İstanbul Mahkemesi 137 Numaralı Sicil (H.1236-1238 / M 1821-1822) cilt: 86, sayfa: 185 Hüküm no: 159 Orijinal metin no: [31a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Nişastacı İbrahim Ağa b. Abdülfettâh’ın, Mehmed Salih Ağa b. Osman’a olan borcunu ödemeyi taahhüt ettiği
Nişastacı kârhânesi
Ma‘rûz[-ı dâ‘î-i devlet-i aliyyeleridir ki]
Sâhib-i arzuhâl Mehmed Salih Ağa b. Osman İstanbul mahkemesinde meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr nişastacılar kethüdâsı İbrahim Ağa b. Abdülfettâh nâm kimesne muvâcehesinde Nişastacı el-Hâc Hasan Efendi b. Süleyman ve es-Seyyid Süleyman Ağa b. Veliyüddin nâm kimesneler hâzır oldukları hâlde İstanbul’da Silivrikapısı kurbünde Veledikarabaş Mahallesinde vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb nişastacı kârhânesi hâzır-ı mezbûr el-Hâc Hasan Efendi’nin bi’l-icâreteyn tasarrufunda olup kârhâne-i mezkûre derûnunda mukaddemâ şehriye beşer guruş kirâ ile müstecir ve derûnunda mevcûde beyne’l-hiref gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi müstakillen zabt ve isti‘mâl eden Begos v. Toros nâm zimmî bin iki yüz yirmi altı senesi Muharremi’l-harâmı gurresinde mâlımdan üç yüz guruş iktirâz ve kabz ve gedik-i mezkûrun mecmû‘unu kendi mâlı olmak üzere sana rehin vaz‘ eyledim deyü târih-i merkūmda yedime verdiği deyn temessüküne tahrîr edüp lâkin âlât-ı mezkûreyi bana kable’t-teslîm mersûm Begos zimmî târih-i mezkûrdan dört ay mürûrunda kârhâne-i mezkûreyi mukaffelen terk ve diyâr-ı âhara firâr ettikden sonra ben sene-i mezkûre Recebi’l-ferdinin on beşinci günü târihiyle müverrah ol târihde İstanbul kādısı bulunan merhûm Şerîfzâde hafîdi es-Seyyid Mustafa Edib Efendi’nin hatmiyle mahtûm merkūm İbrahim Ağa’nın yedinde olan bir kıt‘a i‘lâm mantûkunca firâri-i mesfûr Begos zimmînin zikr olunan [31b] üç yüz guruş deyni mukābilinde zikr olunan gedik-i muharrer rehn ve vaz‘ etdim demesiyle meblağ-ı mezkûr mukābilinde bana rehindir deyü hâzır-ı mezbûr el-Hâc Hasan Efendi’den tasaddî eylediğim da‘vâm meşrû‘a olmadığı bana tefhîm ve da‘vâ-yı mezkûremde mezbûr el-Hâc Hasan Efendi’ye bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ zikr olunan gedik müstakillen mesfûr Begos zimmînin mâlı olmayup dört sehm i‘tibâriyle ancak bir sehmi gāib-i mesfûr Begos zimmînin ve iki sehmi anası gāibetü ani’l-beled Gülistan bt. Manas Nasrâniyenin ve bir sehmi ceddesi gāibetü ani’l-beled Harerik Nasrâniyenin yedlerinde mülkleri olup ol vechile mersûm Begos zimmî ancak bir sehm âlâta mâlik olduğu zâhir oldukdan sonra i‘lâm-ı mezkûrda tahrîr olunduğu üzere hâzır-ı mezbûr el-Hâc Hasan Efendi’nin firâri-i mersûm zimmetinde cihet-i ma‘lûmeden yüz on guruş deynim cihet-i ma‘lûmeden üç yüz guruş ve tüccârdan Ali Ağa b. Yusuf’un beş yüz on dokuz guruş ve Abdullah Ağa b. İsmail’in üç yüz guruş ve İbrahim Ağa b. Mustafa’nın yüz otuz guruş ve Ekmekçi Abraham zimmînin seksen guruş ve Aşçı Hasan’ın otuz altı guruş ve Bakkāl Yorgi zimmînin yirmi guruş ve Fıçıcı Yani zimmînin on yedi guruş ki cem‘an bin beş yüz on iki guruş alacak hakkımız olup Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bi’l-cümle nişastacı kârhânesi derûnlarında mevcûde gedik âlâtı mâl-ı tüccâra Mikail ve ashâbından firâri zuhûrunda vasî ve kayyım nasb olunarak mâlik olduğu kendi semen-i misli ve bi’l-cümle kethüdâ ve ustaları re’yleriyle âhara bey‘ ve semeninden evvelâ kârhâne kerestesinden müctemi‘ deyni ve ba‘dehû tüccâra ve sâire olan düyûnu edâ olunmak bâ-emr-i âlî şürût-ı nizâmlarından olup lâkin firâri-i mersûmun gedik-i mezkûr müstakillen mâlı olmadığından bey‘ olunmayup gedik-i mezkûru ancak icâra kıbel-i şer‘den vasî ve kayyım nasb olunan Emrullah Ağa b. Hüseyin nâm kimesne gedik-i mezkûru târih-i merkūmdan senede yüz guruş icâre tesmiyesiyle aded-i sinîn beyân olunmayarak mezbûr Kethüdâ İbrahim Ağa’ya îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabz ve hâlâ taht-ı icâresinde olmağla târih-i merkūmdan bin iki yüz otuz altı senesi Recebi’l-ferdinin on beşinci gününe gelince ücret-i merkūmeden mezbûr Kethüdâ İbrahim Ağa’nın zimmetinde müctemi‘a olan bin guruşun yüz on guruşunu alacağına mahsûben mezbûr el-Hâc Hasan Efendi’ye ve beş yüz on dokuz guruşunu tüccârdan mezbûr Ali Ağa’ya ve yüz otuz guruşunu mezbûr İbrahim Ağa’ya edâ etmekle ücret-i mezkûreden zimmetinde iki yüz kırk bir guruş bâkī kalmağın ben dahi meblağ-ı mezbûr üç yüz guruşu hâlâ mezbûr Kethüdâ İbrahim Ağa’dan taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâm şer‘an yine mesmû‘a ve mu‘tebere olmadığı hâlâ bana tefhîm olunup ancak esnâf-ı merkūmenin şürût-ı nizâmı üzere gedik âlâtı ta‘mirine mezbûr Kethüdâ İbrahim Ağa’nın masrûfu olan üç yüz guruşu dahi ücret-i mezkûreden istîfâ etmek üzere düyûn-ı mezkûreye idhâl-birle firâri-i mersûm zimmetinde benim alacağım olan meblağ-ı mezkûr üç yüz guruşun yüz elli guruşunu sinîn-i âtîde müctemi‘a olacak ücretden istîfâ etmek üzere tevkīf ve mâ‘adâ yüz elli guruşunu hâlâ bana def‘ ve teslîme ta‘ahhüd eylediklerinde ben dahi râzı oldum deyü mezbûr Mehmed Salih Ağa’nın takrîrini mezbûr Kethüdâ İbrahim Ağa ve hâzırân-ı mezbûrân el-Hâc Hasan Efendi ve es-Seyyid Süleyman Ağa tasdîk ve meblağ-ı mezbûr yüz elli guruşu ber-vech-i muharrer mezbûr Mehmed Salih Ağa’ya def‘ ve teslîme ta‘ahhüd eylediği huzûr [-ı âlîlerine i‘lâm olundu.]
Fî 17 S sene 1237
|