.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 487
Hüküm no: 361
Orijinal metin no: [131a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Köprülüzade Mehmed Asım’ın inşa ettirdiği geminin reisi Limnili Cankaroğlu Dimitraki’nin muhâsebesinin görülmesi ve borçların ödenmesi

Köprülüzâde Mehmed Âsım Beyefendi’nin sefîne nizâ‘ı.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în İstanbul Kādısı Mevlânâ Mustafa Âsım -zîdet fezâilühû- ve kıdvetü’n-nüvvâbi’l-müteşerri‘în Limni Cezîresi nâibi mevlânâ -zîde ilmühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Müderrisîn-i kirâmdan kıdvetü’l-ulemâi’l-muhakkıkīn mevlânâ Köprülüzâde Mehmed Âsım Bey -zîde ilmühû-nun bundan akdem Cezîre-i Taşöz’de müceddeden inşâ ettirdiği kalyon kıçlı ta‘bîr olunur el-yevm Âsitâne-i aliyyede Cibali İskelesi’nde merbût bir kıt‘a sefîneye koca reis nasbeylediği Limnili Cankaroğlu Dimitraki nâm zimmî ticâret zımnında sefîne-i merkūmeyi alıp Bahr-i Sefîd cânibinde dilediği mahallerde otuz bir ay geşt ü güzâr edip medîne-i İzmir’e geldiği ihbâ[r] olundukda Kaptan-ı Deryâ buyruldusuyla Der-aliyye’ye ihzâr ve celb olunup bâ-fermân-ı âlî muhâsebesi rü’yet olunmak için hâlâ İstanbul Gümrüğü Emîni ve Başmuhâsebe pâyesi olan iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim Hüseyin -dâme mecduhû-ya havâle olunmağla reisler kethudâsı ve ehl-i hibreleri ve sâir ashâb-ı sefâinden mazbûtü’l-esâmî tüccâ[r-ı] Müslimîn hazır oldukları hâlde zimmî-i mesfûr müddet-i geşt ü güzârında, sefîne-i merkūme levâzımına sarf eyledim deyü bâ-defter-i müfredât iddi‘â eylediği on bin beş yüz yirmi bir guruşun yedi bin altı yüz yirmi dokuz guruşu müddet-i merkūmede sefîne-i mezkûre mahsûlünden kabzını mu‘terif olduğu ol mikdâr guruşu takās ve mahsûb ile istifâ olunmuş olup mâ‘adâ iki bin sekiz yüz doksan iki guruşu kadr-ı ma‘rûfeden ziyâde masârif-i fâhiş olduğundan bir vechile iltifâta şâyân olmadığı zimmî-i mesfûra tefhîm olunup ol dahi ziyâde masrûf mutâlebesinden ve Mîr-i mûmâ-ileyh dahi müddet-i mezkûrede mahsûl-i sefîne nâmıyla nesne mutâlebesinden her biri fâriğler olduğu emîn-i mûmâ-ileyhin i‘lâmından müstefâd olup ancak mîr-i mûmâ-ileyhin zimmî-i mesfûr zimmetinde cihet-i karzdan altı bin yetmiş dört guruş ve sefîne-i merkūmenin süvâri reisi olan işbu hazır bi’l-meclis Mehmed Reis nâm kimesnenin dahi zimmî-i mesfûr zimmetinde cihet-i deyn-i şer‘îden sekiz yüz yetmiş sekiz guruş ki cem‘an altı bin dokuz yüz elli iki guruş alacak hakları olduğu reis-i mesfûr muvâcehesinde ber-nehc-i şer‘î şühûd-i udûl ile sâbit ve mütehakkık ve mûcebiyle hükm-i şer‘î lâhık olduğu i‘lâmât-ı şer‘iyeden müstebân olup ol vechile meblağ-ı mahkûmun-bih-i merkūmun tahsîli için mîr-i mûmâ-ileyh ve merkūm Mehmed Reis talebleriyle medyûn zimmî-i mesfûru ber-mûceb-i i‘lâm-ı şer‘î dört aydan beri tomrukda habsettirilip sefîne-i merkūmenin sülüsân hissesi mîr-i mûmâ-ileyhin ve sülüs hissesi mesfûr Dimitraki zimmînin iştirâken ve şâyi‘an mülkleri olduğu, Mîr-i mûmâ-ileyh tarafından husûs-ı âtîde müseccel vekîli Hâfız Osman b. Ali zimmî-i mesfûr ile bu def‘a huzûr-ı şer‘de terâfu‘larında tarafeynin bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr ve tasdîklarıyla zâhir ve mütebeyyin olup zimmî-i mersûmun edâ-yı deyne kudreti var iken mûmâtale etmekle Reisler Kethudâsı es-Seyyid Mustafa ve ehl-i hibreleri es-Seyyid Mahmud ve Kapan tüccârından Abdullah ve sâirleri hazır oldukları hâlde vekîl-i mezbûr ile merkūm Mehmed Reis’in yedlerinde olup da‘vâlarına mutâbık ibrâz eyledikleri fetvâ-yı şerîfe mûcebince zimmî-i mesfûrun urûz-ı mâlından olan sülüs hisse sefînesini bey‘ ve edâ-yı deyn eyle, deyü zimmî-i mesfûra bi’d-defa‘ât tenbîh ve tazyîk olundukda mesfûr inâden bey‘ etmemekle re’y-i h[â]kimü]’ş-şer‘ ile zimmî-i mesfûrun sülüs hisse-i sefînesiyle sâir urûzunu vefâ etmez ise Limni Cezîresi’nde mâlik olduğu akārâtını semen-i misilleriyle bey‘ olunup mîr-i mûmâ-ileyh ile mezbûr Mehmed Reis’e olan düyûnu edâ ve îfâ olunması için bâlâsı tuğrâ-yı garrâ ile müzeyyen bir kıt‘a fermân-ı âlî-şânım i‘tâsını sen ki İstanbul Kādısı mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, i‘lâm etmenle vech-i meşrûh üzere amel olunmak fermânım olmağın imdi sen ki İstanbul Kādısı mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, ber-vech-i muharrer zimmî-i mesfûrun sülüs hisse-i sefînesiyle sâir urûzunu semen-i misliyle bey‘ edip mîr-i mûmâ-ileyh ile mezbûr Mehmed Reis’e olan düyûnunu edâya mübâderet ve sen ki Limni nâibi mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, zimmî-i mesfûrun ber-minvâl-i muharrer Dersa‘âdet’imde bey‘ olunacak sefîne hissesi ve sâir urûzunun esmânı düyûnunu îfâ etmez ise Cezîre-i mezbûrede mâlik olduğu akārâtı her ne ise semen-i misliyle tâlibine bey‘ u füruht edip hâsıl olan semeninden kezâlik mîr-i mûmâ-ileyh ve reis-i merkūm taraflarından kabzına me’mûra edâ ve teslîme ihtimâm ve dikkat ve hilâf-ı şer‘ gadri mûcib vaz‘ ve hâlât vukū‘undan hazer ve mücânebet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle ( ) vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından hazer ve mübâ‘adet eyleyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Fî-evâhiri şehri Recebi’l-ferd li-sene erba‘a ve işrîn ve mieteyn ve elf.

El-Kostantıniyyeti’l-mahrûse