İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 183 Hüküm no: 95 Orijinal metin no: [40b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Galata, Beyoğlu, Yedikule ve Narlıkapı’daki Rum ve Ermeni hastaneleri ile ilgili düzenlemelerin yetersiz kalması üzerine Boğdan Voyvodası’nın kardeşi Dimitrişku Muruz’un doktor, hastane vs. hususları tanzim etmekle görevlendirildiği
Düstûr-ı mükerrem, müşîr-i mufahham, nizâmü’l-âlem, müdebbiru umûri’l-cumhûri bi’l-fikri’s-sâkıb, mütemmimü mehâmmü’l-enâmi bi’r-re’yi’s-sâib, mümehhidü bünyânü’d-devleti ve’l-ikbâl, müşeyyidü erkâni’s-sa‘âdeti ve’l-iclâl, el-mahfûfu bi-sunûf-i avâtıfı’l-Meliki’l-a‘lâ hâlâ Kaptan-ı Deryâ Vezîrim Seyyid Hâfız İsmail Paşa -edâmallâhü te‘âlâ iclâlehû- ve a‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn, efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în, yenbû‘u’l-fazli ve’l-yakīn, keşşâfü’l-müşkilâti’d-dîniye, hallâlü’l-mu‘dılâti’l-yakīniye, miftâhü’l-künûzi’l-hakāyık, mısbâhu’r-rumûzi’d-dakāyık, el-mahfûfu bi-sunûf-i avâtıfı’l-Meliki’l-a‘lâ Anadolu Kādıaskerliği pâyesiyle bi’l-fi‘il İstanbul Kādısı olan Mevlânâ Mîr Mehmed Emin -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehû- ve akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ Galata Kādısı -zîdet fezâilühû- ve iftihârü’l-ümerâi ve’l-ekâbir, müstecmi‘u cemî‘i’l-ma‘âlî ve’l-mefâhir, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-kādir bi’l-fi‘il Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri Ağası olan İbrahim Hilmi Ağa -dâme ulüvvuhû- ve iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim, câmi‘ü’l-mahâmid ve’l-mekârim, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’d-dâim Hâssa Bostancıbaşı ( ) -dâme mecduhû- ve kıdveteyü’l-emâcid ve’l-a‘yân Topcubaşı ( ) ve Galata Voyvodası -zîde mecdühümâ- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Re‘âyâ tâifesinden alîl ve a‘mâ olanların tâbhâne ve hastahânelere vaz‘ ve eli ve ayağı tutanları vilâyetleri cânibine irsâlile o makūlelerin suâl ile esvâk ve pazarda ibâdullâhı ta‘cîzden men‘leri husûsuna bundan akdem irâde-i aliyyem müte‘allik olmak hasebiyle kefere seelesinden Âsitâne-i aliyyemde başıboş ve kâr u kisbe muktedir olanları ahz ve vilâyetleri cânibine irsâl ve hastahânelerini sâbıkda olduğu vechile tanzîm ve emrâz-ı müzmine ashâbından olup suâl ile ta‘ayyüşe mecbûr olanları hastahânelerine vaz‘ eylemeleri Rum ve Ermeni patriklerine bâ-fermân-ı âlî mukaddemâ tenbîh olundukda ber-mantûk-ı emr-i âlî bu husûsa râbıta verilmiş ise dahi hastahânelerin bir müddetden beri metrûkiyeti cihetiyle müşrif-i harâb olduğundan ta‘mîrine mümâna‘at olunmamak bâbında emr-i âlî sudûru Rum ve Ermeni patrikleri tarafından lede’l-istid‘â ol bâbda şeref-rîz-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnum mûcebince Galata ve Beyoğlu ve Yedikule [41a] ve Narlıkapı hâricinde vâki‘ Rum ve Ermeni hastahânelerinin ta‘mîrine mümâna‘at olunmamak üzere evâmir-i aliyyem ısdâr olunmuş ve bu vechile hasta ve alîl olan kefere seelesinin hastahânelere vaz‘ıyla suâlden men‘leri maddesine râbıta verilmiş ise dahi bir zâbıta-i ekîde tahtına idhâl olunamadığından ardı aranmayarak kat‘an bir semereyi mûcib olmadığı ve el-ân esvâk ve pazarda o makūle ilel-i müzmine ashâbının müşâhedesi şer‘an ve tab‘an îrâs-i nefret etmekde olduğu ve bundan böyle her ne kadar te’kîd kılınsa hastahânelerde akvât ve levâzım-ı sâireye ve ale’l-husûs müdâvâta dikkat olunamayarak bir semereyi mûcib olmayacağı zâhir ve bu makūle hastahânelerin tertîbi ve tanzîmi menâfi‘ ve fevâid-i ibâdı müstelzim idiği âşikâr ve bâhir olup bu husûsun tanzîmi evvel-emirde huzzâk-ı etibbâ tedârüküne ve ol hastahânelerde ta‘allüm ile teşrîh görmek maddesine menût ve vâbeste ve Avrupa’dan Dersa‘âdet’ime vürûd eden etibbâ her ne kadar şöhret-şi‘âr olan ta‘lîmgâhlarda tahsîl-i fenn-i tabâbet etmişler ise de tahâlüf-i emzice ve keyfiyet-i iklîm ve mevki‘ hasebiyle katı çok mevâdda hata edegeldikleri bi’t-tecrübe ma‘lûm olduğuna nazaran fenn-i tabâbetin icrâsı beher hâl mahâllinde ta‘allüm ve tefennüne merbût ve peyveste idiği erbâb-ı fenn-i tıb indinde müsellem ve bu dakīkaya kâffe-i musannifîn dahi mukır ve mu‘terif oldukları emr-i gayr-ı mü[b]hemdir. Binâberîn her diyârda hastahâneler ve tabîb ta‘lîmhâneleri tanzîmiyle bu bâbda erbâb-ı hünerin teksîr ve tevfîrine i‘tinâ ve dikkat olunagelmediği[n]den nâşî taraf-ı Devlet-i aliyyemden dahi himmet olunması mevcûd olan etibbânın kesb-i mahâret eylemelerine ve bundan böyle ta‘allüme tâlib olan şâkirdânın dahi bir tarafdan ta‘lîm ve ta‘allümüyle huzzâk-ı etibbânın kesreti ve fenlerinde mahâreti cihetiyle asâkir-i İslâmiyeye ve umûmen ibâdullâha nef‘ ve fâide ve celb-i da‘avât-ı hayriyeyi müstevcib olacağı ve bu misillü etibbâ ta‘lîmhânelerde tevsî‘-i dâire-i ma‘ârif zımnında Avrupa hastahâneleri etibbâsıyla muhâbere ve tatbîk-ı ameliyyât ve tecârîb için gerek masârif ve gerek maslahat-ı teşrîh gibi ba‘zı avârızın hulûlü cihetiyle Âsitâne’de mevcûd olan medâris-i tıbbiye bu maslahata elvermeyeceği ve bu husûs Rum milletine tahsîs kılınıp vücûh ve müteneffizlerinden sadâkat ve kābiliyet cihetiyle zî-ehliyet ve dirâyetkâr ve bu misillü fünûn ve ma‘ârife heveskâr birinin nâzır nasbıyla idâre ettirmek sûreti teshîl-i maslahatı müeddî idiği bedîhiyâtdan olduğuna binâen hâlâ Boğdan Voyvodası’nın karındaşı kıdvetü sanâdîdi milleti’l-Mesîhıyye Dimitrişku Muruz Beyzâde -zîde rüşdühû- reviyyet-şi‘âr ve bu makūle fünûn ve ma‘ârife heveskâr ve bu husûsa müdîr ve nâzır ta‘yîn kılındığı sûretde müddet-i kalîle zarfında fenn-i tıbda erbâb-ı hüner ve ma‘rifetin teksîri emrine dikkat edeceği âşikâr olmağla bu maddeye nezâret-i dâime ile