.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 367
Hüküm no: 252
Orijinal metin no: [97a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Un Kapanı tüccarlarının değirmenlerde uğradıkları alacak mağduriyetinin ve zahire gemicilerinin haksız ücret talebinin önlenmesine dair iki ayrı fermanın tek ferman haline getirildiği

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Kapan-ı Dakīk tüccârlarından Rıdvanzâde el-Hâc Abdi ve İsmail ve el-Hâc Hâfız Ahmed ve es-Seyyid el-Hâc Yakub ve Kalafat İsmail ve şerîki İbrahim ve Pehlivanzâde Hüseyin ve Aşcı el-Hâc Hasan ve Pîrî Mustafa ve Ellialtı Mustafa ve Kırımî el-Hâc İsmail ve Keskinzâde el-Hâc Ali ve Fındıklılı el-Hâc Mehmed Emin ve Ellialtı el-Hâc Hüseyin ve es-Seyyid el-Hâc İsmail ve Galatalı Ahmed ve sâir mazbûtü’l-esâmî kimesneler meclis-i şer‘-i enverde Âsitâne-i aliyyem ve Bilâd-ı Selâse’de bi’l-cümle Habbâzân [Kethudâsı] Mustafa ve Uncular Kethudâsı Seyyid Mustafa ve nizâm ustalarından İsmail ve Bediroğlu İsmail ve Hacı Halil ve Cafer ile zimmî ustalarından İstefan ve Ovannes ve Agop ve Ohan ve sâirleri hazır oldukları hâlde her birleri takrîr-i kelâm ve istirhâm etmeleriyle, yedlerinde olan bin iki yüz bir senesi târihiyle müverrah ve Hudâvendigâr-ı esbak cennet-mekân, Firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Abdülhamid Han -tâbe serâhu- zamanında verilen fermân-ı âlî-şân nâtık olduğu üzere ekmekci ve uncu değirmenleri gedik âlâtlarına Müslim ve zimmîden birkaç nefer kimesneler müşâ‘ ve müşterek mutasarrıf olmalarıyla içlerinden birini Kapancı ta‘yîn edip ol dahi, külle yevm iskeleye nüzûl ve Âsitâne-i sa‘âdetime ihzâr olunan hıntalardan külliyetlü ma‘lûmü’l-keyl hınta iştirâ ve semenlerini tamamen te’diye ve teslîm etmeksizin kendi re’yleriyle kapancı-i merkūmu Kapancılıkdan ihrâc ve yerine âhar şerîklerini nasb ol dahi kezâlik Kapan’a nüzûl ve külliyetlü hınta iştirâ ve sâbıkının zimmetinde bâkī haklarını taleb eylediklerinde iştirâ olunan hınta semenini kable’l-edâ ihrâc ve yerine âharı nasb olunup ol vechile cümlesinin hukūku ibtâl ile mağdûr ve perîşân olmalarıyla ba‘de’l-yevm her bir değirmenin kapancısı tenzîl ve ihrâc olunmak iktizâ eylediğine binâen kethudâ ve nizâm ustaları merkūmûna ba‘de’l-ifâde re’y ve ittifâkıyla tüccârın makbûlü kapancı ve ma‘zûlün mevcûdu ne mikdârdır, tüccâr deyni ne mikdârdır; kethudâ ve ustalar ma‘rifetleriyle hesâb ve eğer mevcûdu deynine vâfî ise yerine nasb olunan kabûl ve ta‘ahhüd etmekle eğer deyni mevcûddan ezyed ise şürekâ-i sâiresinden mesûl ve mu‘temed olanlardan mezkûra tekeffül etmek şurût-ı mer‘iyye-i kadîmeden iken bir müddetden beri yedlerinde olan emr-i âlî tecdîd olunamadığından şurût-ı mezkûreye adem-i ri‘âyet ile uncu ve ekmekci zimmetlerinde külliyetlü alacakları müterâkim ve ol vechile mağdûr olduklarından başka bin iki yüz on yedi senesi târihiyle müverrah Hudâvendigâr-ı sâbık Sultân Selim Han zamanında ısdâr olunan fermân-ı âlî-şân nâtık olduğu üzere Âsitâne-i sa‘âdetime zehâir nakli ile me’lûf mellâhîn-i sefâin zahîre nakli için rû be-râh-ı azîmet olduklarında kā‘ide-i kadîme üzere politika ta‘bîriyle tüccârdan karz alıp