.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827)
cilt: 90, sayfa: 189
Hüküm no: 126
Orijinal metin no: [28a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Çubukçu esnafı işçilerinin çubuk alıp satmasının men edildiği, esnafın da işçi ücretlerini tam ve zamanında ödemeye taahhüdleri

Çubukçu esnâfının işçilerine dâir ta‘ahhüdleri

Ma‘rûz

Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu arzuhâl ve sicillâtdan muhrec derkenâra ba‘de’n-nazar Âsitâne-i aliyyede vâki‘ çubukçu esnâfına ücret ile çubuk i‘mâl eder işçi ve Ayvansaray’da mütemekkin Kıbtî tâifesinden Mustafa ve İbrahim ve Hüseyin ve İsmail ve Halil ve Ali ve Mehmed ve Said ve Salih ve Hüseyin ve Eyyûb ve sâirleri meclis-i şer‘-i münîrde çubukçu esnâfı kethudâsı Ali Ağa ve yiğitbaşısı Mehmed Ağa ve ihtiyârlarından es-Seyyid Mehmed Ağa ve Mehmed Ârif Ağa ve Mustafa Ağa ve Süleyman Ağa ve Abdullah Ağa ve sâirleri muvâcehelerinde esnâf-ı merkūme üzerine hasbe’n-nizâmü’l-kadîm nizâmları olan Uzun Çarşı’da vâki‘ çıkrıkçı [çubukçu] esnâfının kethudâsı Mustafa Ağa ve yiğitbaşısı Ömer Ağa ve ihtiyârlarından el-Hâc Yakub Ağa ve Abbas Ağa ve Süleyman Ağa ve sâirleri hazır oldukları hâlde biz kadîmden beri ücret ile esnâf-ı merkūmenin çubuklarını i‘mâl ve ıslâh eder işçi tâifesinden olup bu âna kadar müstakil çubuk alıp sattığımız yoğise de bundan sonra biz dahi esnâf-ı merkūme misillü bâzergânından çubuk alıp dilediğimiz gibi bey‘ etmek yahud esnâf-ı merkūmenin tevzî‘lerinden hisse almak murâd eylediğimizde esnâf-ı merkūme ile hâzırûn-ı mezbûrûn mümâna‘at etmeleriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘ olunmak matlûbumuzdur dediklerinde onlar dahi cevâblarında yedimizde iken bu def‘a bi-kazâillâhi te‘âlâ harîkde muhterik olup işbu arzuhâller hâmişlerine kaydları derkenâr olunan ve iki yüz yirmi beş senesi evâsıtında Saferü’l-hayrında tecdîden i‘tâ buyrulan tuğrâ-yı garrâ ile mu‘anven evâmir-i celîletü’ş-şân ve atîk ve mensî olanlardan gayrı el-yevm der-dest ve bâlâlarına mûciblerince amel olunmak bâbında fermân-ı âlî ile müeyyed olarak bin iki yüz doksan senesi târihiyle müverrah ve ol târihde İstanbul kādısı bulunan Arab-zâde Mehmed Ataullah Efendi merhûmun bir kıt‘a ve iki yüz yirmi dokuz senesi târihle müverrah ve ol târihde İstanbul kādısı bulunan Muhyîzâde es-Seyyid Mehmed Es‘ad Efendi merhûmun bir kıt‘a ve otuz iki senesi târihiyle müverrah ve ol târihde İstanbul kādısı bulunan Kevâkibî-zâde Mehmed Râşid Efendi merhûmun bir kıt‘a ve otuz dokuz senesi târihiyle müverrah ve ol târihde İstanbul kādısı <> bulunup hâlâ Anadolu sadâreti pâyesiyle tekrîm buyrulan Râşid Efendi-zâde sa‘âdetlü semâhatlü es-Seyyid el-Hâc Cafer Fevzi Beyefendi hazretlerinin bir kıt‘a kırk bir senesi târihiyle müverrah ve hâlâ Rumeli kazaskeri Halil Hamid Paşazâde inâyetlü atûfetlü Mehmed Ârif Beyefendi hazretlerinin bir