İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827) cilt: 90, sayfa: 212 Hüküm no: 150 Orijinal metin no: [32a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Turşucu Kirkor v. Tekfur’un, Hüseyin Usta b. Halil’i turşucu dükkânı açmaktan men edemeyeceği
Ayvansaray’da turşucu dükkânı nizâ‘ı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ turşucu esnâfından sahib-i arzuhâl Kirkor v. Takfor nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı merkūmeden derûn-ı arzuhâlde mezkûru’l-ism Hüseyin Usta b. Halil muvâcehesinde esnâf-ı merkūme kethudâsı ve yiğitbaşı ve ihtiyârları hazır oldukları hâlde mezbûr Hüseyin Usta bundan akdem İstanbul’da Ayvansaray kurbünde Lonca nâm mahâlde kâin benim turşucu dükkânım civârında hamam karşısında tedârik eylediği arsa üzerine bir bâb turşucu dükkânı ve derûnunda turşuculuk edip benim ticâretime kesâd vermekle men‘ olunup mahâll-i mezkûrda turşuculuk ancak bana hasr ve tahsîs olunmasını Bâb-ı Âlî’ye arzuhâl takdîmiyle istid‘â eylediğimde husûs-ı mezkûr şer‘le görülmek bâbında sâbıkā İstanbul kādısı fazîletlü efendiye hitâben fermân-ı âlî-şân sâdır olup şurût ve nizâmımız keyfiyeti dahi hâmiş-i arzuhâl-i mezkûra Başmuhâsebe’den derkenâr olunmağın mûcibince kādı-i mûmâ-ileyh huzûrunda esnâfımız hazır olduğu hâlde bi’l-muvâcehe lede’l-mürâfa‘a kādı-i mûmâ-ileyh istikşâf-i hâl için mezbûr Hüseyin’i isiticvâb ettikde cevâbında benim dükkân inşâ eylediğim arsa üzerinde Başmuhâsebe’de mukayyed ve taht-ı nizâma dâhil ve mu‘teber bir bâb kadîm turşucu dükkânı mebnî iken mukaddemâ ol havâlîde vukū‘ bulan harîkde muhterik oldukda mutasarrıfının binâya kudreti olmadığına binâen alâ-hâlihî terk etmişdi el-hâletü [hâzihî] ben destûr almış usta olduğumdan esnâfımızın re’y ve ma‘rifeti ve mutasarrıfının izni ile dükkân-ı mezkûr arsasına kadîmi üzre bir bâb turşucu dükkânı binâ ve harîkden tahlîs olunmuş olan mu‘teber gedik âlâtını dahi mâliki Ahmed Usta’dan sekiz yüz guruş semen-i medfû‘a iştirâ ve dükkân-ı mezkûra vaz‘la ber-mûcib-i şurût-ı nizâm derûnunda san‘atım olan turşuculuk etmekde olmamla ol vechile dükkân-ı mezkûr muhdes olmayıp taht-ı nizâma dâhil kadîm ve mu‘teber turşucu dükkânıdır dedikde fi’l-vâki‘ hâmiş-i arzuhâl-i mezkûra derkenâr olunan emr-i âlî-şân kaydında Ayvansaray’da biri Lonca’da ve biri hamam karşısında iki bâb turşucu dükkânı olduğu müstebân ve münâza‘un-fîh olan dükkân-ı mezkûr emr-i âlîde hamam karşısında deyü münderic olan dükkân olup ol vechile mezbûr Hüseyin Usta’nın mahâll-i mezkûra kadîmi üzre turşucu dükkânı binâsı mazmûn-ı emr-i âlîye mutâbık ve şurût-ı nizâma muvâfık idüğü esnâf-ı hâzırûn-ı merkūmûnun ihbârlarıyla zâhir ve nümâyân olmağın bu sûretde benim ber-vech-i muharrer Hüseyin Usta’yı men‘ ve kendime hasr iddi‘âm şer‘an ve kānûnen iltifâta şâyân olmadığını bana tefhîm ve bî-vech mu‘ârazadan men‘ edip sene-i sâbıkā Şevvalinin yirmi dokuzuncu günü târihiyle müverrah işbu meclis-i şer‘de kırâet olunan i‘lâmı merkūmun [merkūmu] yedine i‘tâ etmişdi lâkin husûs-ı mezkûr tekrar istimâ‘ olunup mezbûr Hüseyin’in dükkânı sedd ü bend ve ticâretden dahi men‘ ve bana hasr olunmak murâdımdır deyü iddi‘âya tesâddî ettikde mazmûnunu mukır ve mu‘terif olduğu i‘lâm-ı mezkûr lede’l-mütâla‘a mazmûnu şer‘-i şerîf ve kānûn-ı münîfe mutâbık olmağla bir def‘a şer‘le rü’yet ve fasl u hasm olunan da‘vânın tekrar istimâ‘ı câiz olmadığı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.
Fî 29 R sene 1242
[Beyaz Beyaz]
|