.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 356
Hüküm no: 243
Orijinal metin no: [93b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul sandalcı esnafı ile Selimiye Vakfı’nın kiracısı olan sandalcı esnafı arasında kumaş üretim tekeli yüzünden anlaşmazlık çıkması üzerine verilen yeni nizam

Akzayı kuzâtü’l-Müslimîn, evleyi vülâti’l-muvahhidîn, ma‘âdinü’l-fezâili ve’l-yakīn, râfi‘ayi a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vâriseyi ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassânı bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în İstanbul ve Üsküdar kādıları -zîdet fezâilühümâ- ve iftihârü’l-ümerâi ve’l-ekâbir, müstecmi‘u cemî‘i’l-ma‘âlî ve’l-mefâhir, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-kādir Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri Ağası ( ) -dâme ulüvvuhû- ve iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim, câmi‘ü’l-mahâmid ve’l-mekârim, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’d-dâim Hâssam Bostancıbaşısı ( ) -dâme mecduhû- ve kıdvetü’l-ulemâi’l-muhakkıkīn, umdetü’l-fudalâi’l-müdakkıkīn Haremeyn-i şerîfeyn Müfettişi Mevlânâ ( ) -zîde ilmühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

İftihâru’l-havâs ve’l-mukarrebîn, mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn, muhtârü’l-izzi ve’t-temkîn bi’l-fi‘il Dârü’s-sa‘âdet’im Ağası olup Haremeyn-i şerîfeyn Evkāfı Nâzırı olan el-Hâc Mercan Ağa -dâme ulüvvuhû- Rikâb-ı hümâyûnuma arz gönderip; taht-ı nezâretinde olan evkāfdan Üsküdar’da Selimiye arâzîsinde kâin yedi bâb kârhânede müste’cir olan sandalcı esnâfıyla İstanbul sandalcı esnâfının nesc ve i‘mâl eyledikleri emti‘a-i mütenevvi‘a ve akmişe-i sâirenin nesc ve i‘mâline dâir beynlerinde vukū‘ bulan nizâ‘larına mebnî Rikâb-ı hüsrevâneme takdîm eyledikleri arzuhâlleri İstanbul Kādısı Mevlânâ Mehmed Murad -zîdet fezâilühû- ve Haremeyn şerîfeyn Müfettişi Mevlânâ Mehmed Fikri -zîde ilmühû-ya havâle olundukda; İstanbul sandalcı esnâfından Kethudâ Seyyid Hâfız Mehmed Emin ve Yiğitbaşı Mehmed Sâdık ve ihtiyâr ustalarından Seyyid Halil ve el-Hâc Mahmud ve Seyyid Mehmed ve Seyyid el-Hâc Osman ve Seyyid el-Hâc Şerîf Mehmed ve Seyyid Ahmed ve diğer Seyyid Mehmed ile re‘âyâ ustalarından Meratsafan ve Aban ve Hazerus ve Simyon ve Nikos ve sâir Müslim ve zimmîler Çarşamba günü Arz Odası’nda Sadrazamım Kāimmakāmı huzûrunda bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mûr Haremeyn-i şerîfeyn Müfettişi Mevlânâ Mehmed Fikri -zîde ilmühû- ile akdolunan meclis-i şer‘-i münîrde; Hudâvendigâr-ı sâbık Sultân Selim Hân’ın Üsküdar’da Selimiye arâzîsinde müceddeden binâsına muvaffak olduğu Câmi‘-i şerîfi ve meberrât-ı sâireleri müsakkafâtından arâzî-i merkūmede kâin yedi bâb kârhânede beher odada üç yüz guruş mu‘accele ve beher şehr dört buçuk guruş müeccele ile müste’cirleri olan sandalcı esnâfından üç yüz kırk bir nefer Müslim ve zimmî ustalardan Kethudâ Seyyid Salih ve Âdemzâde Seyyid Mehmed Said ve Bektaşzâde Mehmed Emin ve Seyyid Abdi ve Seyyid Ahmed ve Ali ile re‘âyâdan İlya ve Toros ve Corci ve Kirhor ve Minatskan ve diğer Corci ve