.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 360
Hüküm no: 247
Orijinal metin no: [95a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul’daki tuzcu esnafının sayısının, ahalinin isteği üzerine artırıldığı ve eski sayıya göre çıkarılmış olan fermanın iptal edildiği

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Civâr-ı saltanat-ı seniyyemde vâki‘ medîne-i Üsküdar ahâlîsinden el-Hâc Ali ve Bitpazarı Kethudâsı el-Hâc Mehmed ve Dersi‘âm Ahmed ve Tabib Mustafa ve İmâm Mehmed Kadri ve Gülfem Hatun İmâmı Hüseyin ve Kâtib Ahmed ve Hâfız Mehmed ve Canbazlar Kethudâsı Mehmed ve Barutcu Hacı Mustafa ve Seyyid Hâfız Mustafa ve Mahmud ve Bakkāl Musa ve es-Seyyid Mustafa ve el-Hâc Selim ve Hüseyin ve Hoca Hâfız ve el-Hâc Ali ve Hâfız el-Hâc Süleyman ve Debbağ Yakub ve Ali ve es-Seyyid Mahmud ve Molla İbrahim ve Yağlıkcı Mehmed ve Hammâmcı Hâfız Osman ve Duhânî İbrahim ve Yorgānî el-Hâc Mehmed ve diğer el-Hâc Mehmed ve el-Hâc Mustafa ve el-Hâc Osman ve el-Hâc İbrahim ve el-Hâc Ahmed ve sâirleri ile mahrûse-i Galata ahâlîsinden ve tuz tüccârlarından es-Seyyid el-Hâc Ali ve Kurumîzâde Mustafa ve Kettânî Hasan ve Çalık Yusuf ve Oturakcı Hüseyin ve Ömer ve Yemenîci Ali ve Ebûbekir ve Alâiyeli Mustafa ve sâirleri ve kasaba-i Tophâne ahâlîsinden Kalafatzâde İsmail ve Haseki el-Hâc Mehmed ve Sirkecizâde es-Seyyid Mahmud ve es-Seyyid Ömer ve el-Hâc İsmail ve Hallâc Emin ve Mehmed Yazıcı ve eş-Şeyh Molla Mustafa ve Çadırcı Emin ve Duhânî es-Seyyid Ali ve Hatîbzâde Hasan ve es-Seyyid Hüseyin ve sâirleri meclis-i şer‘-i enverde Üsküdar’da Tuzcu ve Sirkecioğlu es-Seyyid ve el-Hâc Ömer oğulları Mehmed ve İbrahim ve Tarakcı el-Hâc Mustafa ve Galata’da Tuzcu Hasan ve Tophâne’de Tuzcu es-Seyyid Mehmed ve Fındıklı’da Tuzcu es-Seyyid Mehmed ve yine Tophâne’de Tuzcu Paraşkeva hazır oldukları hâlde Tuzcular Kethudâsı Mehmed Usta ve Yazıcıları es-Seyyid Mahmud ve esnâfından Ali Usta ve Seyyid Hüseyin Usta ve Hasan Usta ve Mustafa <> ve Ömer ve Ahmed ve sâirleri muvâcehelerinde; el-yevm narh-ı cârî üzere pâk ve a‘lâ tuz iştirâsıyla bizler istirâhat üzere bulu[n]duğumuzu işbu yedimizde olan hâlâ Üsküdar Kādısı akzâ kuzâtü’l-Müslimîn Mevlânâ es-Seyyid Mehmed Reşid -zîdet fezâilühû-nun hatmini hâvî bir kıt‘a i‘lâmı nâtık olmağla medîne-i Üsküdar’da üç bâb ve Galata ve Tophâne ahâlîleri, bizim dahi beldelerimizde beş bâb ki cem‘an sekiz bâb tuzhânelerinin gediklerine hâzırûn-ı mezbûrûn mâlikler olup tüccârın taşradan celb eyledikleri tuz doğru Hasır İskelesi’ne gelip resm-i gümrüğü edâ olundukdan sonra esnâf-ı merkūme ve mezbûrlar iştirâ ve herkes dükkânlarında olan değirmenlerinde çekip ibâdullâha bey‘ ve ahâlî-i fukarâ rahat ve âsâyiş üzere iken bu esnâda tuzcu esnâfı, tuzun bey‘ u şirâsı bize mahsûs ve münhasırdır, deyü hâzırûn-ı