İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 526 Hüküm no: 393 Orijinal metin no: [140b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mikeloğlu Logofet Aleksandıra ve benzer durumdaki kişilerin ellerindeki muafiyet berat ve emirlerinin, ancak Padişah’ın hatt-ı hümayununda emir buyurduğu hususlar yerine getirildikten sonra yenileneceği
Mikeloğlu’nun mu‘âfiyet ilm[ü]haberi.
Mikeloğlu Logofet Aleksandıra ve dört nefer oğulları ve dokuz nefer hizmetkârlarının mu‘âfiyetlerini hâvî verilen berat ve evâmirin tecdîdi istid‘â olunmakdan nâşî zikrolunan berat ve evâmirin tecdîdi hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı şâhâne sudûruna muhtâc olduğuna dâir takdîm olunan takrîr bâlâsı sürhlü işâret buyurulup Rikâb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye arz ve takdîm olundukda “Tecdîden berat zımnında işbu takrîr meâli manzûrum ve sûret-i mu‘âfiyyetleri derkenârdan ma‘lûmum olmuşdur. Bu makūle mu‘âfiyet mesleğine münselik olanlar cümleden akdem beratlarını getirip tecdîdine şitâb ve isti‘câlleri vâzıh iken bunların bu vakte kadar te’hîrine sebeb nedir? Ve hîn-i tecdîdinde hatt-ı hümâyûn ile tecdîd olunmağa meşrût olmağın, on bir târihinde mugāyir-i şurût bâ-emr-i âlî tecdîden berat verilmesi ve târih-i mezkûr cülûs vakti olmadığı hâlde bu madde mahâll-i şübhe olamaz mı? Tahkīk ve taharrîye muhtâc bir madde olmağla lede’t-taharrî mu‘âf olanlar hârice çıksın isim ve şöhretleri yedlerinde olan beratlarına mutâbık mıdır ma‘lûm olsun. Ba‘dehû mu‘âfiyetleri târihinde mâlik oldukları hâne ve sâhilhânenin ve bağ ve bahçe ve tarlanın hudûd ve sınırı ve tûl ve arz ve mikdâr-ı mesâhası bi’l-mu‘âyene zikrolunan mu‘âfiyete dâhil olup sonradan tevsî‘-i dâire ve a‘şâr-ı şer‘iye ve rüsûm-ı âdiyelü tarla ve bağ ve bahçe ve emlâk ve evkāfdan nesneler iştirâ ve mutasarrıf olmuşlar ise bu misillüler mu‘âfiyetden hâric olarak Devlet-i aliyyemin esâsı şer‘-i şerîfe merbût olmağla cemî‘ memâlik-i mahrûsem sekenesi milelden ferd-i âferîde kimesne ahkâm-ı şer‘iyeden tefrîk olamaz ve bi’n-nefs Zât-ı hümâyûnum şer‘-i mutahhere mahkûmum. Zîrâ şer‘-i şerîf akliyyât ve kavl-i hoda uyar şey değildir. İcrâ-yı hukūk için sahib-i şerî‘at -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimin mübârek ve mes‘ûd Zât-ı risâlet-meâblarında vukū‘ bulan Ukkâşe maddesi ma‘lûm-ı havâss u âmm iken bizler nerede kalırız? Bu gâvurların bu makūle istid‘âsına niçin müsâ‘ade olunur? Ve evlâdlarının ismi tasrîh olunup dokuz nefer hizmetkârı için ismi açık berat dahi olamaz. Onlar dahi ma‘rûf ve tasrîha rabt olunsun. Ve’l-hâsıl bu madde meşkûk olmağla lede’t-taharrî vâki‘ ise işbu hatt-ı hümâyûnum mûcebisi derciyle tecdîd-i berat olunup ve kalemlerine kayd ile şurûta rabt ve sâir mu‘âf olmuşlarda dahi bu hükm-i hümâyûnum cârî ve düstûrü’l-amel tutulmak ve iktizâ eden mahallere ilmühaberleri verilmek üzere tanzîmine mübâderet oluna” deyü hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn-ı