sefînelerine râkib olup diyâr-ı âhara gidip zehâir hamûlesiyle geldiklerinde hâsıl olan fâidenin üç sehim i‘tibârıyla bir sehmi sahib-i sermâyeye ve bir sehmi sahib-i sefîneye ve bir sehmi mellâh tâifesine taksîm ve karz aldıkları deynleri dahi edâ olunagelip bu vechile tâife-i mellâhîn ecr-i misillerini râkib oldukları sefâinleri hâsılâtından ahz ve istifâ edegelip kat‘an ücret mutâlebe olunduğu yoğiken bu esnâda ba‘zı sefîneler bi-kazâillâhi te‘âlâ gark ve ba‘zan fâide hâsıl olmadığına binâen mellâh tâifesi câ-be-câ ücret mutâlebesiyle ashâb-ı sefâini ve rüesâyı ta‘cîz ve tekdîrden hâlî olmayıp nizâm-ı kadîmelerinin ihtilâl ve perîşâniyetine bâ‘is olmalarıyla nizâm-ı kadîme mer‘î ve mu‘teber olup bu misillü mellâhîn tâifeleri ücret mutâlebesiyle ashâb-ı sefâini tekdîr etmemek dahi şurût-ı mer‘iyyeden iken ba‘zan adem-i ri‘âyet ile kadîmü’l-eyyâmdan beri olunagelen nizâm-ı tüccâr ve Kapan-ı mezkûrun ihtilâl ve harâbına bâ‘is ü bâdî olmağla fîmâ-ba‘d bâlâda mezkûr habbâz tâifesinin iştirâ eyledikleri hınta esmânından zimmetlerinde olan ma‘lûmü’l-mikdâr alacaklarının vikāyesi zımnında kapancı ta‘yîn eyledikleri kimesneler şurût-ı sâbıkā üzere ma‘lûmları [97b] olarak muhkem kefîle rabt olunup bir akçeleri telef ve zâyi‘ olmamak ve habbâzân ve uncu tâifesinden biri müflisen fevt veyâ firâr eylediklerinde gedikleri mal-ı tüccâra ve mal-ı mîrîye mukābil olduğuna binâen bu makūle gedikleri âhara verilmek lâzım geldikde merkūmûnun ma‘lûmu olmak mine’l-kadîm kā‘ide-i müstahsene-i mer‘iyyeden olmağla kat‘an re’y ve ma‘rifetleri munzam olmaksızın bu makūle gedikleri bey‘ u şirâ <> olunmamak ve bâlâda mezkûr mellâh-ı sefâin misillü ücret da‘vâsı ve ilişik nizâ‘ı ve husûsât-ı sâire ekseri nizâm ve intizâm tahtında olup taraf-ı şâhânemden İstanbul kādîları tarafından nizâma merbût olanları nizâm üzere ve şer‘-i şerîfe tatbîk olacakları şer‘an rü’yete me’mûr olmağla fîmâ-ba‘d Kapan-ı mezkûra ve tüccâra müte‘allik metâ‘ı zuhûr eyledikde kâffe-i nizâm ve intizâmlarını ve âmme-i husûsâtlarını emsâli misillü ancak Kādî-ı müşârün-ileyh istimâ‘ edip gerek Âsitâne-i sa‘âdetimde ve gerek Bilâd-ı Selâse’de ve hükkâm-ı sâire nizâm ve intizâma me’mûr <> olmamalarıyla vechen mine’l-vücûh istimâ‘dan men‘ olunup esnâf-ı tüccâra dâir olan bi’l-cümle husûsâtları her ne olur ise istimâ‘ ve fasl ve hasm ve ırzâ ve iskât ve hüküm ve men‘ kâffeten Kādî-ı müşârün-ileyhin huzûrunda rü’yet olunmak murâdları olduklarını takrîr-i meşrûhlarında mutâbık iki kıt‘a fermân-ı âlî-şân ibrâzıyla işbu şurût u kuyûdları dahi zikrolunan evâmir-i aliyye mazâmîn-i münîfesine derc ile Başmuhâsebe ve sicillât-ı mahâkime kaydolunup müstakillen yedlerine bir kıt‘a emr-i şerîfim sudûrunu sen ki İstanbul Kādısı mevlânâ-yı mûmâ-ileyh Mehmed Murad -zîdet fezâilühû-sun, memhûren i‘lâm eylemişsin. İmdi i‘lâmın mûcebince amel olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edip dahi i‘lâmın mûcebince şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi üzere âmil olup hilâfına bir türlü rızâ ve cevâz göstermeyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Fî 16 Şevval sene 1222

Be-makām-ı Kostantıniyye