mezbûrûnu men‘ ve tekdîrden hâlî ol[ma]dıkları bizim beldelerimizde muzâyakamıza bâ‘is bir keyfiyet olmağla merkūmların müdâhaleleri men‘ u def‘ olunmak murâdımızdır deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’s-suâl tuzcu esnâfı cevâblarında; fi’l-hakīka tevârüd eden tuz doğru İskele-i mezbûra gelip resm-i gümrüğü edâ olundukdan sonra ancak İskele-i mezbûrda elli bir, Sultân Bâyezid’[d]e bir ki cem‘an elli iki aded dükkânlarımızda olan değirmenlerde çekilip hâzırûn-ı mezbûrûn bizlerden döğülmüş tuz alıp dükkânlarında ibâdullâha bey‘ edegelmişlerdir deyip takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a fermân-ı âlî ibrâzıyla, hâzırûn-ı mezbûrûn dekâkînlerinde ihdâs eyledikleri değirmenlerinde tuz çektiklerine râzı değiliz, değirmenlerini ref‘ eylesinler deyü muhâlefetleri ve ahâlînin muzâyakalarına dûçâr olmalarına bâ‘is ve ahâlînin istid‘âsı üzere sekiz kıt‘a değirmen küşâdı esnâf-ı merkūmenin ihtilâl-i nizâmlarını müeddî bir keyfiyet olduğu tarafeyne ba‘de’t-tefhîm lâkin belde-i mezkûre sekenesinin vakt ü hâle göre kesretinden bahisle birer tuzcu dükkânı kâfî ve vâfî olmağla medîne-i Üsküdar’da Hammâm-ı Kebîr kurbünde es-Seyyid Ahmed b. Mehmed ve Galata’da Arab Câmi‘i ittisâlinde Hasan b. Hüseyin ve Tophâne’de Paraşkeva v. Kosta ve Fındıklı’da el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Halil ibkā ve İstanbul’da elli iki aded[e] zammıyla cem‘an elli altı adede iblâğ olunup ve muhâfazası elzem erzâk makūlesinden olmağla ziyâde ve noksan olmayarak resm-i gümrüğü edâ olundukdan sonra işbu dört nefer ibkā olunan tuzcular dahi tuz iştirâ ve dükkânlarında olan değirmenlerinde çekip narh-ı cârî üzere ibâdullâha bey‘ ile fukarânın istirâhatları ve taraf-ı şâhânem[e] du‘â-yı hayr ile iştigāl eylemeleri bâbında istid‘â olunduğu üzere tuzcu esnâfının yedlerinde olan emr-i âlînin kaydı ref‘ ü terkīn ve sâir şurût-ı nizâmlarına halel gelmemek üzere elli iki adede dört aded zammıyla elli altı adede iblâğ [95b] olunduğunu nâtık bir kıt‘a bâlâsı tuğrâ-yı garrâ-yı hazret-i cihân-dârî ile muvaşşah fermân-ı âlî-şânım niyâzında olduklarını İstanbul Kādısı akzâ kuzâtü’l-Müslimîn Mevlânâ Mehmed Murad -zîdet fezâilühû- i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince kaydı terkīn olunmağla vech-i meşrûh üzere amel olunmak fermânım olmağın imdi sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, kaydı murakkan emr-i merkūma mebnî mezbûrûnu dahl ve ta‘arruz ettirmeyip ber-vech-i meşrûh amel ve hilâfı vaz‘ ve hareket vukū‘unu tecvîzden mübâ‘adet olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından gāyetü’l-gāye tevakkī ve mübâ‘adet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Tahrîren fî-evâhiri şehri Ramazani’l-mübârek sene isnâ ve işrîn ve mieteyn ve elf.

Be-makām-ı Kostantıniyye <>