sâirleri muvâcehelerinde; öteden beri nesc ve i‘mâl eylediklerimiz emti‘a-i mütenevvi‘anın ve akmişe-i sâireyi cümlemiz nesc ve i‘mâl edegelmiş iken Selimiye Vakf-ı şerîfi müste’cirleri mezbûrûn iki bayağı [ta‘bîr] olunur düz beyâz keremsûd ve ağır geziyi kendilere tahsîs ile bizlere gadr etmeleriyle suâl olunup müdâhalelerinin men‘iyle zikrolunan iki nevi‘ ağır gezi ve keremsûdu dahi sâir emti‘amız misillü cümlemiz ale’s-seviye i‘mâl etmemize ruhsat verilmesi matlûbumuzdur, deyü Mütevellî Vekîli Câbî-i Vakf Abdülaziz -zîde kadrühû- hazır olduğu hâlde ba‘de’d-da‘vâ ve’s-suâl müste’cirûn-ı mezbûrûn cevâblarında; işbu yedimizde olan bâlâsı hatt-ı hümâyûn ile muvaşşah bir kıt‘a fermân-ı âlî nâtık olduğu üzere zikrolunan iki nevi‘ ağır keremsûd ve gezi Vakf-ı şerîfe müste’cir olduğumuz şerefine mebnî min-gayri inhisâr taht-ı icârelerimizde olan kârhânelerimizde nesc ve i‘mâli irâde olunup İstanbul esnâfı dahi i‘mâlini irâde eyledikleri hâlde arâzî-i mezkûrede Vakf’ın kârhânelerinde i‘mâline müdâhalemiz olmayıp emti‘a-i mezkûremiz mahâll-i âhara naklolunduğu sûretde bizler perîşân ve Vakf-ı şerîfin harâbına bâdî olacağı nümâyân olduğu ecilden bir vechile nizâm-ı Vakf-ı şerîfin ibtâl ve ilgāsına ve zikrolunan emti‘anın mahâll-i âhara nakil ve i‘mâline rızâmız olmadığından başka bundan akdem esnâf-ı mezkûrenin istid‘â ve istirhâmlarıyla arâzî-i mezkûrede taraf-ı Vakf’dan bin kîseye karîb mal-ı Vakf sarf ile yedi bâb kârhâne binâ ve inşâ ve derûnuna bin yirmi üç aded destgâh nakil ve vaz‘ ile tâlib olanlara beher oda üç yüz guruş mu‘accele ve beher şehr dört buçuk guruş icâre-i müeccele ile üç yüz kırk bir nefer Müslim ve zimmî ustalara îcâr ve emti‘a-i mezkûreyi i‘mâl eylemek üzere yedlerimize temessükât i‘tâ olundukdan sonra beynlerimizde münâza‘a vukū‘una mebnî bin iki yüz on dokuz senesi târihinde Vakf-ı mezbûr kāimmakām-ı mütevellîsinin vekîl-i müsecceli Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûn’umdan Hüseyin -zîde mecduhû- ve esnâf-ı mezbûrûn hazır oldukları hâlde terâfu‘-ı şer‘ olduklarımızda Vakf-ı şerîf müste’cirleri olmamızla emti‘a-i mezbûrelerimizin cümlesi bize hasr olunmadığı takdîrce Vakf-ı şerîfin müste’cirleri olduğumuz şerefine mebnî imtiyâz ve refâhiyetimiz matlûb olmakdan nâşî kârhâne-i mezkûrelerde meşdûdu bir vakıyyeden noksan olmayıp iki bin dört yüz tel olan meşdûd ile Hind ve Felemenk ipliğinden ağır ta‘bîr olunur altı bin tel [94a] harîrden masnû‘ arzı bir endâze ve bir rub‘ ve tûlü dokuz endâze altı rub‘ Hind taklîdi düz beyâz gezi ve keremsûd ve kezâlik meşdûdu bir vakıyyeden noksan olmayıp ve iki bin dört yüz tel olan meşdûd ile yine Hind ve Felemenk ipliğinden iki bayağı ta‘bîr olunur dört bin sekiz yüz telden masnû‘ arzı bir endâze ve tûlü yirmi yedi endâze düz beyâz keremsûd kalb ve redî olmayıp a‘lâ olmak üzere i‘mâl olunmak min-gayri inhisâr işbu iki nevi‘ ağır ta‘bîr olunur düz beyâz gezi ve keremsûd Üsküdar’da vâki‘ kârhânelerimizde bizim nesc ve i‘mâlimiz irâde buyurulup mahâll-i âharda i‘mâl olunmamak ve yine Hind ve Felemenk ve Menteşe ipliğinden kaba keremsûd ta‘bîr olunur ve ekseri esnâf-ı