İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 156 Hüküm no: 78 Orijinal metin no: [30b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kömürcülerin, Midye vs. yerlerdeki kömürü İstanbul’a getirerek halka kömür sıkıntısı çektirmeyeceklerine dair taahhütte bulundukları
Der-aliyye[‘ye] kömür nakli için ilmühaber.
El-hâletü-hâzihî Âsitâne-i aliyye mahzenlerinde mevcûd olan kömür kırk elli gün ancak vefâ edeceği tahkīk olunmakdan nâşî bu husûsun taht-ı râbıtaya idhâlinden lâ-büd olmağla imdi kömürcü esnâfıyla kethudâsını celb ve şu mevsim güzâr etmeksizin külliyetlü kömür celbine lâzım gelen tedâbîr her ne ise ona teşebbüs ve tanzîm etmelerini nizâm-ı kav[î]ye rabt ve mevsim-i şitâda ibâdullâh kömür husûsunda kat‘an muzâyaka çekmemek ve fiyât-ı mu‘ayyeneden ziyâde satmamak vechile gereği gibi ta‘ahhüd ettirtip ba‘d-ezîn hilâfı hareketde bulunurlar ise kendileri tedîb ve mahzen ve mevcûdları cânib-i mîrîden zabtolunmak üzere yedlerinden sened-i kavî ahz ve Başmuhâsebe’ye sebt ü kaydolunmak bâbında İstanbul Kādısı fazîletlü, semâhatlü Efendi hazretlerine hitâben beyâz üzerine sâdır olan fermân-ı âlî mûcebince kömürcü esnâfının kethudâları ve ashâb-ı sefâin olan müsin ve ihtiyârları meclis-i şer‘a ihzâr ve sâdır olan fermân-ı âlî muvâcehelerinde kırâet ve mefhûm-ı münîfi her birine ifhâm ve işâ‘at ve mevsim-i deryâ güzâr etmeksizin külliyetlü kömür celb etmelerini ve fiyât-ı mu‘ayyeneden ziyâdeye kömür satmamak üzere kendilere tenbîh olundukda cümlesi sem‘an ve tâ‘aten merâsimini ba‘de’l-edâ cevâblarında lillâhi’l-hamdü ve’l-minne el-ân Midye ve Podime ve Selves ve Panayır ve Ayapalos ve İğneada iskelelerinde doksan çenberlik kömür mevcûd olup bizim ancak bu mevsimde kârımız ve kisbimiz ve sefînelerimiz Der-aliyye’ye kömür celb ve nakline mahsûs olmağla inşâallâhü te‘âlâ müsâ‘ade-i eyyâm ve hava oldukça iskelehâ-i mezkûrede el-yevm mevcûd ve bundan sonra tenzîl olunan kömürün cümlesi Der-aliyye’ye nakil ve fiyât-ı mu‘ayyenesiyle bey‘a ta‘ahhüd eyledik, lâkin bu mevsimde Der-aliyye’ye kömür nakliyle me’lûf olagelen çekeleve ve tonbaz ve kapılı kayık ve çektirme ashâbı olan kimesneler sefînelerini kışlaklarına rabt ve sefer-i deryâyı terk etmeleriyle onlar dahi zikrolunan kömürleri iskelehâ-i mezkûreden bir gün evvel Âsitâne-i aliyyeye nakil için sefînelerini göndermeleri bâbında Gümrük Emîni sa‘âdetlü Hasan Ağa’ya hitâben fermân-ı âlî sudûru iktizâ eylediğini ve iskelehâ-i mezkûrede olan kömür Âsitâne-i aliyyeye naklolunduğu takdîrce sekene-i Dârü’s-saltana’ya bâliğan mâ-belağ vefâ edip kömür husûsunda ibâdullâh kat‘an muzâyaka çekmeyeceklerini inhâ ve ihbâr ve ber-vech-i muharrer kömür nakline ta‘ahhüd etmeleriyle işbu ta‘ahhüdleri ba‘de’t-tescîli’ş-şer‘ Başmuhâsebe’ye dahi sebt ü kaydolunup eğer hilâf-ı ta‘ahhüd hareket eder olur ise tedîb olacaklarını memhûren i‘lâm etmekle i‘lâmları mûcebince Başmuhâsebe’ye kayd ve İstanbul Mahkemesi’ne ilmühaberi i‘tâ olunmak bâbında fermân-ı âlî sâdır olmağın mûcebiyle kaydolunup İstanbul Mahkemesi’ne işbu ilmühaber kāimesi verildi.
Fî-gurreti Şa‘bân sene 1219
|