.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 403
Hüküm no: 284
Orijinal metin no: [109b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Frenk diyarına gidecek yapağıdan müruriye vergisi alınmasının nizam gereği olduğu

Yapağı fermânı.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn [vâsıl olucak ma‘lûm ola ki]

Debbağ ve yapağı tüccârı Rikâb-ı hümâyûnuma arzuhâl edip Îrâd-ı Cedîd Hazînesi’nin hîn-i ref‘inde memâlik-i mahrûsemden alınıgelen yapağı resmi men‘ u def‘ olunmuş iken İstanbul Gümrüğü emîni tarafından bunların bey‘ u şirâ eyledikleri yapağının beher kantarında mürûriye nâmıyla üçer guruş taleb ve tahsîl olunmakda olduğunda[n] mürûriye-i mezkûrenin men‘ u def‘i husûsunu istirhâm eyledikleri ecilden kuyûd-ı lâzımesi ba‘de’l-ihrâc hâlâ İstanbul Emti‘a Gümrüğü emîni Dergâh-ı mu‘allâm kapıcıbaşılarından el-Hâc Ahmed -dâme mecduhû-dan isti‘lâm olundukda memâlik-i mahrûsemde lüzûmu mertebe bey‘ u şirâ olunan yapağıdan kānûn-ı kadîm üzere fakat müteveccih olan resm-i gümrüğü alınıp âhar nâm ile bir akçe ve bir habbe taleb olunma[ma]k ve diyâr-ı Efrenciyyeye bey‘ u füruht olunacak yapağının beher kantarında gümrükcüler ma‘rifetiyle mürûriye [110a] olarak bâyi‘lerinde[n] üçer guruş alınmak ve işbu Efrence satılan yapağı mürûriyesinden olarak İstanbul Gümrükcüsü tarafından Tersâne-i âmirem Hazînesi’ne senevî yüz yirmi bin guruş verilmek üzere müceddeden nizâma rabt olunmuş olduğundan el-yevm yalnız Efrenc diyârına gidecek yapağının tamamen gümrüğü alındıkdan sonra beher kantarından üçer guruş resm-i mürûriyesi tahsîl olunmakda olduğu Gümrük emîni mûmâ-ileyhin i‘lâmı meâlinden ve kuyûddan müstebân olmağla bu sûretde rüsûm-ı mürûriye-i mezkûre vâridât-ı mukarrere hükmüne girip tebdîl ve tağyîri câiz olmadığı ecilden fîmâ-ba‘d bu makūle istid‘âya cesâret edenler tedîb olunmak üzere mürûriye-i mezkûre bilâ-kusûr tahsîl olunmak fermânım olmağın bâ-takrîr işbu emr-i âlî-şânım ısdâr ve irsâl olunmuşdur. İmdi vusûlünde sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, mazmûn-ı emr-i şerîfimi iktizâ edenlerin gûş-ı hûşlarına ilkā ve hilâfından ittikā eylemelerini tenbîh ve te’kîd eylemen bâbında fermân-ı âlî-şân <<ısdâr ve irsâl olunmuşdur. Buyurdum ki>> sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i âlî-şânımın mazmûnuyla âmil olasız. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min-Recebi şerîf sene selâse ve işrîn ve mieteyn ve elf.

Be-makām-ı Kostantıniyyet-i mahrûse