.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 420
Hüküm no: 301
Orijinal metin no: [114b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Küfecilerin sade yağ ve zeytinyağı satmasının yasaklandığı ve buna izin veren emrin iptal edildiği

Küfecilere müte‘allik ilmühaber kāimesi.

Anadolu Kādıaskerliği pâyesiyle hâlâ İstanbul Kādısı fazîletlü efendi hazretleri tarafına ilmühaber kāimesidir.

Sekene-i Dârü’s-saltanati’l-aliyye’nin levâzım-ı zarûriyelerinden olan bi’l-cümle envâ‘-ı erzâk taşra memleketlerden vürûd ettikde fukarâ-yı ibâdullâhın kilârı mesâbesinde olarak her bir mahallede bir iki bakkāl dükkânlarında bey‘ u füruht olunup bakkāl tâifesi her ne kadar iskelelerde ziyâde erzâk iştirâ ederler ise de dükkânlarında ibâdullâha füruht olunduğu zâhir ü âşikâr iken bir müddetden beri Niğdeli ve Yahûd tâifeleri ve sâir kimesneler küfe ile esvâk ve pazarda sebzevât ve bakla ve böğrülce ve bunun emsâli eşyâ bey‘ ederler iken kāni‘ olmayıp giderek revgan-ı zeyt ve revgan-ı sâde füruhtuna cür’et ve külliyetlü iştirâ ve ekserisini vîrânelerde mahzenlerde vaz‘ ve hıfz ve hufyeten bir takrîb müste’men tâifesine ve deniz aşırı yerlere füruht eylediklerine binâen bakkāl tâifesi iskelelerde vakt ü zamanıyla revgan-ı zeyt bulamadıkları ibâdullâha bir nevi‘ hasâr olduğuna mebnî bin iki yüz yirmi senesi Şevval’inin on birinci günü târihiyle müverrah musahhah sâdır olan [115a] fermân-ı âlî ile bakkāldan mâ‘adâ küfeci tâifesi ve sâir kimesneler bi’l-külliye revgan-ı zeyt bey‘inden memnû‘lar olup vürûd eden revgan-ı zeyt bakkāl esnâfına pazarbaşı ma‘rifetiyle tevzî‘ ve taksîm olunup bu vechile amel olunur iken Mora Cezîresi’nde vâki‘ Karitena kazâsı re‘âyâsından Vasil Harokob ve Vasil Yorme ve Yani Yorme ve Kostantın Paşako ve Kostantın Lala ve Andoni Yorme ve Dimitri Papa Kostandopulos ve Kostandi Aleksandıra ve Nikola Aleksandıra ve Aspru Robani ve Yanaki Apsume ve Kostantın Papa Yorgaki ve Panayot Kasano ve Nikola Yorme ve Palvirus Tende ve Yorgi Miço ve Panayot Kalafrance ve Tanaşi Kapen ve Foti Konomo ve Yorgi Kocavini ve Panayoti Mihalakopulo ve Dimitri Apsume ve Tanaş Apsumas ve İstavros v. Papa Nikola ve Polihroni Filosofo ve Panayoti Romence ve İlya Yanakaki ve Dimitri Martini ve Tanaş Koriş ve Yani Kondori ve Argiri Palamidi ve Dimo Yormopulo ve Panayot v. Yorgi nâm otuz üç nefer kadîmü’l-eyyâmdan beri küfeci olan zimmîler mukaddemâ arzuhâl takdîmiyle İstanbul Kādısı esbaka havâle olundukda, mal-ı tüccârı telef ve zâyi‘ etmeyip ve müste’men tâifesine ve deniz aşırı mahallere ve narh-ı cârîden ziyâdeye füruht etmemeğe ta‘ahhüd ve birbirlerine kefîle rabt ile bi’l-cümle tüccâr ma‘rifetiyle i‘lâm ve fermân-ı âlî ısdâr ve bâlâsına hatt-ı hümâyûn keşîde kılınıp bu vechile cârî iken bundan beş ay mukaddem İstanbul Kādısı sâbık zamanında Niğdeli ve Yahûd tâifeleri bi’l-cümle tüccâr ve bakkāl esnâfı hazır oldukları hâlde otuz üç nefer mesfûrûnun muvâcehelerinde bizler küfeci tâifesinden olup iskelelerde bulduğumuz erzâkı iştirâ ve ibâdullâha bey‘ edegelmiş iken revgan-ı zeyt ve revgan-ı sâdenin küfe ile bey‘lerini kendilere hasr ü tahsîs kılıp bizleri men‘ eylediler deyü izin ü ruhsat verilmesini istid‘â etmeleriyle evvelâ tüccâr ve bakkālân tâifeleri istintâk olunduklarında bizler metâ‘ımızın beyyâ‘ı her ne kadar kesretli olur ise metâ‘larımızı tîz elden bey‘ u