şâhâne şeref-yâfte-i sudûr olmağla şeref-rîz-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn mûcebince husûs-ı mezbûrun sûret-i hüsn-i nizâmı ve muktezâsı ifâde olunmak bâbında beyâz üzerine sâdır olan fermân-ı âlî mûcebince kuyûda mürâca‘at ve muktezâsı suâl olundukda mersûm Mikeloğlu Logofet Aleksandıra ve dört nefer oğulları ve dokuz nefer hizmetkârlarının mu‘âfiyetleri için verilen berat ve evâmir-i aliyye bâ-hatt-ı hümâyûn ve bâ-fermân-ı âlî on bir târihinde şurût-ı mer‘iyyesi üzere tecdîd olunmuş olduğu ve mu‘âf olanlar haklarında sünûh eden irâde-i hümâyûna mebnî yedlerinde olan berevât kendi isimlerine mutâbık mıdır ba‘de’t-taharrî mu‘âfiyetleri târihinden mâlik oldukları hâne ve sâhilhânenin ve bağ ve bahçe ve tarlanın hudûd ve sınırı ve tûl ve arz ve mikdâr-ı mesâhası bi’l-mu‘âyene zikrolunan mu‘âfiyete dâhil olup sonradan tevsî‘-i dâire ve a‘şâr-ı şer‘iye ve rüsûm-ı âdiyelü tarla ve bağ ve bahçe ve emlâk ve evkāfdan nesneler iştirâ ve mutasarrıf olmuşlar ise bu misillü[ler] mu‘âfiyetden hâric olmak lâzım geldiğinden a‘şâr-ı şer‘iye ve rüsûm-ı âdiyeleri tamamen tahsîl olması lâzım geleceği ve fîmâ-ba‘d verilecek mu‘âfiyet beratlarında hizmetkârlarının isim ve şöhretleri tasrîh olunmak ve ba‘d-ezîn hukūk maddesi şartı beratlarından tayy u nez‘ olunup umûr-ı şer‘iyeleri zuhûrunda muktezâ-yı şer‘îsi üzere rü’yet ve faysal verilmek irâde-i hümâyûn muktezâsından olmağla bu sûretde işbu nass-ı hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ve fermân-ı âlîye nazaran mu‘âfiyete dâhil olanların mâlik oldukları hâne ve sâhilhâne ve bağ ve bahçe ve tarlalarının mu‘âfiyet târihinden evvel olanlarının hudûd ve sınırı ve tûl ve arz ve mikdâr-ı mesâhası bi’l-mu‘âyene mu‘âfiyetlerine idhâl olunup sonradan mutasarrıf oldukları hâne ve sâhilhâne ve bağ ve bahçe ve tarlalarının a‘şâr-ı şer‘iye ve rüsûm-ı âdiyeleri her ne ise edâ ve teslîm eylemeleri şartıyla mersûm Mikeloğlu Logofet Aleksandıra ve dört nefer oğulları ve dokuz nefer hizmetkârlarının isim ve şöhretleri yedlerinde olan beratlarına mutâbık olduğu ma‘lûm oldukdan sonra târih-i mu‘âfiyyetlerinden evvel mâlik oldukları emlâkleri ve sonradan tedârük eyledikleri senedâtları yegān yegān mu‘âyene olunarak hakīkati i‘lâm olunmak üzere fazîletlü İstanbul Kādısı efendiye havâle ile şurût-ı mezkûre mûcebince tecdîden ve tebdîlen beratlarının tanzîmi ve bi’l-cümle mu‘âf olanların dahi işbu şurût üzere beratlarının tecdîd ve tebdîl olunmasına irâde-i hazret-i mülûkâne ta‘alluk eder ise Rum ve Ermeni milletleri patrikleri ma‘rifetiyle tenbîh olunarak yedlerinde olan berevât ve evâmir kaydları kalemlerinden ihrâc olunarak üslûb-ı merkūm üzere Efendi-i mûmâ-ileyh tarafına havâle ile şurût-ı mezkûre üzere ba‘de’l-i‘lâm tecdîden ve tebdîlen berevât ve evâmiri verilmek üzere işbu nizâm bi-ibâretihî Ma‘den Kalemi’ne kaydolunup ve düstûrü’l-amel tutulmak üzere efendi-i mûmâ-ileyh taraflarına ve Başmuhâsebe ve Cizye Muhâsebesi