.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827)
cilt: 90, sayfa: 91
Hüküm no: 44
Orijinal metin no: [9a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İpekçi esnafının, taşradan gelen ipek hususundaki nizamları

Kazzâz esnâfının taşradan gelen ipeğin[in] şurût-ı nizâmları

Ma‘rûz

Âsitâne-i aliyyede vâki‘ kazzâz esnâfının kethudâsı Abdüllatif Ağa ve yiğitbaşısı Mehmed Ağa ile ustalarından Yorgi ve Todori ve Hristo ve Karabet ve Artin ve Kirkor ve Bedros ve Manas ve Abraham ve Serkiz nâm zimmîler ve Septay ve Mişon ve Yuda nâm Yahûdiler ve sâirleri meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde her biri takrîr-i kelâm edip san‘atımız olan emti‘a-i mütenevvi‘anın ipek ve boya ve sâir cemî‘ eczâsı hâlis ve a‘lâ olup dûn u redî ve kalb ü mağşûş olmamak esâs-ı nizâmımızdan ve Selanik ve Bafra ve Samsun ve Andire ve Mora ve Koloz ve Karapınar ve Kıbrıs memleketleri ve diyâr-ı Acem’den Dersa‘âdet’e gelen ipekler haşîn ve dûn ve kalın olmak mülâbesesiyle ancak Sakız gaytanı ta‘bîr olunur çizme ve çedik konçlarına dikilen ve taşra harcı ta‘bîr olunur sandalcı ipeği i‘mâline elverip bunlardan başka her ne i‘mâl olunsa beher hâl kalb ve redî olacağı âşikâr olduğundan öteden beri ol nev‘ ipekden yalnız bu iki nev‘ şey i‘mâl olunup âhar nesne i‘mâl olunduğu yoğiken bu esnâda esnâfımızdan ba‘zı mürtekib ve tama‘kâr makūleleri şurût-ı nizâmımızın hilâfı ve usûl-i kadîme münâfî bu cins ipeği hîn-i vürûdunda kapanma sûretiyle toptan külliyetli alıp ince gaytan ve düğme ve şerid ve sâir bu misillü nesneler i‘mâl ve ciyâdet ve redâetini fark ve te’mîne kudreti olmayan ibâdullâha bey‘le ızrâr etmeleriyle bu keyfiyet hem nizâm-ı mer‘iyyemizin ihtilâliyle cümlemizin perîşânî-i hâlini mûcib ve hem ibâdullâhın mağbûn ve rahne-dâr olmasını müstevcib bir keyfiyet olduğundan bu husûsun [9b] hem tüccâr mâlını telefden muhâfaza ve hem esnâf ve ibâdullâhı gadr ve hasârdan vikāye zımnında bir hüsn-i sûretle tanzîmini îcâb ve iktizâ eylediğine binâen cümle kazzâz esnâfı lonca odamıza tecemmu‘ ile hüsn-i sûretini mülâhaza eylediğimizde bu fesâd ve mel‘anete ancak o makūle ipeği kapatma sûretiyle yalnız birkaç kişi alıp işledikleri metâ‘ı dahi hafî sattıklarından ne aldıkları ve ne i‘mâl eyledikleri bilinemediği sebeb-i mahz olmağla fîmâ-ba‘d bilâd-ı mezkûreden Âsitâne-i aliyyeye her ne kadar ipek gelir ise kethudâ ve yiğitbaşı ve nizâm ustalarımız ma‘rifetleriyle cümlemiz alıp tüccârın mâlını rencîde ve ezâ etmeksizin tamamca teslîm ve edâ eylediğimizden sonra cümle esnâfa tevzî‘ ve taksîm ile ancak salâhiyeti olan iki nev‘ şey i‘mâl olunduğu takdîrce herkese cüz’î hisse isâbet edeceğinden herkesin hissi [hissesi] ancak iki nev‘ şeye kifâyet edip âhar nesne i‘mâl edemeyeceğinden mâ‘adâ dâimâ kethudâmız ma‘rifetiyle hafî ve celî tecessüs ve taharrî olunup her kim bu cins ipeği zikrolunan iki nev‘den başka şeye kullanıp o makūle kalb ve redî i‘mâl ve ibâdullâha gadr ve hasârete cesâret eder ise ma‘rifet-i şer‘-i şerîf ve cümle ma‘rifetleriyle esnâfdan tard ve ihrâc olunmak ve el-yevm bu cins ipekden i‘mâl olunmuş olarak mevcûd olan eşyâ dahi kethudâ ve cümle esnâf ma‘rifetiyle devşirilip bir mahalle vaz‘ ve müşterisine keyfiyeti i‘lân olunarak değer-i bahâsıyla hitâmına kadar bir mahâlden bey‘ ettirilmek üzre nizâma rabt olunduğu hâlde hem şurût-ı nizâmımızın ihtilâl ve izmihlâlden vikāyesiyle esnâfımızın âsâyiş ve istirâhatlerine bâdî ve hem kalb ve redî nesne i‘mâlinin men‘iyle kâffe-i ibâdullâhın gadr ve hasârdan masûn olmalarını müeddî bir hayr-ı azîm olacağı bu husûsun bir gûne mazarrât ve bir vechile beis ve mahzûru olmayacağı ref‘-i inhisâr fâidesini dahi müntic olacağı emr-i bedîhî olduğuna binâen cümlemiz bu vechile kavl ve ittifâk ve ahd-i mîsâk etmemizle nizâm-ı mezkûr ilâ-mâşâallâhi te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulup hilâfı hareket vukū‘a gelmemesi’çün sûret-i mu‘âhedemiz Başmuhâsebe’ye kayd ile istihkâmı hâvî lâzım gelenlere hitâben bir kıt‘a emr-i âlî-şân i‘tâsı niyâzımızdır deyü istid‘â istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî 11 min-S sene 1242

Mukābele-şüd