.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 452
Hüküm no: 335
Orijinal metin no: [122b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hünkâr İskelesi Kâğıthanesi Emini ile debbağlar arasında, kâğıt hammaddesi yapımında kullanılan koyun derisinin tedariki hususundaki anlaşmaya dair ferman

Beykoz’da vâki‘ Kâğıdhâne’ye cild-i ganem ta‘yînine dâir fermân.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- ve iftihârü’l-ümerâi ve’l-ekâbir, müstecmi‘u cemî‘i’l-ma‘âlî ve’l-mefâhir, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-kādir Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri Ağası ( ) -dâme ulüvvuhû- ve iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim, câmi‘ü’l-mahâmid ve’l-mekârim, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’d-dâim Muhâsebe-i evvelim pâyesiyle hâlâ hâssam Kasabbaşısı Hüseyin -dâme mecduhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Hademe-i Devlet-i aliyyemden Kâğıd Kârhânesi Emîni Mehmed Salih -zîde kadrühû-nun takdîm eylediği arzuhâli mefhûmunda Beykoz’da vâki‘ Kâğıdhâne-i âmiremde i‘mâl olunan kâğıd için beher sene tertîb üzere Yedikule ve Eyüp ve Kasımpaşa ve Tophâne ve Üsküdar debbağlarından bâ-emr-i âlî-şânım i‘tâsı iktizâ eden cild-i ganemi ber-mûceb-i nizâm vakt ü zamanıyla fiyât-ı maktû‘asıyla vermeleri lâzımeden iken bu hilâlde esnâf-ı mezkûre gâh, fiyâtı kalîldir, ve gâh, emr-i şerîf tecdîd olunmamışdır deyü bahâneler serd ve îrâd ederek cild-i mezbûru vermekde tereddüd ve mümâna‘at ve bu vechile Kâğıdhâne-i mezbûrenin ta‘tîline bâdî harekâta mücâseret etmeleriyle bundan böyle dahi tertîbleri olan cild-i ganemi vermekde muhâlefet ederi olur ise esnâf kethudâları mesûl ve muâhaze olunmak üzere beher hâl hisselerine isâbet eden cild-i ganemi Kârhâne-i mezkûreye edâ ve teslîm ettirilmesi için emr-i şerîfim sudûrunu tahrîr ve istid‘â eylediği ecilden Hazîne-i âmiremde mahfûz Başmuhâsebe defterlerine nazar olundukda; dâhil-i Halîc-i Kostantıniyye’de vâki‘ Beykoz nâm mahâlde kâin Hünkâr İskelesi sâhasında bundan akdem müceddeden binâ olunan Kâğıd Kârhânesi’nde i‘mâl olunacak kâğıdın metânet ve ciyâdeti çend eczâdan mürekkeb bir nevi‘ mâ-i ma‘mûle münhasır ve eczâ-yı mezkûrenin cüz’-i a‘zamı cild-i ganem olduğu emr-i mukarrer olmak takrîbiyle hîn-i ihdâsında işlenen kâğıdlara vefâ edecek deri üçer beşer ba‘zı mahallerden ve ba‘zan tura olarak debbağlardan tedârük olunmuş ise de Kârhâne-i mezkûrenin giderek hüsn-i nizâmına kuvvet ve emr-i i‘mâline germiyet geldikçe perâkende deri tedârüküyle idâre olunamayıp beher hâl üçer kat cild-i ganem ta‘yînine muhtâc olduğu ve Der-aliyye’mde ve Halîc-i Kostantıniyye’de külle yevm zebh olunan ağnamın derileri selâtîn-i izâm ve vüzerâ-yı fihâm taraflarından icâre-i müeccele ve mu‘accele ile debbağ esnâfına verilmiş olmak takrîbi ve kasablardan açıkdan deri mübâya‘ası mümkün olamayacağı ve işbu su maddesi cild-i ganemden gayrisi ile husûle gelir makūleden olmayıp beher hâl maslahata vefâ edecek kadar debbağlardan cild-i ganem iştirâ olunmak lâzımeden idiği zâhir ve zikrolunan