.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 132
Hüküm no: 62
Orijinal metin no: [22b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Müteveffa Nazif Efendi Konağının yıkılmasına, arazisinin taksimine, üzerine evler inşa edilmesine ve gerektiğinde sokaklar açılmasına izin verildiği

Ahmed Nazif merhûmun konağı hedmi için fermân-ı âlî-şân.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- ve iftihârü’l-ümerâi ve’l-ekâbir, müstecmi‘u cemî‘i’l-ma‘âlî ve’l-mefâhir, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-kādir Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri Ağası ( ) -dâme ulüvvuhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Neccâr kalfalarından Foti Kalfa nâm zimmînin mübârek Rikâb-ı kamer-tâb-ı mülûkâneme takdîm eylediği arzuhâli mefhûmunda mahmiye-i İstanbul’da Şehzâdebaşı nâm mahâlde kâin ‘Müteveffâ Nazif Efendi Konağı’ demekle ma‘rûf kebîr konak Darbhâne-i âmirem tarafından füruht olunmasına irâde-i aliyyem ta‘alluk edip ancak Konağ-ı mezkûr gāyet cesîm olduğundan tâlibi zuhûr etmemekle harâba müşrif olup nâ-füruht olmakdan nâşî Konak-ı mezkûr hedm olunup enkāzı ibâdullâha füruht ve arâzîsi tâliblerinin hâllerine çesbân hâneler binâ olunmak üzere cemî‘ müştemilâtı ve tevâbi‘ ve levâhıkıyla binâsının arsası ve arsa-i hâliyesi ve mâ-i cârîsi ile Darbhâne-i âmiremden elli beş bin guruşa mesfûra füruht ve ihâle ile semeni olan meblağ-ı mezbûru tamamen edâ ve teslîm eylediğini ve şurût-ı mezkûre üzere hedmine mübâşeret edeceğini beyân birle gerek hedmine ve gerek enkāz ve arâzîsinin tarh ve taksîm ile tâliblerine füruhtuna mütevellîler ve hükkâm ve zâbitân taraflarından dahl ve ta‘arruz olunmayıp ba‘de’l-yevm hedm ve iktizâsına göre arâzî taksîm ve sokaklar küşâdıyla büyût-ı Müslimîn binâ olunmak üzere izni hâvî emr-i şerîfim sudûrunu istid‘â etmekle; “İstid‘âsı üzere fermân verile.” deyü hatt-ı hümâyûn-ı mehâbet-makrûnum şeref-rîz-i sudûr olmağla şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnum ve istid‘âsı üzere amel olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla âmil olup hilâfına kat‘an rızâ ve cevâz göstermeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Fî 29 min-Şevvali’l-mükerrem sene [1]218

Be-makām-ı Kostantıniyye-i mahrûse

***

Elhamdülillâhi’l-Azîzi’l-Hakîm Kad ceffe’l-kalemü fî-hâze’l-makām Müftizâde İbrahim Selim -gufira lehümâ-

***