.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 159
Hüküm no: 80
Orijinal metin no: [31a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kazancı ve bakırcıların, kendi içlerinde tekelleşmeye gitmeyeceklerine ve bakır kap kacağı eskiden olduğu gibi tartı ile satacaklarına dair taahhütte bulundukları

Bâ-sahh-ı âlî.

Zaman-ı adâlet-iktirân-ı Pâdişâhânede iddi‘â-yı inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâ-hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-makrûn merfû‘ iken bir müddetden beri Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bakırcı esnâfından câmi‘ şam‘dânı ve minâre alemi ve bunların emsâli evânî-i nuhâsiye i‘mâlinin her bir nev‘ini sınıf-ı merkūmdan [her] biri kendine hasr u kasr eden tama‘kârlar mübârek Ramazan-ı mağfiret-nişân takarrub etmekle, vakt-i fırsatdır, deyü cevâmi‘ ve mesâcid-i şerîfelere iktizâ eden kebîr şam‘dânların i‘mâli için diledikleri bahâyı almadıkça yapmayıp ve sâir bakırcılar dahi, kazgancıbaşı izinsiz yapamayız, deyü ibâdullâhı tazyîk eyledikleri Bâb-ı Âlî’ye ba‘de’l-inhâ ve[‘]l-istîzân şifâhen sâdır olan fermân-ı âlîye imtisâlen Âsitâne-i aliyyede cennet-mekân, Firdevs-âşiyân Sultân Bâyezid Han -aleyhi’r-rahmetü ve’l-gufrân- hazretlerinin Câmi‘-i şerîfi havlusunda kâin bakırcı esnâfının Kethudâsı el-Hâc Mustafa ve Mütevellîsi el-Hâc Hüseyin ve Kâtibi Hâfız Mehmed Emin ve Çorbacı el-Hâc Mustafa ve el-Hâc Hüseyin ve sâir bakır<> bey‘ u şirâ edenler ile Kazgancı ustalarının Kethudâsı el-Hâc Mustafa ve ustalarından es-Seyyid Mustafa ve Kethudâ-yı sâbık Ali Usta ve İbrikci Mehmed Beşe ve Dalkılıç Mehmed Ağa ve Leğenci el-Hâc Mustafa ve Hüseyin ve sâir Müslim ve zimmî ustalar meclis-i şer‘a ihzâr olunup Kazgancıbaşı İsmail dahi hazır olduğu hâlde; bir müddetden beri evânî-i nuhâsiyenin her bir nev‘i birkaç ustaya tahsîs olunup âharı i‘mâlinden memnû‘ olması ve kadîmü’l-eyyâmdan beri veznolunarak bey‘ olunan evânî-i nuhâsiye şimdi dâne ile götürü gālî bahâya bey‘ olunmasının hikmeti kendilerden suâl olundukda bir türlü cevâba kādir olamayıp zarûrî ancak celb-i menfa‘atleri için irtikâb ve ihtiyâr eylediklerini ba‘de’t-tasdîk fîmâ-ba‘d vâki‘ olan harekât-ı nâ-marzıyelerinden rücû‘ birle her biri tâib ü müstağfir olup cerâim-i sâbıkalarının afvını istircâ ve ba‘de’l-yevm envâ‘-ı evânî-i nuhâsiyeyi elinden gelen usta i‘mâl eyleyip kazgancıbaşı ve sâiri mümâna‘at etmeyip [31b] kadîmü’l-eyyâmdan beri vezn ile bey‘ olunan evânî-i nuhâsiyeyi yine vezn ile fiyât-ı mu‘tedilesiyle ibâdullâha bey‘ u füruht edip hilâf-ı şer‘-i âlî ve mugāyir-i rızâ-yı şehin-şâhî hareket etmemeğe cümlesi yek-zebân-ı ittifâk olarak ta‘ahhüd ve Kazgancıbaşı-i mezbûr dahi hasr u inhisâra dâir evânî-i nuhâsiye i‘mâline ve men‘ine cesâret etmeyip kendi kâr u kisbiyle meşgūl olmağa ta‘ahhüd edip Kazgancıbaşı-i mezbûrun ber-vech-i <> ta‘ahhüd hareket edeceğine bâlâda mazbûtü’l-esâmî bakırcı ustaları tekeffül eyleyip, eğer hilâf-ı ta‘ahhüd hareket ederimiz zuhûr eder ise cümlemiz tedîb olunmağa dahi râzılar olduk, deyü her biri ahd ü mîsâk ve kavl ü ittifâk eyledikleri beyânıyla işbu sûret-i ta‘ahhüdleri Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’ne kayd ve Başmuhâsebe Kalemi’ne ve İstanbul Mahkemesi tarafına ilmühaberleri i‘tâsını Anadolu Kādıaskerliği pâyesiyle bi’l-fi‘il İstanbul Kādısı olan sa‘âdetlü, fazîletlü Mehmed Emin Beyefendi hazretleri i‘lâm etmeleriyle mûcebince Dîvân-ı Hümâyûn’a kayd ile ilmühaberleri i‘tâ olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlîye imtisâlen Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’ne kayd ve asl-ı fermân-ı âlî Kalem-i mezbûrda hıfz ve Başmuhâsebe’ye ilmühaberi verilmekle Efendi-i müşârün-ileyh hazretleri taraflarına dahi işbu ilmühaber kāimesi verildi.

Fî 22 Ş sene [1]219