İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827) cilt: 90, sayfa: 429 Hüküm no: 375 Orijinal metin no: [71b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Bakkal taifesinin, peynir satışının yalnız kendilerine münhasır olmasını istedikleri
Bakkal ve manav esnâflarının peynir füruhtlarına dâir takrîrdir
Takrîr-i dâ‘îleridir ki
Bakkal tâifesinin Bâb-ı Âlî’ye takdîm eyledikleri merbût olan arzuhâlleri mefhûmunda taze ve kuru çayır ve kaşkaval ve dil ve tulum peyniri bey‘ ve şirâsı arzuhâl-i mezkûr hâmişine sûreti ihrâc olunup müekkeden verilen emr-i âlîde münderic olduğu üzre mal-ı tüccâr dahi muhtekirden vikāye olunmak illetine ibtinâen ancak kendilerine münhasır olarak gayrı kimesne ve bâ-husûs manav tâifesi alıp satmakdan memnû‘lar iken bu esnâda manav tâifesi beynlerinde müşterek olan lor peynirinden mâ‘adâ envâ‘-ı peynir alıp satmakda oldukları beyânıyla kendilerine mahsûs olan envâ‘-ı peynire manav tâifesinin ta‘arruzları men‘ olunmasını istid‘â etmeleriyle arzuhâl-i mezkûr bâlâsına arzuhâl ve derkenâra nazar ve ihtisâb ağasıyla dahi müzâkere ederek iktizâsı i‘lâm olunmak bâbında bu dâ‘îlerine hitâben sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen evvelâ tarafeyn dâ‘îhânelerine celb ile ihtisâb ağası bendeleri hazır olarak istintâk olundukdan sonra tâife-i mersûmenin yedlerinde olan emr-i âlî-şânın aslı mübârek hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ile müzeyyen olduğundan istid‘â-yı mezkûrun iktizâsı huzûr-ı âsafânelerinde müzâkere olunarak icrâ olunmak bi’l-istisvâb tarafeyn Çarşamba günü Arz Odası’nda ağa-yı mûmâ-ileyh bendeleri yine hazır olduğu hâlde akd olunan meclis-i şer‘-i şerîfe celb ve tekrar istintâk ve nîk ve bedi mülâhaza olundukda bu makūle me’kûlât husûsunda maksûd-ı aslî ancak ibâdullâha hayr ve nef‘ sûreti olduğuna binâen ref‘-i inhisâr olunduğu takdîrce fâide nedir yalnız bakkāla münhasır oldukda mazarrâtı var mıdır yahud nef‘i mi olur ve her isteyen alsa vaktiyle bulunamayıp kıllet ve kılâya bâ‘is olur mu etrâfıyla müzâkere ve mülâhaza ve erbâb-ı vukūfdan dahi suâl olundukda bir metâ‘ı herkes alıp sattığı sûretde fiyâtı tabî‘atıyla tenezzül bulacağı ve yalnız bir sınıfa hasr olunduğu hâlde istediği bahâya satacağı ve bu maddede inhisâr ref‘ olundukda bakkālâna almasınlar denilmeyip istedikleri kadar bakkālân dahi alacaklarına ve ez-cümle yaz mahsûlü olan lor ve taze peynir mevsiminde alınıp satılacağına nazaran bir dirhemi memnû‘ olan mahallere gönderilmez ise galâ havfı me’mûl olmayacağı zâhir ve ağa-yı mûmâ-ileyh ve sâir ehl-i vukūfun ihbârlarıyla dahi bedîhî ve bâhir ise de keyfiyet taraf-ı âsafânelerinden hâk-i pây-i hâcet-revâ-yı hazret-i hilâfet-penâhîye arz ve istîzân olunup emr u irâde-i merâhim-ifâde-i kîtî-sitânî ne vechile sahîfe-pîrâ-yı sudûr olur ise öylece amel ve hareket olunmak bâbında sudûr eden re’y-i rezîn-i âlîlerine bi’l-imtisâl sûret-i hâl kıbel-i şer‘-i şerîfden li-ecli’l-istîzân kaleme alındığı ma‘lûm-ı devletleri buyruldukda ol bâbda ve her hâlde emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
|