.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 476
Hüküm no: 352
Orijinal metin no: [128b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kazaz esnafı ile ipek boyacılarının boyama ücreti nizamı

Kazzâz esnâfıyla harîr boyacılarının ta‘ahhüdlerine dâir fermân-ı şerîf.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- ve kıdvetü’l-ulemâi’l-muhakkıkīn, umdetü fudalâi’l-müdakkıkīn Haremeynü’ş-şerîfeyn müfettişi Mevlânâ ( ) -zîde ilmühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

İftihâru’l-havâs ve’l-mukarrebîn, mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn, muhtârü’l-izzi ve’t-temkîn bi’l-fi‘il Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe’m Ağası olup Haremeyn-i şerîfeyn Evkāfı nâzırı olan Kasım Ağa -dâme ulüvvuhû- Rikâb-ı hümâyûnuma arz gönderip taht-ı nezâretinde olan evkāfdan vâlid-i mâcidim Hudâvendigâr-ı esbak cennet-mekân, firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Abdülhamid Han -tâbe serâh-ün evkāf-ı şerîfi müstegallâtından İstanbul’da Fazlı Paşa Sarayı’nda kâin harîr boyacıları kârhânesinde müste’cirleri ve gedik mutasarrıfları olan Harîr Boyacı tâifesinin Kethudâsı Hâfız Süleyman ve Yiğitbaşı es-Seyyid İbrahim ve Ustabaşı es-Seyyid Mehmed Es‘ad nâm kimesneler ile re‘âyâ ustalarından Dimitri ve Panayot ve Hristo ve Yani ve Todori ve Yorgi ve Kostandi ve Todoraki ve Dimo ve Anderya ve Aleksi ve diğer Aleksi ve âhar Dimitri ve Nikola ve Angeli ve Anaştaş ve Kostandi ve Panayot ve Margariyot ve sâir mazbûtü’l-esâmî zimmîler bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mûr Haremeyn Müfettişi hazır olduğu hâlde İstanbul Kādısı hânesinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i şerîf-i münîrde Âsitâne-i aliyyemde ve Bilâd-ı Selâse’de vâki‘ kazzâz esnâfının kethudâsı Mehmed Said ve ustabaşılarından Anaştaş ve Bakkāloğlu Yanako ve Filori ve Sotori ve Nikola ve Yuvan ve Anton ve Haffâfoğlu Kigork ve Moğsis ve Mıgırdıç ve Sarrâfoğlu Margiros ve Viçak nâm zimmîler ile Yahûd tâifesinden Salamon ve Yako ve İsak ve Aslan ve İliya ve diğer Yako ve Küçük Aslan ve Tavit ve Nesim ve Mayer ve Sabatay ve âhar İsak ve Yazıcıoğlu İsak ve İsrail ve sâirleri muvâcehelerinde; kazzâz ipeği boyamak bize mahsûs olup âhar boyacılar bâ-emr-i âlî-şân memnû‘ olduğundan bin yüz doksan üç târihinde kazzâz esnâfı mersûmûn ile beynlerinde nizâ‘ vâki‘ olmağla bâ-emr-i şerîf çâşnî tutulup bin iki yüz elli dirhem gelir bir deste i‘tibâr olunan bükülmüş ibrişim ve kenar ipeği ile bir destesi bin elli dirhem i‘tibâr olunan süzeni ve nakış ipliğinin bakkām boyasıyla yüz on paraya ve çivid boyasıyla yüz kırk paraya hâs mor destesi iki yüz paraya ve çarşı moru destesi a‘lâ olmak üzere yüz altmış paraya boyayıp ve boyatmaya ol târihde tarafeyn râzı olup ber-vech-i muharrer fiyât vaz‘ıyla nizâm-yâfte ve ebediyyü’l-istikrâr olunması bâbında eğerçi bâ-i‘lâm-ı şer‘î fermân-ı âlî şeref-yâfte-i sudûr olmuş olup lâkin ol târihden beri otuz bir sene mürûr edip sâl be-sâl aldıkları çivid ve sâir boya levâzımını ve hatab masârifi ve kalfa ve şâkird ücretleri tezâyüd eylediğinden sâbıkına nazaran beynlerinde tefâvüt-i kesîre olup fiyât-ı mevzû‘a-i sâbıkasıyla boyadıkları sûretde külliyetlü zarar ve hasâretimiz olacağı kazzâz esnâfı mersûmûnun ma‘lûmları olduğuna mebnî mârrü’z-zikr yüz on para takdîr olunan bakkām elvan boyası için beher destesine iki yüz elli para ve çivid boyasıyla yüz kırk para takdîr olunan bir destesine iki yüz yetmiş para ve hâs mor için beş yüz yirmi para ve çarşı moru destesi a‘lâ olmak üzere beş yüz kırk para veregelmişler iken bu esnâda ibâ ve