mezbûre fukarâsının nesc ve i‘mâliyle me’lûf oldukları üç bin altı yüz telden masnû‘ arzı bir endâze ve tûlü yirmi yedi endâze olan düz beyâz ve sâir bi’l-cümle boyasız ve boyalı envâ‘ keremsûd ve taraklı ve çubuklu ve merre ve dimi ve sandal ve sâir boyalı ve boyasız emti‘a ve elbise ve akmişenin i‘mâl olunması İstanbul sandalcıları ile bizim beynimizde müşterek olmak üzere nesc ve i‘mâl olunmak bi’t-terâzî nizâma rabt ve şurûtları ve sâir şerâit-ı lâzımeleri taht-ı râbıtaya idhâl ve tensîk olunup tarafeynin mukāvele ve ta‘ahhüdlerimiz nizâm ve intizâmlarımızı hâvî târih-i merkūmede Haremeyn-i şerîfeyn Müfettişi sâbık Mehmed Ataullah -zîde ilmühû-nun hatmini hâvî bir kıt‘a i‘lâmı mûcebince bâlâsı hatt-ı hümâyûn ile müzeyyen mufassalan sâdır olan bir kıt‘a emr-i âlî bundan akdem vâki‘ olan cülûs-i hümâyûn-ı meymenet-makrûnda tecdîd ve bâlâsına mübârek hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn keşîde kılınmışdır deyü mazmûnu bi’l-cümle takrîr-i meşrûhlarına mutâbık bâlâsı mübârek hatt-ı hümâyûn-ı inâyet-makrûn ile muvaşşah bir kıt‘a fermân-ı âlî-şânımı ibrâz eylediklerinde İstanbul sandalcıları mazmûn-ı fermân-ı âlî-şânımı bi-tamamihî ikrâr ve i‘tirâf etmeleriyle mûcebiyle fîmâ-ba‘d gerek Hudâvendigâr-ı sâbık zamanında ve gerek bu def‘a bâlâsı hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven verilen evâmir-i aliyyenin tenfîz ve icrâsıyla arâzî-i mezkûrede kârhâne-i mezbûrelerde i‘mâli irâde olunan sâlifü’z-zikr iki nevi‘ ağır keremsûd ve gezi kadîmisi üzere kârhâne-i mezkûrelerde nesc ve i‘mâl olunup mâ‘adâ Hind ve Felemenk ve Menteşe ipliğinden kaba keremsûd ta‘bîr olunur üç bin altı yüz telden masnû‘ arzı bir endâze ve tûlü yirmi yedi endâze düz beyâz keremsûd ve sâir bi’l-cümle boyalı ve boyasız envâ‘-ı keremsûd ve taraklı ve çubuklu ve merre ve dimi ve sandal ve sâir boyalı ve boyasız emti‘a ve elbise ve akmişenin i‘mâli Vakıf müste’cirleri ile İstanbul sandalcıları beynlerinde müşterek olmak üzere kadîmisi üzere nizâmları Başmuhâsebe’ye kayd ve hilâf-ı hatt-ı hümâyûn kat‘an hareket olunmamak iktizâ eylediği İstanbul sandalcıları müdde‘iyûn-ı mezbûrûna ba‘de’t-tefhîm Vakf-ı şerîf müste’cirleri yedlerinde olan emr-i âlî-şânımın te’kîd ve istihkâmını hâvî yedlerine bir kıt‘a emr-i âlî ve Vakf-ı şerîf tarafına ve sâir iktizâ eden mahallere ilmühaberleri i‘tâsı iktizâ eylediğini Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhimâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- ile Haremeyn-i şerîfeyn Müfettişi -zîde ilmühû- bi’l-ma‘iyye i‘lâm etmeleriyle mûcebince bir kıt‘a emr-i âlî ve iktizâ eden mahallere ilmühaberleri verilmek ricâsına i‘lâm etmeğin mûcebince taraf-ı Vakf-ı şerîfe ve Başmuhâsebe’ye ilmühaberleri verilmekle imdi vech-i meşrûh üzere amel olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere Ağa-yı müşârün-ileyhin arzı mûcebince şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i âlî-şânımın mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfına kat‘an rızâ ve cevâz göstermeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Fî 4 Şa‘bân sene 1222

Be-makām-ı Kostantıniyye