kıt‘a i‘lâmlarında tafsîl ve beyân olunduğu üzre bilâd-ı ba‘îde ve memâlik-i adîdeden Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye-humiyet ani’l-âfât ve’l-beliye-’ye erzâk ve emvâl ve eşyâ celb eden tüccâr mâlı vaktiyle edâ-yı semene muktedi[r] olamayıp cevr ü ezâ ve itlâf ü imhâ eder makūlelere verilmeyip belli başlı ve birbirine kefîlli esnâfa verilerek sâye-i inâyet-vâye-i hazret-i zıllullâhîde telefden vikāye olunmak sîrâze-i nizâm-ı belde olduğuna binâen ücret ile işçilerimiz olan Kıbtî tâifesi mesfûrûn tüccârın getirdiği kiras ve germeşe ve yasemin çubuğu ve sâir envâ‘-ı çubukları almayıp ber-vech-i tevzî‘ esnâfımıza verilerek esmânı vakt ü zamanıyla cem‘ ve bilâ-ezâ ashâbına teslîm ve edâ olunmak ve tâife-i mesfûre esnâfımızdan mâ‘adâ tüccâr ve sâire kalb ve redî çubuk i‘mâl etmemek ve bunların emsâli hîlekâr ve üstâda hizmet etmemiş hâm-dest olanlar başlı başına dükkân açmamak ve boyalı kemik ve sitedoros ta‘bîr olunur nesneden kehrübâ şeklinde imâme yapıp irtikâb-ı kizb ile ibâdullâha bey‘ ve ızrâr eylememek ve esnâfımızdan gayrı çubukçuluk iddi‘âsında olan ehl-i İslâm ve ehl-i zimmet ve Yahûdî [28b] tâifeleri tüccârı ıtmâ‘ ile envâ‘-ı çubuk ve sâir emti‘amıza müdâhale etmemek şurût-ı nizâm-ı kadîmimizden ve hilâf-ı şurût hareket ve nizâmımızı ihtilâle bâdî olanlar Müslim ise kal‘a-bend ve zimmî ve Yahûdî ise vaz‘-ı kürek ile tedîb olunmak musarrah ve mezkûr ve şerâit-i muharrere-i merkūme ile’l-ân <> mer‘î ve düstûrü’l-amel olduğundan bi’d-defa‘ât kuzât-ı müşârün-ileyhim huzûrlarında mesfûrûn ile mürâfa‘a olundukça hilâf-ı nizâm-ı kadîm kelâmlarına iltifât olunmayarak muktezâ-yı nizâmımızın tenfîz ve icrâsına taraf-ı şer‘-i şerîfden tenbîh ve i‘lâm olunup hatta kādı-i esbak mîr-i müşârün-ileyhin i‘lâmı bâlâsına işbu i‘lâm huzûr-ı meâli-mevfûr-ı mülûkâneye takdîm olundukda tenbîh olunmuş bitmiş meâlinde irâde-i seniyye-i şâhâne sünûh etmiş olmağla mûcibince amel olunmak bâbında bâ-sahh-ı âlî fermân-ı cihân-mutâ‘ sâdır olmuş idi deyü ibrâz eyledikleri kuyûd-ı evâmir-i aliyye ve i‘lâmât-ı adîde ve senedât-ı mer‘iyye-i sâirelerinin mezâmîn-i münîfesini ve nizâm-ı kadîm-i mezkûr vech-i meşrûh üzre olduğunu Kıbtî tâifesi mesfûrûn tasdîk ve i‘tirâf etmeleriyle bu sûretde müdde‘ûn-ı mesfûrûnun iddi‘âları mâ-takaddümden beri kat‘a halel bulmaksızın mer‘î ve düstûrü’l-amel ve kat‘î ve tuğrâ-yı evâmir-i celîletü’ş-şân ve müte‘addid i‘lâm ve musahhah fermân-ı âlî ve nihâyetinde irâde-i seniyye-i şâhâne ile müeyyed ve mükemmel nizâm-ı kadîmin hilâfı olduğu kendülere ba‘de’t-tefhîm çubukçu esnâfı merkūmûn dahi işçi tâifesi mesfûrûnun ücretleri husûsunda bu vesîle ile <> mikdâr-ı zerre <> gadr ve nefsâniyet etmeyerek emr-i hakkāniyete kemâliyle ri‘âyet ve ücret-i misliyeleri ile istihdâma ta‘ahhüd eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî 9 R sene 1242

Mukābele-şüd