imtinâ‘ ile târih-i mezkûrda bâ-emr-i âlî karâr-gîr olan fiyât-ı mevzû‘a-i kadîme-i mezkûrelerinden ziyâde nesne vermeziz deyü esnâf-ı mezkûrun zarar ve hasâretlerini mûcib ve bâ-husûs vakf-ı müşârün-ileyh hâsılâtının kesr u tedennîsini müstelzim olur hâlâta tesâddî birle nizâ‘a mübâderet etmeleriyle sekiz seneden beri bi’t-terâzî veregeldikleri fiyât-ı mezkûre ile hesâbları rü’yet olunması matlûbları olduğundan vakf-ı müşârün-ileyhin kāimmakām-ı mütevellîsi Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe’m ağası müşârün-ileyhin hâlâ kâtibi kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Mustafa -zîde mecduhû- tarafından mürsel vekîli Mehmed Said -zîde kadrühû- hazır olduğu hâlde da‘vâ ettiklerinde kazzâz esnâfı mezbûrûn dahi cevâblarında, yedlerinde olan bir kıt‘a fermân-ı âlî-şânda tafsîl ü beyân olunduğu üzere bin iki yüz altı târihinde İstanbul Kādısı olan müteveffâ Halil Cevdet muvâcehesinde boyacı tâifesi mezbûrûn ile terâfu‘ ve tâife-i merkūme emti‘amızı kalb ve redî boyadıklarından mâ‘adâ hilâf-ı emr-i âlî-şân harekete ictisâr ile ziyâde fiyât ve ücret mutâlebesiyle esnâfımıza gadr ve hasâretlerini inhâ ve ref‘-i inhisârı istid‘â eylediklerinde tâife-i mezbûre ba‘de’l-yevm esnâf-ı mezbûrun harîrlerini fiyât-ı maktû‘a ve ücret-i sâbıkasıyla hâs ve a‘lâ boyayıp ziyâde fiyât ve ücret taleb etmemek üzere her biri ta‘ahhüd ve birbirlerine tekeffül eyleyip eğer hilâf-ı ta‘ahhüd hareket ederi olur ise ref‘-i inhisâra râzılar olup ta‘ahhüdleri tescîl ve i‘lâm olunmuş iken bin iki yüz on altı senesinde Anadolu Kādıaskerliği pâyesiyle İstanbul Kādısı olan Emin Paşazâde a‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn Mehmed Emin Bey -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehû-nun muvâcehesinde tâife-i merkūme ile tekrar terâfu‘ ve boyacı tâifesi mersûmûn boyalar bahâya çıkdı diyerek fiyât-ı mezkûreye kanâ‘at etmeyip hilâf-ı fermân-ı âlî-şân ziyâde fiyât ve ücret mutâlebesiyle kendilere tesâddî ve rencîde etmeleriyle fiyât-ı maktû‘a-i mezkûreye râzı olmazlar ise emti‘alarını diledikleri boyacılara boyatmağa izin ve ruhsat birle ref‘-i inhisârı iltimâs eylediklerinde mezbûrlar dahi fi’l-hakīka boyalar bahâya çıkmağla ba‘zı ustalar fiyât-ı maktû‘a-i mezbûreden ziyâde meblağ mutâlebe eylediklerini ve fiyât-ı mezkûrenin devam ve istikrârı bâbında sâdır olan fermân-ı âlî-şânın mazmûnunu her biri ikrâr ve i‘tirâf eyleyip ba‘de’l-yevm fiyât-ı merkūme üzere gaytan ve ibrişimin hâm ipliğin beher destesi bin iki yüz elli dirhem olup ve miskî ibrişim ile bakkām elvanına boyadıklarında bin dirhem kalıp noksan kalmamak şartıyla yüz on paraya ve çivid elvanına boyadıklarında yüz kırk paraya ve hâs mor destesi iki yüz paraya ve çarşı moru destesi bin iki yüz elli [129a] dirhem olup boyadıklarında bin iki yüz dirhem kalıp noksan kalmamak şartıyla yüz altmış paraya ve süzeni ve nakış ipliğinin bir destesi bin elli dirhem olup kezâlik bakkām elvanına boyadıklarında sekiz yüz dirhem kalıp noksan kalmamak şartıyla yüz on paraya ve çivid elvanına boyadıklarında yüz kırk paraya boyayıp ziyâde fiyât ve ücret mutâlebe etmemek üzere her biri ta‘ahhüd ve birbirlerine tekeffül ve ba‘d-ezîn fiyât-ı maktû‘a-i mezkûreden ziyâde fiyât ve ücret mutâlebe ederi olur ise ref‘-i inhisâra ve tedîb ve gûş-mâle her biri râzılar olup esnâf-ı mezbûre harîrlerini diledikleri boyacılara boyatsınlar deyü eyledikleri takrîr ve ta‘ahhüdleri düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket olunmamak ve kazzâz esnâfı dahi ibâdullâha ziyâdeye satmamak üzere tenbîh ve te’kîd olunmuş idi, deyü takrîrlerine