.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 164
Hüküm no: 84
Orijinal metin no: [32b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Çeşitli cinsten altın paraların belirtilen fiyatlar üzerinden alınıp verilmesi

Altın fermânıdır.

Bâ-sahh-ı âlî.

İstanbul Kādısı İzzetlü, Fazîletlü Efendi Hazretleri

İ‘tidâl-i revâc-ı nukūd maddesi kâffe-i mu‘âmelâtın esâsı ve nizâm-ı mülk ü milletin mebnâsı olmakdan nâşî bir müddetden beri bu husûsda aralık aralık zuhûr eden fesâdın def‘ine ibtidâr olunmuş ise dahi zaman mürûruyla takayyüd olunmayarak bu maddeyi müstakil bir ticâret add ü ittihâz etmiş olan erbâb-ı hiyel refte refte esbâb-ı revâcı iksâr ile bir seneden beri yalnız altın maddesi değil kâffe-i nukūdun râyicine fesâd müstevlî olup dâhil ve hâricde herkes bî-pervâ ahz ü i‘tâya ictirâ eyledikleri ve tezâ‘uf-ı fiyât-ı nukūd ise mu‘âmelât-ı nâsın bi’l-külliye ihtilâlini mûcib ve erzâk ve eşyânın dahi bir tarafdan galâsını müstevcib olmak hasebiyle bi’l-vücûh mazarrât-ı mülkiyeyi müstelzim olduğu âşikâr ve bu makūle muhîll-i nizâm-ı mülk ü devlet ve mûris-i hasâret-i ibâd ve sükkân-ı memleket olan hâletin külliyen def‘ ü imhâsıyla bu maddenin ba‘d-ezîn karâr-gîr olacak vechile bir taht-ı râbıtaya idhâli muktezâ-yı mülk-dârî ve vikāyetkârîden idiği bedîdâr olduğuna binâen bu def‘a bu husûs-ı hayriyet-mansûs zımnında beyâz üzerine şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı mehâbet-makrûn-ı cihân-dârîde; “Zer-i mahbûb-ı İstanbûlî beş buçuk guruş ve atîk ve cedîd fındık altını sekiz ve yaldız altını sekiz buçuk ve Macar altını sekiz guruş râyic olması için fermânlar ısdâr olunup fîmâ-ba‘d bir akçe ziyâdeye veren her kim olursa olsun katlolunsun. Herkese tenbîh olunup icrâ-yı emrime dikkat olunsun. Dikkat eylemeyen cevâba kādir olamaz.” [33a] mazmûnunda şedîdü’l-mefhûm emr u fermân-ı hazret-i şehriyârî sünûh etmek mülâbesesiyle memâlik-i mahrûseye ve husûsan iskele ve sâir ticâretgâh olan mahallere iktizâsına göre müddet-i mehliye ta‘yîniyle evâmir-i ekîde ısdâr ve i‘lâm ve müste’menâna tenbîh için Âsitâne’de mukīm orta elçilerine dahi ifâde ve ifhâm olunduğundan başka Âsitâne ve havâlîsinde lâzım gelenlere dahi fermânlar neşriyle i‘lân olunmağla imdi bu husûs irâde-i kātı‘a-i hazret-i tâc-dârîyle karâr-dâde olmakdan nâşî istikrârı matlûb ve mültezem olmak hasebiyle ba‘d-ezîn vakten mine’l-evkāt [ve] sebeben mine’l-esbâb ardı boşlanmayarak ale’d-devam hafî ve celî tecessüs ile fiyât-ı merkūmeden bir akçe ziyâdeye alıp veren bulunur ise derhâl hakkında muktezâ-yı hatt-ı hümâyûn-ı übbehet-makrûn icrâ olunacağı ve her kim olur ise olsun ba‘d-ezîn bu bâbda hâtır ve gönüle ri‘âyet ber-taraf olunarak te’kîd-i nizâmda iktidâm derkâr idiği keyfiyâtını şimdiden herkes bilip ona göre hareket etmek için sûret-i irâdeyi ve bâlâda ta‘dâd olunan ecnâs-i altın fiyât-ı muhassasasını erbâb-ı hiref ve sanâyi‘a ve eimme-i mahallât ma‘rifetleriyle ahâlîye etrâfıyla tefhîm birle fîmâ-ba‘d fiyât-ı merkūme üzere ahz ü i‘tâya ve nukūd-ı sâirenin dahi mu‘ayyen ve cârî olan fiyât <> üzere tedâvülüne dikkat eylemelerini tenbîh ü te’kîd ve men‘-i küllî ile tahzîr ü tehdîd eyleyip bundan böyle hilâfına hareket eden ya‘nî bir akçe ziyâdeye alıp veren olur ise vebâli boynuna muktezâ-yı irâdeye dûçâr olacağını tebyîn ve işâ‘at ve peyâpey taharrî ve nezârete himmet eyleyeler deyü buyruldu.

Fî 27 Za sene [1]219