ve Mâliye ve Dîvân-ı Hümâyûn kalemlerine ve Rum ve Ermeni patriklerine başka başka ilmühaberleri verilmek iktizâ edeceği bâ-takrîr lede’l-arz mu‘âfiyet maddesine dâir fermân-ı âlîye merbût takrîr Rikâb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye arz olundukda bâlâ-yı takrîre “İşbu takrîrin meâline nazaran mu‘âf olanların şimdiye değin tedârük ve mutasarrıf oldukları hâne ve emlâk ve sâir, mu‘âfiyetde ibkā ve bundan sonra tedârük [141a] edecekleri mu‘âfdan hâric ola demek anlaşılır. Benim irâdem hîn-i mu‘âfiyyetde tahsîs olunan hâne ve emlâk ve arâzî mu‘âfiyet târihiyle mutasarrıf oldukları her ne ise senedâtı târihleri mutâbık mıdır, değil midir onu isterim. Ve evlâd ü ensâbı mutasarrıf olarak mahâll-i âharda tedârük eyledikleri nesneleri hâricdir. Evlâd ü ensâbı her ne kadar teksîr ise de mu‘âfiyetleri târihinde olan hâne ve emlâke münhasırdır. Güzelce mülâhaza olunup takrîr mûcebince tanzîm ve düstûrü’l-amel tutula” deyü hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn şeref-rîz-i sudûr olmağla imdi mazmûn-ı hatt-ı hümâyûn gereği gibi mütâla‘a birle mantûk-ı münîfi üzere tanzîmine mübâderet olunmak bâbında fermân-ı âlî sâdır ve mûcebince Ma‘den Kalemi’ne kaydolunup iktizâ eden mahallere ilmühaberleri verile deyü fermân buyurulmağın asl-ı takrîr ve fermân Ma‘den Kalemi’ne kayd ve hıfz olunup bu makūle mu‘âf olanlar haklarında sünûh eden irâde-i hümâyûna mebnî fîmâ-ba‘d verilecek mu‘âfiyet beratlarında evlâd ve hizmetkârlarının isim ve şöhretleri tasrîh olunmak ve ba‘d-ezîn hukūk maddesi şartı beratlarından tayy u nez‘ olunup umûr-ı şer‘iyeleri zuhûrunda muktezâ-yı şer‘îsi üzere rü’yet ve faysal verilmek ve mu‘âfiyete dâhil olanların mâlik oldukları hâne ve sâhilhâne ve bağ ve bahçe ve tarlalarının mu‘âfiyet târihiyle olanlarının hudûd ve sınırı ve tûl ve arz ve mikdâr-ı mesâhası bi’l-mu‘âyene mu‘âfiyetlerine idhâl olunup târih-i mu‘âfiyetlerinden bu âna gelince mutasarrıf oldukları hâne ve sâhilhâne ve bağ ve bahçe ve tarlalarının a‘şâr-ı şer‘iye ve rüsûm-ı âdiyeleri her ne ise mahallerine edâ ve teslîm eylemeleri şartıyla oğulları ve hizmetkârlarının isim ve şöhretleri yedlerinde olan beratlarına mutâbık olduğu ma‘lûm oldukdan sonra mu‘âfiyet târihiyle mutasarrıf oldukları emlâkleri ve sonradan tedârük eyledikleri her ne ise senedâtları yegān yegān mu‘âyene olunarak hakīkati i‘lâm olunmak üzere mûmâ-ileyh İstanbul Kādısı efendi’ye havâle ile şurût-ı mezkûre mûcebince tecdîden ve tebdîlen beratları tanzîm olunacağı Rum ve Ermeni milletlerinin patrikleri ma‘rifetleriyle tenbîh ve yedlerinde olan berevât ve evâmir kaydları kalemlerinden ihrâc olunarak ber-vech-i muharrer efendi-i mûmâ-ileyh tarafına havâle ve şurût-ı mezkûre üzere ba‘de’l-i‘lâm tecdîden ve tebdîlen berevât ve evâmiri verilmek üzere sâir iktizâ eden mahallere ilmühaberleri verilmekle fazîletlü İstanbul Kādısı efendi hazretlerinin taraflarına dahi işbu ilmühaber kāimesi verildi.
Fî 25 S sene 1225
|