İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 467 Hüküm no: 348 Orijinal metin no: [126a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Bakkal esnafının nizamına dair fermanın cülus münasebetiyle yenilendiği
Bakkāl emti‘asına müte‘allik fermân.
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Taht-ı âlî-baht-ı Osmânî üzere cülûs-i hümâyûn-ı meymenet-makrûnum vâki‘ olup umûmen tecdîd-i ahkâm fermânım olmağın Âsitâne-i aliyye Bal Kapanı ve Galata Yağ Kapanı ve revgan-ı zeyt ve sabun ve Odunkapısı ve kuruyemiş ve pekmez ve pirinç tüccârları ve mumcu esnâfı ve bakkāl esnâfının yedlerine verilen fermân-ı âlî-şânda tafsîl ü beyân ve ayân kılındığı üzere bakkāl tâifelerinin emti‘aları olup tüccâr-ı mezbûrûnun bilâd-ı sâireden Âsitâne-i aliyyeye celb eyledikleri envâ‘-ı zehâir pazarbaşı ve bölükbaşı ve ustabaşıları ma‘rifetleriyle kefîlleri alınmış ve taht-ı râbıtaya idhâl olunmuş bakkāl esnâfına tevcîh ve ber-vech-i sühûlet semenleri cem‘ ve tahsîl ve ashâbına teslîm olunmak ve pazarbaşı ve bölükbaşı ve ustabaşıları ma‘rifetleriyle kefîle rabt olunmayanlar bakkāl olmamak ve mechûlü’l-ahvâl ba‘zı kimesneler Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı Selâse’de battal bakkāl gediği tedârük ve murâd eyledikleri mahalle nakletmek üzere Bilâd-ı Selâse hâkimlerinden ve mahâkim-i sâireden i‘lâm ve hüccet ahz ve hilâf-ı şurût-ı nizâm müceddeden bakkāl dükkânı ihdâs ve mal-ı tüccârı iştirâ ve ba‘dehû firâr ve gaybet etmekle mal-ı tüccârın itlâf ve ızâ‘atına bâ‘is ve ihtilâl-i nizâma bâdî olanları pazarbaşı men‘ murâd eyledikde, yedimizde i‘lâm ve hüccet vardır, deyü ızrâr etmeleriyle fîmâ-ba‘d gerek Âsitâne-i aliyyede ve gerek Bilâd-ı Selâse ve tevâbi‘lerinde gedik nakli ve müceddeden dükkân küşâdı ve birbirlerine gedik bey‘ u şirâsı ve istiğlâl tarîkıyla bey‘i ve nakil ve istiğlâl olunacak gediklerde âhar kimesnenin hissesi ve hukūk-ı eytâm oldukda isim ve şöhretleri tasrîh olunarak pazarbaşı ve bölükbaşı ma‘rifetleriyle ancak İstanbul kādîları huzûrlarında hüccet ve i‘lâm olunmak ve zikrolunan husûslarda Bilâd-ı Selâse kādîlarından ve mahâkim-i sâireden bir takrîb i‘lâm ve hüccet alırlar ise amel ve i‘tibâr olunmamak mer‘î ve mu‘teber nizâm-ı kadîmden iken zikrolunan nizâmın ekserisi mürûr-i zaman ile metrûk olmağla tüccâr ve esnâf beynlerinde bâ‘is-i tefrika olup beynlerinde olan ihtilâli def‘ ve mal-ı tüccâr itlâf ve ızâ‘atdan vikāye zımnında fîmâ-ba‘d bakkāl tâifesinden biri tüccârdan iştirâ eylediği zehâirin akçesini vermekde cevr u ezâ veyâhûd kable’l-edâ hâlik oldukda veyâhûd kendini iflâsa çıkardıkda yedinde mevcûd olan emti‘ası ve zimemâtı pazarbaşı ve sâirleri ma‘rifetleri ve ma‘rifet-i şer‘le tahrîr ve bey‘ olunup vefâ etmediği sûretde mâlik oldukları gedikleri mu‘temed ustalar kefâletleriyle İstanbul kādîları huzûrlarında âhara bey‘ olunup tüccâra olan düyûnuna verilmek ve bâkī deyni kalır ise kefîllerinden tahsîl olunmak muktezâ-yı şurût-ı nizâm iken şerâit-ı mezkûreye adem-i ri‘âyet birle kırk bin guruşdan mütecâviz emvâl-i tüccâr bu makūle bakkāl tâifesinden firârî ve müflis ve hâlik olan bakkāllar zimmetlerinde müterâkim olduğundan başka bundan böyle dahi âdet-i müstemirreleri üzere emvâl-i tüccârı ekl ü bel‘ edecekleri bedîdâr olmağla tüccâra bi’l-külliye za‘af-târî olup Der-aliyye’ye celb-i zehâire adîmü’l-iktidâr olacakları zâhir ü âşikâr olmağla hâllerine terahhumen bâlâda tafsîl ü beyân olunan şerâit-ı muharrereyi hâvî ve fîmâ-ba‘d pazarbaşı vekîli ve bölükbaşı ve ustabaşıların tebdîli iktizâ ettikde tüccârın ma‘lûmları olmak için ol meclisde hazır bulunmaları ve bu makūle emvâl-i tüccârın, telef ve zâyi‘ olmasına tekâsüllerinden nâşî bâ‘is olan pazarbaşı ve ustabaşılarından tahsîl ve tazmîn olunmak ve şerâit-i muharrere-i mezkûre düstûrü’l-amel tutulup vakten mine’l-evkāt hilâfı hareket olunmamak üzere bin iki yüz on altı senesi evâhir-i Zilka‘desi’nde tüccâr-ı merkūmûn yedlerine başka