nâzır ve müdîr nasb olunmak ve onun ma‘rifet ve ikdâmıyla bundan akdem Kuruçeşme nâm mahâlde fünûn-ı hendesiye ve sâir ma‘ârifin ta‘lîm ve ta‘allümü zımnında tanzîm ve fi’l-hakīka kuvvetden fi‘ile ihrâcı matlûb üzere urza-i tecrübede tersîm olunan ta‘lîmhâne<> ve bundan böyle tertîb ve tanzîmi lâzım gelen hasta ve tabîb hânelerin maslahat-ı lâzımelerine dâir muhtâc olduğu husûsâtı mühürlü arzuhâli ile istid‘â eylemek ve ol mahallerin cüz’î ve küllî nizâmları maddesine milletce me’mûr olanlar Beyzâde-i mûmâ-ileyhin re’yine mütâba‘at etmek ve mesâk[î]n-i re‘âyâ olan hangi mahâlde olur ise olsun gerek müceddeden hastahâne ve fünûn <> ve ma‘ârif ta‘lîmhâneleri inşâsına ve gerek kadîmden bulunan hastahânelerin tevsî‘ ve ta‘mîr ve termîmi maddelerine [41b] civârda bulunanların da‘vâsı bahânesi ve sâir bu misillü vesâil ile vechen mine’l-vücûh zâbitân taraflarından ta‘arruz ve mümâna‘at ve akçe ve âidât talebiyle rencîde kılınmamak ve her ne bahâne ile olur ise olsun zâbitlerden hiç ferd hastahâneler derûnuna duhûl etmemek ve marîz ve meyyit duhûl ve hurûcuna ve nakl-i hamr ve akākīr ve eşyâ-i lâzımeye müdâhale olunmamak ve hastahânelere duhûl eden marîzlardan resm ve âid nâmıyla bir akçe ve bir habbe alınmamak ve siz filanın helâkine kasdettiniz, deyü tabîblere iftirâ ile zecr sevdâsında olanlar tedîb olunmak ve hastahânelerin bulundukları mahalle nazaran birer nefer zâbit kapısında bekleyip bâlâda münderic şerâitı icrâ ile nâzırın re’yinden taşra hareket eylememek ve hastahâneler derûnunda mürd olanlar Beytü’l-mâl tarafından vaz‘-ı yed ve müdâhale olunmamak üzere tanzîmi husûsuna irâde-i aliyyem ta‘alluk etmekle bu bâbda hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnum şeref-yâfte-i sudûr olmağla şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnum ve vech-i meşrûh üzere amel ve hareket olunmak fermânım olmağın imdi bâlâda tafsîl ü beyân olunduğu üzere amel ve harekete ihtimâm ve dikkat olunmak matlûb-ı mülûkânem olduğu ve hilâfı vaz‘a bir vechile rızâ-yı dâverânem olmadığı ve Beyzâde-i mûmâ-ileyhin husûs-ı mezbûra nezârete me’mûriyeti için bâlâsı hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnumla muvaşşah yedine diğer emr-i şerîfim i‘tâ olunduğu siz ki Vezîr-i müşâr ve Mevlânâ ve sâir-i mûmâ-ileyhimsiz, ma‘lûmunuz oldukda ber-vech-i meşrûh amel ve harekete mübâ[de]ret ve işbu emr-i şerîfimi iktizâ eden mahallere kayd ile hîn-i iktizâda ibrâz için Beyzâde-i mûmâ-ileyhin yedinde ibkā olunmasına ve hilâfı ser-i mû vaz‘ ve hareket vukū‘a gelmemesine ihtimâm ve dikkat olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Vusûl buldukda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından hazer ve mübâ‘adet eyleyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Tahrîren fi’l-evâsıtı şehri Muharremi’l-harâm sene [1]220
Kostantıniyyeti’l-mahrûse
|