Marakoğlu Abraham ve Kosta ve Sava ve Yoseb ve sâirleri meclis-i şer‘-i münîrde sandalcı esnâfının kethudâsı Süleyman Usta ve yiğitbaşısı es-Seyyid İbrahim Çelebi ve es-Seyyid el-Hâc Ahmed ve Hâfız el-Hâc Hüseyin ve el-Hâc Abdülgani ve Hasan ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed Said ve el-Hâc Mehmed [ve] Bektaşzâde Mehmed Emin Usta ve es-Seyyid Mustafa ve Ebûbekir ve es-Seyyid Yâsin ve İsmail Usta ve zimmîlerden Yiğitbaşı İsayi ve Kiragoz ve Larlo ve Nikogos ve Simyon ve Yani ve Yorgi ve diğer Yorgi ve Togodoş ve sâirleri muvâcehelerinde; bizler esnâf-ı mezkûreye nesc ve i‘mâl eylediğimiz emti‘a-i mütenevvi‘a ücreti olmak üzere behre nâmıyla veregeldikleri ücret-i mu‘tâde masârifimize kifâyet etmemekle bu def‘a dahi beher meşdûda birer mikdâr nesne dahi zammolunmasını iltimâs eylediğimizde esnâf-ı mezkûre beher meşdûd üzerine birer mikdâr nesne zammolunsa ol mikdâr dahi emti‘anın beher zirâ‘ı üzerine zammolmaklığı iktizâ edip bu sûret dahi ibâdullâhın mağbûn ve mutazarrır olmalarına bâ‘is olur hâlât-ı gayr-ı marzıyeden olduğundan zammolunmağa bir türlü rızâ-dâde olmadıklarından bizler tarafından dahi ısrar olunsa nizâ‘ ve mücâdeleye [21a] sebeb ve bizim ile ustalarımız beyninde münâkaşa-i azîmeye bâ‘is hâlât vukū‘una bâdî olacağı zâhir ü âşikâr olduğundan cümlemiz bir yere gelip lede’l-müşâvere öteden beri nesc ve i‘mâl eylediğimiz eşyâ-i mütenevvi‘anın kadîmü’l-eyyâmdan beri ücret-i mu‘tâdesi olan meşdûdlardan hafîf keremsûdun on iki guruşa ve ağır keremsûdun on sekiz guruşa ve sıçandişli hafîf şâlînin on altı guruşa ve sâde şâlînin on beş [guruşa] ve sıçandişli ağır şâlînin on sekiz guruş ve sâde ağır şâlînin on yedi guruş ve Menteşe ipliğinden keremsûdun sekiz guruş ve kemerli ağır şâlînin yirmi dört guruş ve sıçandişli kaba şâlînin on iki guruş ve sâde şâlînin on bir guruş ve sıçandişli taraklı şâlînin on sekiz guruş ve peşmînin on iki guruş ve sandalın on guruş ve merrenin on guruş ve kaba kutnînin on guruş ve ketân ipliği kutnînin on iki guruş ve ağır puşinin on altı guruş ve hafîf puşinin on guruş ve ahmediye taklîdinin on guruş ve çiçekli kutnînin kezâlik on altı guruş ve Hind ipliği beldarın otuz guruş ve Menteşe ipliği beldarın yirmi guruşa işlemek üzere kanâ‘at ve fîmâ-ba‘d nizâ‘ ve mücâdeleye bâ‘is olacak hâlâta tesâddî eylememek üzere cümlemiz ahd [ü] mîsâk ve kavl ü ittifâk ve eğer hilâf-ı ahd-i mezkûr ziyâde nesne talebiyle nizâ‘ ve mücâdeleye bâ‘is olacak hâlâta cesâret eder olur ise ehl-i İslâmdan olanları kal‘a-bend ve re‘âyâ tâifesi küreğe vaz‘ olunmağa râzılar olduğumuzda esnâf-ı mezkûre dahi kadîmü’l-eyyâmdan beri cârî ve müte‘ârif olup behre ta‘bîr olunan ücret-i mezkûreyi tamamen bizlere verip hilâf-ı müte‘ârif noksan teklîf etmemek üzere ta‘ahhüd eylediklerinden bizler dahi birbirimizin ta‘ahhüdlerini kabûl edip keyfiyet-i mezkûre mâşâallâhü te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulmak için emr-i şerîf-i âlî-şânım i‘tâsını istid‘â eylediklerin bin iki yüz dokuz senesi Muharrem’inin yirmi beşinci günü târihiyle müverrah sen ki Mevlânâ-yı müşârün-ileyhsin, memhûren i‘lâm eylemen ile imdi i‘lâmın mûcebince amel olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere i‘lâmın mûcebince şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i âlî-şânımın mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfıyla vaz‘ ve harekete rızâ ve cevâz göstermeyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâmin [min]-Safer li-sene tis‘a ve mieteyn ve elf.

Kostantıniyyeti’l-mahrûse