.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 147 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826)
cilt: 89, sayfa: 82
Hüküm no: 45
Orijinal metin no: [17a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Değirmen taşlarını tamir ve imal eden döşemeci esnafı kalfalarının, ustalarının kendilerine tekrardan iş vermediğini şikâyet ettikleri

Döşemeci esnâfının nizâmı

İhrâc-şüd

Fî 2 Muharrem Sene 1250

Def‘a 15 Safer Sene 1252

Ma‘rûz

Âsitâne-i aliyyede vâkı‘ değirmen taşlarını ta‘mîr ve i‘mâl ve çarhlarını ıslâh eder döşemeci esnâfı kalfalarından Kostandi v. İstefan ve Aslan v. Simyon nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde Ustabaşıları Mihal ve ustalarından Yorgi ve Yani ve Hristo ve Kostandi ve Yorgaki nâm zimmîler ve sâirleri muvâcehelerinde Habbâzân Kethüdâsı Mehmed Ağa ve nizâm ustalarından Murad Usta ve Kasım Usta ve Sâdık Usta ve Süleyman Usta ve İbrahim Usta ve re‘âyâdan Kirkor ve Avadis ve Manas ve Mikayil zimmîler ve sâirleri hâzır oldukları hâlde öteden beri on dokuz nefer gedik sâhibi döşemeci ustası olup ziyâde ve noksân olmamak beynimizde mu‘teber nizâm-ı kadîmimizden olmağla bir ustaya kaç nefer kalfa muktezî ise ücretiyle işletip bizler dahi ol-vechile ta‘ayyüş edegelmişler iken ustalarımız mesfûrûn bu esnâda bizi bilâ-mûceb işlemekden men‘ etmeleriyle gayrı san‘atımız ve âhar medâr-ı ma‘âşımız olmadığından mağdûr ve perîşân olmamızla suâl olunup kadîmi üzere san‘atımızı işlemeğe mümâna‘at etmemeğe ustalarımız mesfûrûna tenbîh olunmak niyâzımızdır deyu istid‘â eylediklerinde onlar dahi cevâblarında birkaç seneden beri kalfalarımız çoğaldığından cümlesi işledikleri hâlde geçinememeleriyle bundan sonra bir kalfa üç sene işleyip ba‘dehû vilâyetine gitmek ve yerine âhar kezâlik üç sene işleyip müddeti tekmîlinde ol-dahi vilâyetine gidip nöbeti gelen işlemek üzere beynimizde nizâma rabt etmemizle binâen aleyh mersûmânın vakitleri tamâm olduğundan vilâyetlerine gitmeleri-çin işlemekden men‘ etmişdik demeleri hilâf-ı şer‘-i şerîf olduğundan mâ‘adâ ihdâs ettikleri nizâm sâir nizâm-ı belde misillü hüsn-i sûretle olmayıp gadri müstelzim ve sâye-i merhamet-vâye-i hazret-i zıllullâhîde bir şahsa mikdâr-ı zerre gadr vukū‘u mugāyir-i ef‘âl-i âlî olduğundan bir vechile i‘tibâra şâyân olmamağla men‘ olunup kadîmden olageldiği vechile amel ve hareket tarafeyne tenbîh olundukdan sonra esnâf-ı merkūmenin bi’l-cümle [17b] usta ve kalfaları meclis-i şer‘-i enverde takrîr-i kelâm edip ber-mûceb-i tenbîh-i şer‘î amel ve harekete cümlemiz müte‘ahhid olmamızla fî-mâ-ba‘d ustalarımızdan biri gediğini bey‘ murâd ettikde ecnebî ve hâm-dest makūlelerine ve gedik sâhibi ustaya vermeyip değer bahâsıyla kalfalarımızın akdemine bey‘ olunmak ve bir ustada iki gedik cem‘ olmamak ve gedik sâhiblerinden biri hâlik oldukda san‘at-ı mezkûre erbâbından oğlu yahud âhar vârisi var ise ona verilmek ve eğer bu gûne kimesnesi olmayıp veresesi nâ-ehil veyahud nisâ olduğundan bey‘ murâd eylediklerinde kezâlik değer bahâsıyla kalfalarımızın akdemine alıverilmek ve ustalarımızdan biri bilâ-vâris hâlik olup yeri mahlûl oldukda meccânen kalfalarımızın akdemi yerine usta olmak ve aldığımız şâkirdlerimiz üstâda hizmet ve tekmîl-i san‘at ile kesb-i mahâret ettikden sonra ustabaşı ve ihtiyâr ustalarımız ma‘rifetleriyle ona destûr verilip kalfa çıkarılmak ve bir şakird san‘at-ı mezkûreyi kemâliyle öğrenip mahâret-i tâmme kesb etmedikçe kalfa çıkarılmamak ve bir kalfa gediğe mâlik olmadıkça kalfa olarak işleyip ustalığa tasaddî etmemek ve ber-mûceb-i tenbîh-i şer‘î kadîmden olageldiği vech üzere amel ve hareket ile herkes işleyip bilâ-mûceb bir kimesne men‘ olunmamak üzere bu dahi cümlemizin ittihâdıyla nizâm-ı müstahseneye rabt etmemizle bu nizâm cümlemiz hakkında nef‘ ve fâide-i azîmeyi mûceb olup vechen mine’l-vücûh gadri müntic nesne olmamağla ilâ mâzallâhi Teâlâ mer‘î ve mu‘teber ve düstûru’l-amel tutulup bir vakitde hilâfı hareket etmemeğe ve ederimiz olur ise te’dîbine râzı olarak kavl ve ittifâk ve ahd-i mîsâk eyledik deyu her birinin takrîrini âharı tasdîk ve tasvîb ve habbâzân esnâfı hâzirûn-ı merkūmûn dahi re’y ve tensîb ederek beynleri te’lîf olunup külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî Gurre-i Za sene [1]241

Nüshateyn