mutâbık ibrâz eyledikleri emr-i âlî-şân-ı mezkûrun mazmûn-ı itâ‘at-makrûnunu eğerçi boyacı tâifesi mersûmûn ikrâr ve i‘tirâf edip lâkin fî-nefsi’l-emr otuz bir sene mukaddem vaz‘ olunan fiyât-ı muharrere-i mezkûre işbu târihe nazaran kâffe-i eşyânın bahâsı ziyâde ve gerek amele ücretlerinin tezâyüd olduğu bedîhiyâtdan olmak hasebiyle hadd-i i‘tidâle rabt ile tanzîmi lâzımeden olmağla beynleri tevfîk ve ıslâha havâle olundukda bâlâda zikrolunduğu üzere iki yüz elli para veregeldikleri deyü iddi‘â eyledikleri bakkām elvan boyası için beher destesi bi’t-terâzî kırkar para tenzîliyle iki yüz on paraya ve çivid elvanı boyasıyla beher destesine kezâlik veregeldiklerini iddi‘â eyledikleri iki yüz yetmiş paranın otuz parası tenzîliyle iki yüz kırk paraya ve hâs mor için beher destesine kezâlik veregeldiklerini iddi‘â eyledikleri beş yüz yirmi paranın yüz seksen parası tenzîliyle üç yüz kırk paraya ve çarşı moru destesi a‘lâ olmak üzere veregeldiklerini iddi‘â eyledikleri beş yüz kırk paranın iki yüz seksen parası tenzîliyle iki yüz altmış paraya boyayıp ve boyatmaya tarafeyn râzılar olup muktezâ-yı vakt ü hâle göre ber-vech-i muharrer fiyâtını erbâb-ı vukūf ma‘rifetleriyle hadd-i i‘tidâle tatbîk ile kat‘ olunarak fîmâ-ba‘d kazzâz esnâfının harîrlerini fiyât-ı maktû‘a-i mezkûresiyle hâs ve a‘lâ ve vakt ü zamanına göre dükkânlarında füruht olunacak elvan üzere boyayıp kalb ve redî boyamayıp fiyât-ı maktû‘a-i mezkûrelerinden ziyâde fiyât ve ücret mutâlebe etmemek üzere boyacı tâifesi merkūmûndan her biri ta‘ahhüd ve birbirlerine tekeffül ve cümlesine kethudâları mezbûr kefîl olup eğer bundan sonra dahi içlerinden hilâf-ı ta‘ahhüd harekete ictisâr ile kalb ve redî boyayıp yâhûd fiyât-ı maktû‘a-i mezkûrelerinden ziyâde fiyât ve ücret mutâlebesiyle ızrâr-ı ibâdı müstelzim olur hâlâta tesâddî ederi olur ise boyacı tâifesi mersûmûnun cânib-i vakf-ı müşârün-ileyhe maktû‘ları olan iki bin guruşu kazzâz esnâfı mersûmûn bi’d-defa‘ât rızâlarıyla kendi mâllarından verip emti‘alarını diledikleri boyacılara boyatmak üzere ref‘-i inhisâr istid‘âsında olacaklarını boyacı tâifesi mezbûrûna ifâde ve tefhîm olundukda onlar dahi muktezâ-yı ta‘ahhüdleri üzere hâs ve a‘lâ boyayıp ziyâde fiyât ve ücret mutâlebe etmemek ve kazzâz esnâfı dahi ibâdullâha es‘âr sicillinde mukayyed olan fiyât-ı maktû‘asından ziyâde satmamak üzere cümlesi ta‘ahhüd ve kavl ü ittifâk edip tarafeynden her hangisi hilâf-ı ahd harekete ictisâr eder ise ibreten li’s-sâirîn küreğe vaz‘ ile tedîbine râzılar olmalarıyla tarafeynin sûret-i ta‘ahhüdleri mâşâallâhü te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulup devam ve istikrârı bâbında tarafeynin yedlerine başka başka emr-i âlî-şânım i‘tâsını istid‘â ve istirhâm eylediklerini İstanbul Kādısı akzâ kuzâtü’l-Müslimîn Mustafa Âsım -zîdet fezâilühû- ile Haremeynü’ş-şerîfeyn Müfettişi Mevlânâ Mehmed Zeki -zîde ilmühû- bi’l-ma‘iyye i‘lâm etmeleriyle mûcebince tarafeynin ta‘ahhüd ve kavl ü ittifâkları vechile yedlerine başka başka emr-i şerîfim verilmek ricâsına i‘lâm etmeğin mûcebince amel ve hareket olunmak fermânım olmağın boyacı esnâfı tarafına ber-vech-i muharrer başka emr-i şerîf verilmekle kazzâz esnâfı mesfûrûn tarafına dahi işbu emr-i âlî-şânım i‘tâ olunmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere Ağa-yı müşârün-ileyhin arzı mûcebince şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla âmil olup hilâfına bir türlü rızâ ve cevâz göstermeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâmin [min]-Cumâdelâhir sene erba‘a [ve] işrîn ve mieteyn ve elf.

Kostantıniyyeti’l-mahrûse