.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827)
cilt: 90, sayfa: 427
Hüküm no: 374
Orijinal metin no: [71a-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kocaeli sancağı Yalakâbad nâhiyesinde arazi ve öşr teslimi niza’ının mahallindeki mahkemeye havale edildiği

Husûs-ı mezkûr arâzî nizâ‘ı olmağla mahâllinde mürâfa‘aya havâle

Ma‘rûz

Sahib-i arzuhâl Çakır-getirici Mehmed Ağa b. el-Hâc Abdullah meclis-i şer‘-i münîrde dergâh-ı âlî gediklerinden derûn-ı arzuhâlde mezkûru’l-ism İbrahim Paşa kethudâsı Mehmed Ağa b. İbrahim tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu Mehmed Şâkir Ağa b. Mehmed ve Mehmed Hüsrev Ağa b. Abdullah nâm kimesneler şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î sâbit olan Ahmed Efendi b. İsmail muvâcehesinde dergâh-ı âlî gediklerinden Mehmed Neşet Efendi b. Mehmed Refî‘ ve Yalakâbad a‘yânı Mehmed Ağa b. Abdullah hazır oldukları hâlde Anadolu’da Kocaeli sancağında Yalakâbad nâhiyesinde vâki‘ bâ-berât-ı âlî-şân mutasarrıf olduğum Çakır-getirici arâzîsinden nısf çiftlik Süleyman ve nısf çiftlik Bostancı ve tevâbi‘ini müvekkil-i merkūm Mehmed Ağa zabt ve a‘yân-ı merkūma ilzâm ol dahi mahâllinde ma‘lûmü’l-esâmî zürrâ‘ tâifesine îcâr ile tasarruf edip lâkin öşr mahsûlünü bana vermemekle suâl olunup zimmetinde müctemi‘ olan bâ-defter ma‘lûmü’l-mikdâr a‘şârını bana teslîme ve arâzî-i mezkûreden dahi keff-i yedine müvekkili mûmâ-ileyhe izâfetle vekîl-i merkūm Ahmed Efendi’ye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde vekîl-i merkūm dahi cevâbında müvekkilim mûmâ-ileyhin zabt ve zirâ‘at eylediği arâzî-i mahdûde hâzır-ı mûmâ-ileyh Mehmed Neşet Efendi’nin bâ-berât-ı âlî-şân müşterekleriyle ma‘an mutasarrıf olduğu Saraycık tımarı arâzîsinden Sultân Çiftliği denmekle meşhûr çiftlik ve üzerinde olan ebniyesi dahi zikrolunan Saraycık tımarı mutasarrıflarına senevî ma‘lûmü’l-mikdâr bedel-i öşr vermek şartıyla mülk olmağla kadîmden beri bu vechile zabt ve tasarruf olunarak el-yevm çiftlik-i mezkûrun ebniyesi bedel-i öşr-i maktû‘ ile müvekkilim mûmâ-ileyhin mülkü ve çiftlik-i mezkûra teba‘iyyetle zirâ‘at ve hırâset olunan arâzî-i mahdûde dahi bâ-tapu tasarrufunda olup hatta müdde‘î-i [71b] merkūm Mehmed Ağa bundan akdem mahâllinde terâfu‘-ı şer‘-i şerîf istid‘âsıyla ısdâr ettirdiği emr-i celîlü’ş-şân ile kazâ-i mezbûra geldikde hakīkat-i hâli ahâlînin bî-garaz müsinn ü ihtiyârlarından lede’s-suâl müvekkilim mûmâ-ileyhin zabteylediği arâzî sâlifü’z-zikr Saraycık tımarı hudûdu dâhilinde ve müdde‘î-i mezbûrun mutasarrıf olduğu Çakır-getirici tımarı arâzîsi âhar mahâlde olduğunu ahâlî-i merkūmûn kendine tefhîm ve ifâde ve mutasarrıf olduğu Çakır-getirici tımarı mahâllini hudûd ve sınırıyla ta‘rîf ve irâe eylediklerinde kāni‘ ve mülzim olmayıp Der-aliyye’ye avdet etmekle ol vechile huzûr-ı şer‘de muktezâ-yı şer‘-i şerîf üzre mürâfa‘a ve muhâkeme mümkün olamamışdı dedikde merkūm Mehmed Ağa zikrolunan Saraycık tımarında alâkası olmadığını tasdîk ve vekîl-i mezbûr Ahmed Efendi dahi müvekkili mûmâ-ileyhin zabteylediği mahâl lede’l-mürâfa‘a ber-muktezâ-yı şer‘-i âlî kangı tımardan olmak üzre hükmolunur ise öşr mahsûlünü ol tarafa teslîm eder deyü bi’l-vekâle takrîr edip lâkin husûs-ı mezbûr bu tarafda mütebeyyin olur mevâddan olmayıp mahâll-i nizâ‘ üzerinde sahib-i arz ve mutasarrıfı hazır ve mevcûd oldukları hâlde terâfu‘a muhtâc olmağın bu sûretde sâlifü’l-beyân Yalakâbad nâibi efendi dâ‘îleri ol diyârın bî-garaz müsinn ü ihtiyâr ahâlîleriyle mahâll-i nizâ‘ üzerine varıp sahib-i arz ve mutasarrıfı bizzât yahud vekîl-i şer‘îleri hazır ve mevcûd oldukları hâlde akd-i meclis-i şer‘-i şerîf ve tarafeynin yedlerinde olan sûret-i defter-i hâkānîye nazar-birle muktezâ-yı şer‘-i kavîm üzre terâfu‘ ve münâza‘un-fîh olan yerler zikrolunan Çakır-getirici tımarı arâzîsinden midir yahud Saraycık tımarı arâzîsinden midir ve kadîmden beri ne vechile zabt ve tasarruf olunagelmişdir tarafeyni gadr ve himâyeden ârî hakk-ı da‘vâ üzre tahkīk ve vukū‘-ı hâlî sıhhati üzre Der-aliyye’ye arz ve i‘lâm eylemesi bâbında tarafeynin kuyûd-ı defter-i hâkānîsi derciyle nâib-i mûmâ-ileyhe hitâben emr-i celîlü’ş-şân sudûru muktezâ-yı maslahat idüğü İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî 3 min-Za sene 1242

Nüsha-i sâniye verilmişdir