ve bakkālân pazarbaşısı yedine başka evâmir-i aliyye ve Başmuhâsebe’ye ilmühaberi i‘tâ olunmuş olduğu müstebân olup ancak mukaddemâ tüccâr-ı merkūmûn ile bakkālân esnâfının Âsitâne-i aliyyede ve civârında olan Bilâd-ı Selâse ve tevâbi‘lerinde kâin bakkāl tâifesinden hâlik olanların veyâhûd medyûnen firâr ve gaybet edenlerin dükkânlarında bulunan bakkāl emti‘asını ve nukūd-ı mevcûde ve zimemâtını Bilâd-ı Selâse kādîları ve mahâkim-i sâire hâkimleri ve voyvoda ve subaşı ve Beytü’l-mâl emînleri, dükkân-ı mezkûr [126b] bizim taht-ı hükûmetimizde olan kazâmızdadır, diyerek hilâf-ı fermân-ı âlî ve mugāyir-i nizâm-ı kadîm tahrîre mübâderet etmeleriyle esnâf-ı merkūme dahi yedlerinde olan emr-i âlî-şânı ibrâz ve irâe ettiklerinde ancak bakkāl gedikleri mübâya‘ası İstanbul kādîlarına mahsûs mâ‘adâ dükkânında bulunan emti‘a ve nukūd ve zimemâtı ma‘rifet-i şer‘le tahrîr ve bey‘ oluna deyü mutlak zikrolunmasını sebeb ittihâzile biz tahrîr ederiz diyerek temhîr ve tahrîr vesîlesiyle külliyetlü resm tahsîl ve bu vechile mal-ı tüccârın ızâ‘at ve itlâfına bâ‘is ve beynlerinde düstûrü’l-amel olan şurût-ı nizâmlarının ihtilâl ve izmihlâllerine sebeb-i müstakil olduğundan bahisle ba‘d-ezîn Âsitâne-i aliyyede ve gerek Bilâd-ı Selâse ve tevâbi‘inde bakkāl tâifesinden hâlik olanların veyâhûd medyûnen firâr ve gaybet edenlerin dükkânlarında bulunan emti‘ası ve kâffe-i nukūd ve zimemâtı ve gerek mâlik oldukları gedikleri Askerî kassâmı ve Bilâd-ı Selâse kādîları ve mahâkim-i sâire taraflarından kat‘an temhîr ve tahrîr olunmayıp ancak İstanbul kādîları ma‘rifetiyle tahrîr ve bey‘ ve tahsîl olunup tüccâra olan düyûnu edâ ve îfâ olundukdan sonra fazla kalır ise düyûn-ı sâiresine ve gerek veresesine verilip mal-ı tüccâr edâ ve îfâ olunmadıkça âhar dâyinlerine nesne verilmeyip beynlerinde düstûrü’l-amel olan şurût-ı nizâm üzere amel ve hareket olunup Askerî kassâmı ve Bilâd-ı Selâse kādîları ve mahâkim-i sâire taraflarından tahrîr ve zabt ta‘arruzuyla rencîde ve te‘addî olunmamak bâbında şurût-ı muharrere-i mezkûre derciyle yedlerinde olan evâmir-i aliyyenin te’kîd ve istihkâmını hâvî başka başka evâmir-i aliyye ısdâr ve Başmuhâsebe’ye ilmühaberi i‘tâsını bi-ecmâ‘ihim istid‘â ve istirhâm etmeleriyle nefsü’l-emr istid‘âları mutâbık-ı hakīkat-i hâl olup sıyânet-i emvâl-i tüccâr Âsitâne-i aliyyeye ecnâs-i zehâirin kesret ü vefret üzere isticlâbına bâdî ve ibâdullâhın zehâir husûsunda muzâyakadan vâreste olup refâh-ı hâllerini müeddî masâlih-ı hayriyeden olmağla himâye-i tüccâr lâzıme-i şân-ı saltanat-ı seniyyeden olup mesûllerine müsâ‘ade-i aliyye erzânî kılınmasını İstanbul Kādısı esbak i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince amel ve hareket olunmak bâbında iki yüz yirmi bir senesi evâsıt-ı Cumâdelevvelinde Hudâvendigâr-ı esbak ammizâdem merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Selim Han -tâbe serâhu- zamanında emr-i şerîf verildiğin tüccâr-ı merkūmûn bu def‘a bâ-arzuhâl inhâ ve tecdîdini niyâz ve istid‘â eylediklerine binâen husûs-ı mezbûr sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, sana lede’l-havâle mukaddemâ vârid olan emr-i âlî mûcebince tecdîd ve istihkâmı hâvî emr-i şerîfim i‘tâsını i‘lâm etmenle i‘lâmın mûcebince amel olunmak fermânım olmağın istihkâmı hâvî Dîvân-ı Hümâyûn’umdan işbu emr-i şerîfim ısdâr ve tüccâr-ı merkūmûn yedlerine i‘tâ olunmuşdur. İmdi sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, mukaddemâ ve hâlâ sâdır olan evâmir-i şerîfem mûceblerince amel ve hareket olunmak matlûb idiği ve pazarbaşı-i merkūm yedine diğer emr-i şerîfim i‘tâ kılındığı ma‘lûmun oldukda ber-vech-i meşrûh amel ve hareket olunmak ve hilâfı hâlet tecvîz olunmamak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından be-gāyet tehâşî ve mücânebet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.
Tahrîren fî-evâili şehri Rebî‘i’l-âhir sene erba‘a ve işrîn ve mieteyn ve elf.
Kostantıniyyeti’l-mahrûse
|