İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 538 Hüküm no: 403 Orijinal metin no: [143b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstanbul Kadısı’nın gözetimi altında olan vakıfların görevli ve idarecilerinin seçimi, muhasebelerinin görülmesi ve idare tarzlarına dair yapılan yeni düzenleme
Muhâsebeye dâir emir.
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyh Ahmed Ârif -zîdet fezâilühû-sun, bu def‘a Rikâb-ı hümâyûnuma vârid olan bir kıt‘a i‘lâmın mefhûmunda nezâretinde olan evkāfın sinîn-i vefîreden beri muhâsebelerine dikkat ve ihtimâm olunmayarak evkāf-ı mezkûrenin ekserine za‘af-târî olmağla nezâretin [metinde “nezâretim”] hasebiyle muhâfaza-i evkāf-ı mezkûre farîza-i zimmetin olduğuna binâen bundan böyle evkāf-ı mezbûrenin gerek bi’l-meşrûta ve gerek bi’l-münâvebe mütevellîleri meclis-i şer‘a ihzâr ve muhâsebeleri rü’yet olundukda ashâb-ı vezâifin berat ve senedlerinde muharrer olan mikdârdan ziyâde vazîfeleri sinîn-i sâbıkada her ne kadar dâhil-i muhâsebe olmuş ise dahi ba‘d-ezîn amel ve i‘tibâr olunmayıp vakfın masrûfundan hat ve tenzîl ve ber-mu‘tâd masârifden mâ‘adâ ziyâde zuhûr eden masrûfâta dikkat olunup yalnız mütevellî-i vakfın kelâmına i‘tibâr olunmayıp mürtezika ve sâir civârında olup vukūf-ı tâmmı olan kimesneler ihbârlarıyla idhâl-i muhâsebe olunmak ve mütevellîler mal-ı vakfı âhara idâne eder olduklarında rehn-i kavî veyâhûd kefîl-i melî ile onu on bir buçuk hesâbıyla bâ-devr-i şer‘î ilzâm-ı ribh ederek ma‘rifet-i şer‘le idâne [metinde “îdâne”] ve va‘desi hulûlünde medyûn edâ-i deyn edemez ise tekrar devir ve tecdîd-i sened olunup nemâsı kabz ve idhâl-i muhâsebe ve mürtezika-i evkāf dahi teftîş olunup târik-i hizmet olanların tedîben cihetleri üzerlerinden ref‘ ile cihetleri cihât-ı ilmiyyeden ise de lede’l-imtihân istihkākları nümâyân ve hizmet-i lâzımelerine müdâvemet ve ikdâm edeceği zâhir olan kimesnelere tevcîh olunup ve mütevellîlerinden idâre-i tevliyetine adem-i iktidârı nümâyân [metinde “onmâyân”] olanların yerlerine müstakīm ve muktedir kimesneler kāimmakām nasb u ta‘yîn ve mütevellî kāimmakām[ı] olanların vakfa hıyâneti zâhir oldukda azl ü ref‘ olunup kendilerin yerlerine muktedir ve müstakīm kimesneler mütevellî ve kāimmakām nasb u ta‘yîn olunmak ve bundan böyle evkāfın muhâsebeleri beher sene ber-vech-i meşrûh rü’yet olundukda tahrîr olunan defter-i muhâsebesi evvelâ sicillât-ı [144a] Muhâsebe’ye ve ba‘dehû Küçük Evkāf Kalemi’ne kaydolunup kaydı müş‘ir hâmişine Küçük Evkāf’dan vaz‘ olunan alâmete ba‘de’n-nazar taraf-ı şer‘den temhîr olunup kemâ-fi’s-sâbık yed-i mütevellîde ibkā [metinde “îfâ”] olunmak ve işbu nizâm-ı müstahsene tab‘ına nâ-mülâyim gelen mütevellîler nezâret-i mezkûrede olan vakfı âhar nezârete nakil dâ‘iyesiyle bâ-arzuhâl vâki‘ olan istid‘âlarına kat‘an müsâ‘ade ve amel ve i‘tibâr olunmamak ve bu vechile evkāf-ı mezkûre halelden vikāye olunup şurût-ı mezkûre inşâllahü te‘âlâ düstûrü’l-amel ve mer‘î olmak için bundan böyle nâzır-ı vakf olanlar taraflarından şurût-ı muharrere-i mezkûreye dâimen ve müstemirren nezâret ve dikkat [ve] muhâfaza-i evkāf-ı şerîfeye mezîd-i ihtimâm ve mübâderet olunup eğer hilâfına hareket vukū‘u muhâsebecilerden zuhûr eder ise azli ile tedîb ve eğer küttâb ve hademe-i kalemden ise cihetleri üzerlerinden ref‘ birle âhara tevcîh ve kendileri kaleminden tard [metinde “tarh”] u teb‘îd ile tedîbât ve hilâfından tehâşî ve mücânebet olunmasını hâvî i‘lâm eylediğin ecilden vech-i meşrûh üzere emr-i şerîfim sudûrunu a‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn, efdalü’l-fudalâi[‘l]-müteverri‘în, bi’l-fi‘il Şeyhülislâm mevlânâ Dürrîzâde es-Seyyid Abdullah -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehû- işâret etmekle imdi işâreti mûcebince amel olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda i‘lâmın mûcebince şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfına bir türlü rızâ ve cevâz <> göstermeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Fî 26 Rebî‘ülâhir sene 1225
|