İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 561 Hüküm no: 424 Orijinal metin no: [149b-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Bogası dokumacı esnafı ile alaca dokumacı esnaflarının birbirlerinin ürettikleri kumaşları üretmemeleri
Alacacılara müte‘allik fermân.
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în hâlâ İstanbul Kādısı Mevlânâ Ahmed Ârif -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Âsitâne-i aliyyem ve tevâbi‘i olan Bilâd-ı Selâse’de vâki‘ iki ayaklu destgâh ile bogāsı ve astar ve envâ‘ından Çine dülbend nesc eden çulha esnâfı ile Enderûn-ı Saray-ı Cedîd-i âmiremde vâki‘ merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed Hân-ı Gāzi -tâbe serâh-ün Kütübhâne-i celîleleri Evkāfı’ndan İstanbul’da Fazlı Paşa Sarayı’nda hâm alaca ve satrancî nesc eden alacacı esnâfı beynlerinde, sınıfeyn-i mezkûreynden her biri âharın san‘atına müdâhale ile nizâmlarının ihtilâline bâ‘is olur, deyü mukaddemâ münâza‘aları vâki‘ olup husûs-ı mezkûr bin yüz yetmiş dört senesi hilâlinde Haremeynü’ş-şerîfeyn müfettişine bâ-fermân-ı âlî havâle olundukda zikrolunan alacacı ve peştemalci esnâflarının kethudâsı ve esnâfından peştemalci kethudâsı el-Hâc Mustafa b. Mehmed ve alacacı ustalarından Haçador v. Ağmasi ve Kazer v. Kirkor ve Rodrik v. Kirkor ve Gerba v. Kazer ve Toros v. Bogos ve Mardiros v. Mardiros ve Kosta v. Dimitri ve Kazer v. Ranik ve Orhal v. Arakil ve Bağdisar v. Melkon ve diğer Bağdisar v. Melkon ve Pehlik v. Kirkor ve sâirleri, bogāsı ve emsâlini nesc eden esnâfın kethudâ ve yiğitbaşıları ve ustalarından bogāsıcı nessâcı kethudâsı es-Seyyid Ömer b. Ali ve Yiğitbaşısı es-Seyyid Osman b. Mustafa ve ustalarından Nu‘man b. Mehmed ve Mustafa b. Halil ve Hamza b. Veli [150a] ve Osman b. İbrahim ve Ahmed b. Yusuf ve Ali b. İbrahim ve Ali b. Hasan ve Osman b. Mustafa ve Veli b. Yusuf ve Halil b. Mehmed ve es-Seyyid Ahmed b. es-Seyyid Ali ve Osman b. Ahmed ve Ali b. Ömer ve Ahmed b. Abdullah ve zimmî ustalarından Bedros v. [O]seb ve Orhal v. Bedros ve Orhal ve Mıhtar v. Malikon ve Varak v. Tami ve sâirleriyle müfettiş-i mûmâ-ileyh huzûrunda terâfu‘larında alacacı esnâfı merkūmûn zikrolunan Fazlı Paşa Sarayı’nda kâin kârhânelerinde alaca nessâcı olup peştemalci esnâfına mülhak ve umûr u husûsları peştemalci kethudâsı ma‘rifetleriyle rü’yet olunagelip alacacı esnâfı olmalarıyla hâm alaca ve envâ‘ından olan şatrancî ve beyâz üstüne uzun alaca bohça ve câr alaca kuşak nesc eylemek kendilere mahsûs olduğu ve İstanbul Kādısı ve Haremeyn müfettişleri i‘lâmları mûceblerince kendilere mahsûs san‘atları olan eşyâya zikrolunan astar ve cuna ve dülbend ve bogāsı nessâcından ba‘zıları hufyeten eşyâ-yı mezbûreyi dahi nesc eyledikleri beyânıyla men‘ olmalarını lede’l-istid‘â bogāsı envâ‘ı nessâcı merkūmûn dahi zikrolunan hâm alaca nessâcı mezbûrûn bize mahsûs olan bogāsı ve astar ve cuna ve dülbend ve emsâlini nesc etmeleriyle biz dahi alaca ve envâ‘ından ba‘zısını işlemiş idik deyü ikrâr ve beynlerinde ba‘de’l-münâza‘a alacacı esnâfı merkūmûn ber-mûceb-i emr-i âlî ve i‘lâm alaca ve peştemalci esnâfına mahsûs olan peştemal ve havlu ve silecek ve makrame ve hâm alaca envâ‘ından olan şatrancî ve beyâz üstüne uzun alaca bohça ve câr alaca kuşağı işleyip bogāsı nessâcı merkūmûna mahsûs olan bogāsı envâ‘ı ve Çine dülbend ve astarı işlememek ve bogāsıcı esnâfı merkūmûn dahi bogāsı envâ‘ı ve Çine dülbend ve astarı işleyip [metinde “işlemeyip”] ahadühümâ âharın mahsûs emti‘asını nesc etmemek üzere tarafeynden her biri müte‘ahhid olup şurût-ı ta‘ahhüdleri düstûrü’l-amel tutulmak bâbında alacacı esnâfı merkūmûn yedlerine târih-i mezbûr ile müverrah ve ba‘dehû tecdîden evâmir-i aliyye i‘tâ olunduğu verilen fermân kaydından müstebân olup zikrolunan bogāsı ve emsâli nessâcı merkūmûnun yedlerinde emr-i âlî olmamağla bu hengâmda hilâf-ı ta‘ahhüd ve mugāyir-i emr-i âlî bogāsı nessâcına tahsîs kılınan emti‘ayı alacacı tâifesinden ve esnâf-ı sâire ve hâm-dest olanlardan ba‘zı kimesneler hufyeten nesc ile nizâmlarının ihtilâline bâdî oldukları beyânıyla ber-mûceb-i ta‘ahhüd-i sâbık ahadühümâ âharın san‘atına müdâhale ile beynlerinde nizâ‘ vukū‘ bulmaması için bir kıt‘a emr-i âlî istid‘â eyledikleri takdîm eyledikleri arzuhâlden müstefâd olmağla bu sûretde sınıfeyn-i mezkûreynin ber-mûceb-i ta‘ahhüd-i sâbık düstûrü’l-amel olan nizâmlarını halelden vikāye için sâbıku’z-zikr bogāsı nessâcı esnâfı olan merkūmûn yedlerine vech-i meşrûh üzere bâlâsı tuğrâ-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a emr-i şerîfim sudûrunu sen ki İstanbul Kādısı mevlânâ-[yı] mûmâ-ileyhsin, Haremeynü’ş-şerîfeyn Müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Paşmakcızâde kıdvetü’l-ulemâi’l-muhakkıkīn es-Seyyid Mehmed Zeki -zîde ilmühû- ile bi’l-ma‘iyye i‘lâm etmenle i‘lâmınız mûcebince amel olunmak fermânım olmağın imdi sen ki İstanbul Kādısı mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, ber-vech-i muharrer amel ve hareket ve sınıfeyn-i merkūmeynin ber-mûceb-i ta‘ahhüd-i sâbık düstûrü’l-amel olan nizâmlarını halel[den] vikāyeye ihtimâm ve dikkat eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla âmil olasız. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Fî-evâhiri min-Rebî‘ülûlâ sene 1225
Kostantıniyyeti’l-mahrûse
|