İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 337 Hüküm no: 232 Orijinal metin no: [87b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Nefy-i mülk ve bütün malın sebepsiz yere hibe edilmesi veya satılmasına dair davaların görülmesini ve hüccet verilmesini yasaklayan fermanın iptal edilerek hakimlerin bu tip davalara bakmalarına ve gereğini yerine getirmelerine izin verildiği
Nefy-i mülk ve hîbe ve mübâya‘aya izni hâvî fermân.
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în bi’l-fi‘il İstanbul Kādısı Mevlânâ Muradzâde Mehmed Murad -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Beyne’n-nâs cârî olan nefy-i mülk maddesi ve gerek hîbe ve mübâya‘a maddeleri emr-i meşrû‘ olduğu ma‘lûm iken ba‘zı ilel ve esbâba mebnî ancak nefy-i mülk maddesi istimâ‘ı mukaddemâ bâ-hatt-ı hümâyûn men‘ olunmuş olup hîbe ve mübâya‘a husûslarının istimâ‘ı memnû‘ değil iken dört sene mukaddem, ekser nâs veresesini mirasdan mahrûm etmek için işbu nefy-i mülk maddesini hîbe ve mübâya‘a sûretine ifrâğ ile veresesinin hırmânını mûcibdir diyerek fîmâ-ba‘d o makūle cemî‘ eşyâsını bilâ-mûcib hîbe ve bey‘ murâd [88a] edenlere hüccet verilmemek ve birinin hîn-i vefâtında, müteveffâ cemî‘ eşyâsını bize hîbe ve bey‘ eyledi deyü da‘vâya tesâddî eder olur ise bir vechile istimâ‘ olunmamak husûsu bi’l-cümle sicillât-ı mahâkime sebt ü kayd ve Rumeli ve Anadolu’da vâki‘ kazâların kuzât ve nüvvâbına hitâben başka başka evâmir-i şerîfe ısdâr ve tisyârıyla tenbîh ve men‘ <> olunmuş olup lâkin bu keyfiyet nâsı mülkünde tasarrufdan bi-gayr-ı vechi şer‘î men‘i müstelzim bir hâlet-i rediyye olduğundan başka bâ-husûs zevc ve zevce ve ba‘zı ilel ve emrâz-ı müzmineye mübtelâ olanlar ve gerek pîr ve nâ-tüvân olanlar mâlik oldukları eşyâlarını kendilere bakıp i‘âne ve hizmet edenlere tatyîb için hîbe ve ücret için bey‘ murâd ettiklerinde men‘ olmuşdur deyü bakmakdan ibâ ve imtinâ‘ etmeleri mûcib-i usret ve aceze-i Müslimîne bâ‘is-i meşakkat olup ve bu husûs nâsı mülkünde bi-gayr-ı vechi şer‘î tasarrufundan men‘e sebeb olur bir emr-i gayr-ı hasen ve gadri vaz‘ nâ-müstahsen olduğuna binâen ve def‘i umûr-ı vâcibeden olmağla fîmâ-ba‘d zikrolunan hîbe ve mübâya‘a ke’l-evvel cereyân edip husûs-ı mezbûrun men‘i zımnında mukaddemâ sâdır olan evâmirin kaydları ref‘ ü terkīn olunmak bâbında sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, sana ve bi’l-fi‘il Rumeli Kādıaskeri a‘lemeyi’l-ulemâi’l-mütebahhirîn Mevlânâ Ahmed Muhtâr ve bi’l-fi‘il Anadolu Kādıaskeri Mevlânâ Mehmed Hafîd -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehümâ-ya ve sâir iktizâ eden mahallere başka başka evâmir-i şerîfem sudûrunu bi’l-fi‘il Şeyhülislâm ve Müfti’l-enâm olan a‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn, efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în Mevlânâ es-Seyyid Mehmed Ataullah -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehû- bâ-takrîr ifâde ve takrîr-i mezkûr huzûr-ı fâizü’n-nûr-i mülûkâneme arz olundukda mevlânâ-yı müşârün-ileyhin ifâdesi üzere hîbe ve mübâya‘a maddeleri umûr-ı meşrû‘âdan olup ber-muktezâ-yı şer‘-i şerîf istimâ‘ı için kuzât ve hükkâma izin ve ruhsat-ı şâhânem erzânî kılındığından mâ‘adâ nefy-i mülk maddesi dahi umûr-ı şer‘iyeden olmağla icrâsı kemâ-kân matlûb-ı hümâyûnum olduğunu hâvî karîha-i sabîha-i mülûkânemden hatt-ı hümâyûn-ı kerâmet-makrûnum şeref-rîz-i sudûr olmağla fîmâ-ba‘d gerek hîbe ve mübâya‘a ve gerek nefy-i mülk maddelerinin cümlesi inde’l-hükkâm ber-muktezâ-yı şer‘-i enver istimâ‘ ve icrâ olunmak fermânım olmağın mahsûsan işbu emr-i şerîfim ısdâr ve irsâl olunmuşdur. İmdi zikrolunan hîbe ve mübâya‘a maddeleri Şeyhülislâm-ı müşârün-ileyhin iltimâs ve ifâdesi üzere ve nefy-i mülk maddesi dahi sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı itâ‘at-makrûn mûcebince ke’l-evvel inde’l-hükkâm istimâ‘ olunup infâz ve icrâsı husûsuna izin ve ruhsat-ı şâhânem erzânî kılındığı ve husûs-ı mezbûrun men‘i zımnında mukaddemâ sâdır olan evâmirin kaydları ref‘ ü terkīn ve iktizâ eden mahallere başka başka evâmir-i şerîfem ısdârıyla tenbîh ve tebyîn kılındığı ma‘lûmun oldukda işbu emr-i şerîfimi feth ve kırâet ve mazmûn-ı münîfini iktizâ edenlere i‘lân ve işâ‘at ve sicille kayd ü sebt birle ale’d-devam mûceb ü muktezâsı üzere amel ve harekete kemâliyle ihtimâm ve dikkat olunmak ve bir vakitde hilâfı vaz‘ ve hâlet tecvîz olunmamak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından ittikā ve mübâ‘adet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.
Tahrîren fî-evâili şehri Cumâdelâhir sene isnâ ve işrîn ve mieteyn ve elf.
Bi-makāmi’l-Kostantıniyye
|