kâğıd suyu yalnız deriden hâsıl olup yününün bu maslahata lüzûmu olmayacağı ve debbağ esnâfı deriyi yünüyle beraber alıp ba‘de’t-tefrîk yününü füruht ile ticâret-i külliyye istihsâl eyledikleri bedîhî ve bâhir ve Yedikule ve Eyüp ve Kasımpaşa ve Tophâne ve Üsküdar ve mahâll-i sâirede olan mecmû‘ debbağlardan beheri dörder paraya olmak üzere beher yevm otuz derinin îcâb eden bahâsı Kârhâne-i mezkûre emîni yedinden ahz etmeleri şartıyla i‘tâ ve teslîm eylemeleri husûsuna esnâf-ı mezkûre kethudâsı [123a] ve ihtiyârlarına tenbîh olunmak iktizâ eylediğine binâen ol vakitde husûs-ı mezkûr Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri ağası ve hâssam kasabbaşısı taraflarına lede’l-havâle; kâğıd maslahatına ihtimâm ve eczâsından olacak koyun derisinin zikrolunduğu üzere Yedikule ve Üsküdar ve Eyüp ve Kasımpaşa ve Tophâne debbağlarının mu‘tâdlarına göre beynlerinde tevzî‘ birle Kâğıd Kârhânesi için beher yevm otuz deri sayf [ve] şitâda ve beher deri tura ta‘bîr olunan yalnız deri olarak altışar paraya verilmek üzere debbâgān esnâfı kethudâları ve ihtiyârları ırzâ ve ba‘de’t-ta‘ahhüd Kârhâne emîni dahi kabûl ve tarafeynin rızâlarıyla bu vechile karâr verilmiş olduğu ve ol târihden bir sene-i kâmileye dek yevmiyesine otuz deri altışar paraya olmak üzere hîn-i teslîmlerinde akçesi tamamen ve nakden esnâfa i‘tâ olunmak ve debbâgān dahi yevmiye otuz deriyi tamamen yevmiyesine i‘tâ eylemek ve yevmiye takdîr olunan otuz deriden lüzûmu vardır, deyü bir seneye kadar ziyâde bir deri matlûb olunmamak ve bir sene tekmîl oldukda vakt ü hâle göre tekrar karâr verilmek üzere bu sûretde dahi bi’t-tav‘ ve’r-rızâ tarafeyn kabûl eylediklerine mebnî kat‘an te‘allül ve muhâlefet olunmamak üzere Emîn-i mûmâ-ileyh ile esnâf-ı mezkûre yedlerinde hıfz olunmak üzere başka başka evâmir-i şerîfe i‘tâsını mûmâ-ileyhimâ i‘lâm eyledikleri ecilden ber-minvâl-i muharrer amel ve hareket olunmak bâbında bundan akdem iki yüz yirmi senesi selh-i Zilhiccesinde Kârhâne-i mezkûre emîni tarafına emr-i şerîf verilmiş olduğu mukayyed olup yirmi iki senesi Rebî‘ülevvelinin yirmi birinci günü Hudâvendigâr-ı sâbık merhûm Sultân Mustafa Han -tâbe serâhu- zamanında tecdîden emr-i şerîf verilmiş olduğu derkenâr olunmağla istid‘âsı ve derkenârı mûcebince amel ve hareket olunmak <> fermânım olmağın işbu emr-i şerîfim ısdâr ve irsâl olunmuşdur. İmdi vusûlünde Kârhâne-i mezkûrenin külliyetlü kâğıd i‘mâliyle hüsn-i idâresi matlûb olmağla bâlâda tahrîr ve beyân kılındığı üzere ber-mûceb-i şurût-ı nizâm yevmiye tahsîs kılınan mezkûru’l-mikdâr cülûd-i ağnamı fiyât-ı maktû‘a-i mezkûresiyle esnâf-ı mezkûre taraflarından tertîblerine göre Kârhâne Emîni mûmâ-ileyh tarafına bey‘ ve i‘tâ ettirilmesi husûsuna mübâderet ve tereddüd ve muhâlefet edenlerin muhalefetlerini men‘ u def‘e sarf-ı makderet eylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfına bir türlü rızâ ve cevâz göstermeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâdis-aşer [min]-şehri Rebî‘i’l-evvel sene erba‘a [ve] işrîn ve mieteyn ve elf.

Kostantıniyye-i mahrûse