füruht etmemizi mûcib olup lâkin bir metâ‘ın beyyâ‘ı kesret üzere oldukça vakt-i kalîlde telef ve zâyi‘ olacağı bedîdâr ve sonra ibâdullâhın muzâyakasına bâdî olduğundan mâ‘adâ hîn-i muzâyakada bizler dahi mesûl ve mu‘âteb olacağımıza sebeb-i müstakil bir keyfiyet olmağla bu vechile nizâma rabt olunması bizim mâlımızın telef ve hem ibâdullâhın mağbûn ve mutazarrır olmamasını muktezî bir sûret-i müstahsene-i mergūbedir deyü inhâlarına mebnî mersûmlara hilâf-ı fermân-ı âlî hareket eylememeleri için tenbîh olunmuş iken bir mâh mürûrunda Niğdeli ve Yahûdî tâifeleri tekrar arzuhâl sunup revgan-ı zeytin esvâk ve pazarda bey‘ini men‘ inhisâr-ı bey‘ u şirâyı mutazammın mukaddemâ şeref-yâfte-i sudûr olan mübârek hatt-ı hümâyûna mugāyirdir zu‘muyla mersûmûn otuz üç nefer zimmîler kendilere hasr ve tahsîs ve bizleri men‘ ile gadr eylediler deyü me’zûn olan otuz üç nefer küfeciler yedlerinde olan bâlâsı hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven verilen fermân-ı âlî-şânın kaydı ref‘ ü terkīn ve her isteyen bey‘ u şirâ etsin deyü bir takrîb fermân-ı âlî ısdâr ettirmişler, lâkin sicill-i mahfûzda mukayyed men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ hakkında şeref-yâfte-i sudûr olan mübârek hatt-ı hümâyûna ba‘de’n-nazar mefhûmunda “Erzâk makūlesinde bu nizâm mâni‘ değil, havâic-i zarûriyeden olup vaktiyle bulunmaması ibâdullâha muzır olan şeylerden don yağı ve onun emsâlinin nizâmları dursun, sebzevât ve ez-cümle Ankara şâlîsi ve bunun emsâli şeyler niçin birer esnâfa mahsûs olsun her isteyen bey‘ u şirâ etsin” deyü musarrah olmağla revgan-ı zeyt ve revgan-ı sâde elzem erzâkdan olup vakt ü zamanıyla bulunması lâzıme-i hâlden olmağın bu tarîk ile ibâdullâha hayırlu olduğu ve vaktiyle bulunmaz ise ibâdullâhın muzâyaka çekmelerine müeddî ve bahâsının terakkī ve tezâyüdünü müstelzim bir hâlet-i rediyye olacağını Anadolu Kādıaskerliği pâyesiyle hâlâ İstanbul Kādısı olan fazîletlü Mehmed Tahir Efendi hazretleri eğerçi i‘lâm edip ancak havâic-i zarûriyeden olup vaktiyle bulunmaması ibâdullâha muzır olan revgan-ı sâde ve revgan-ı zeyt bey‘inde küfeci tâifesinden olan gerek Niğdeli ve gerek Yahûd milletine ruhsat i‘tâsı ve gerek otuz üç nefere tahsîs sûreti fesâddan hâlî olmadığından nizâm-ı kadîmi üzere küfeci tâifesi bi’l-külliye revgan-ı zeyt ve revgan-ı sâde füruhtundan men‘ ile Niğdeli ve Yahûd tâifesinin ısdâr ettirdikleri emrin kaydı ref‘ ü terkīn ve mezkûru’l-esâmî otuz üç neferin mukaddemâ yedlerinde olan kaydı murakkan emr-i mezkûrun dahi fîmâ-ba‘d tecdîd olunmamak üzere kaydı mahâlline şerh verilip efendi-i müşârün-ileyh tarafına ilmühaber kāimesi i‘tâ olunmak bâbında musahhah sâdır olan fermân-ı âlîye imtisâlen Niğdeli ve Yahûd tâifelerinin muahharan Dîvân-ı Hümâyûn tarafından ısdâr ettirdikleri emrin kaydı ref‘ ü terkīn ve mezkûru’l-esâmî otuz üç neferin mukaddemâ yedlerinde olan kaydı murakkan emr-i mezkûrun dahi fîmâ-ba‘d vakten mine’l-evkāt tecdîd olunmamak üzere kaydı bâlâsına bu def‘a şerh verilip asl-ı fermân-ı âlî Kalem-i mezbûrda hıfz olunmağla keyfiyet ve irâde-i hümâyûnu iktizâ edenlere ifâde ve ifhâm birle tenbîh ve te’kîd olunarak mazmûn-ı fermân-ı âlî mâşâallâhü te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulmak için efendi-i <> müşârün-ileyh hazretleri tarafına işbu ilmühaber kāimesi i‘tâ olundu.

Fî-evâsıtı N sene [1]223