.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 392
Hüküm no: 272
Orijinal metin no: [105b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kasapların Yahudilere sığır eti tevzii hususundaki nizama uymaları ve bu konudaki davaların sadece İstanbul Mahkemesi’nde görülmesi

“Mûcebince amel oluna.”

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Yahûd tâifesinin Dîvân-ı Hümâyûn’uma takdîm eyledikleri arzuhâlleri mefhûmunda sâye-i inâyet-vâye-i şâhânemde muhtâc oldukları zahîrelerinden olan lahm-ı bakarı Rumeli ve Anadolu câniblerinden Der-aliyye’me vürûd ve sığır kasabları esnâfının kethudâ ve yiğitbaşıları ve sâir ustalar ma‘rifetleriyle beynlerinde vâki‘ olan tevzî‘lerinden ma‘lûmü’l-mikdâr sığır verilmek üzere bundan akdem İstanbul Mahkemesi’nde esnâf-ı mezbûre ile bi’t-terâzî verilen nizâm mûcebince bâlâsı hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ile muvaşşah yedlerine i‘tâ olunan evâmir-i aliyyenin hilâfına hareket olunmak iktizâ etmez iken esnâf-ı mezbûreden ba‘zıları hilâf-ı emr-i âlî-şân harekete tesâddî ve kenar mahkemelerde ziyâde akçe mutâlebesiyle tâife-i mersûmeye te‘addî ve rencîdeden hâlî ve gadr sevdâsında olmalarıyla ba‘d-ezîn hilâf-ı ta‘ahhüd ve mugāyir-i evâmir-i âlî-şânım İstanbul Mahkemesi’nden mâ‘adâ sâir mahkemelerde da‘vâları istimâ‘ olunmamak üzere sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, sana hitâben emr-i âlî-şânım sudûrunu istid‘â-yı inâyet etmeleriyle kuyûda mürâca‘at olundukda taşradan Âsitâne-i aliyyeme tevârüd eden bakar sinîn-i sâbıkada vürûd eden bakarların rub‘u mesâbesinde olup hîn-i tevzî‘de Yahûd milletine yüzde yirmi re’s bakar tarh ve tevzî‘ ve i‘tâ eylediklerinden sonra millet-i merkūmenin bulundukları mahallerden iştirâ ve tedârük eyledikleri bakarların ashâbından altı re’sinden ziyâdesini yedlerinden aldıklarını lede’l-mürâfa‘a ikrâr edip lâkin ba‘de’l-yevm tevzî‘den hisselerine göre yüz re’s bakarda on beş re’s bakar kat‘ olunan celeb fîsiyle ba‘zı mesdûd dükkânlar ashâbı alîl ve ihtiyârların hisseleri olan yüzde on re’s bakarları kefâf-ı nefsleri ve umûr-ı mühimmeden hisselerini edâ için celeb fîsinden üç guruş ziyâdesiyle Yahûdîlere vermeğe ve hisse-i mezkûrelerinden mâ‘adâ Rumeli ve Anadolu kurâlarından mâllarıyla iştirâ ve cem‘ ve Der-aliyye’me sevk ve zebh eyledikleri bakarlarını yedlerinden almayıp bi-gayr-ı hakkın tecrîm ve tekdîr etmemeğe esnâf-ı mezkûre ta‘ahhüd eylediklerinde onlar dahi ber-vech-i muharrer ta‘ahhüdlerini kabûl edip ol vechile husûs-ı mezkûr râbıta-bend-i nizâm olup işbu nizâm ve ta‘ahhüdleri ale’d-devam düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket zuhûr eder ise tedîb olunmak üzere tarafeynin ta‘ahhüd ve kabûllerini şâmil taraf-ı şer‘den verilen i‘lâm mûcebince bin iki yüz on dokuz senesi evâhir-i mâh-ı Saferü’l-hayr’ında bâlâsı hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ile muvaşşah verilen emr-i şerîfin kaydı mûcebince sene-i sâbıkā evâsıt-ı mâh-ı Cumâdelâhiresinde tecdîden emr-i şerîfim verilmiş olduğu Başmuhâsebe’den derkenâr olunmağla bu sûretde Yahûdî-i mersûmların istid‘âları vechile bu husûsa dâir vâki‘ olan da‘vâları sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, huzûrunda rü’yet olunup âhar mahâkimde istimâ‘ olunmamak fermânım olmağın işbu emr-i âlî-şânım ısdâr ve yedlerine i‘tâ olunmuşdur. İmdi vusûlünde ber-vech-i muharrer keyfiyet mantûk-ı emr-i şerîfimden ma‘lûmun oldukda bâlâda muharrer nizâmlarının istikrârına dikkat ve husûs-ı mezbûra dâir vâki‘ olan da‘vâları fîmâ-ba‘d İstanbul [106a] Mahkemesi’nde rü’yet olunup âhar mahâkimde istimâ‘ olunmaması husûsunu lâzım gelenlere tenbîh ve te’kîde mübâderet ve yedlerinde olan emr-i şerîf-i âlî-şânımın icrâsına ve bu makūle aceze-i fukarânın tecrîm ve tekdîrden vikāyelerine himmet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i âlî-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ımın mazmûn-ı münîfi üzere âmil olup hilâfına rızâ ve cevâz göstermeyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Fî 2 Saferü’l-hayr sene 1223

Kostantıniyyeti’l-mahrûse