İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827) cilt: 90, sayfa: 503 Hüküm no: 453 Orijinal metin no: [85b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Dimo v. Apostol’ün, simitçi ve çörekçi gediği niza’ında Mehmed b. Mustafa’nın veresesine muârazadan men edildiği
Simidci ve çörekçi gediği men‘i
Ma‘rûz
Mübârek rikâb-ı kamer-tâb hazret-i hilâfet-penâhîye takdîm-i arzuhâl eden simidci ve çörekçi esnâfından Dimo v. Apostol nâm zimmî Çarşamba günü Arz Odası’nda huzûr-ı hazret-i sadâret-penâhîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı merkūmeden olup bundan akdem mahnûkan vefât eden el-Hâc Mehmed b. Mustafa’nın verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi Fâtıma Hatun bt. el-Hâc Mehmed ile sulbî sagīr oğulları Ahmed ve Mustafa ve sulbiye sagīre kızları Âişe ve Emine’ye münhasıra ve tashîh-i mes’elesi kırk sekiz sehmden olup altı sehmi zevce-i mezbûre Fâtıma Hatun’a ve on dörder sehmi oğulları mezbûrân Ahmed ve Mustafa’ya ve yedişer sehmi kızları mezbûretân Âişe ve Emine’den her birine ve müteveffâ-yı mezbûr el-Hâc Mehmed’in karındaşı olup kezâlik mahnûkan fevt olan yine esnâf-ı merkūmeden İbrahim ibnü’l-mezbûr Mustafa’nın verâseti zevce-i metrûkesi diğer Emine Hatun bt. Ali ile Kastamonu kazâsında Küre karyesinde sâkinler li-ebeveyn er karındaşı Halil ve li-ebeveyn kız karındaşları Âişe ve Halime nâm hatunlara münhasıra ve tashîh-i mes’elesi on altı sehmden olup dört sehmi zevce-i mezbûre Emine Hatun’a ve altı sehmi ah-i mezbûr Halil’e ve üçer sehmi uhtân-ı mezbûretân Âişe ve Halime Hatunlara isâbeti tahakkukundan sonra gāibûn-ı mezbûrûn Halil ve Âişe ve Halime’nin hisse-i irsiyelerini ahz ü kabz ve kendülere irsâl ve îsâle vasî ve kayyim nasb olunan ah-i gāib-i merkūm Halil’in sulbî kebîr oğlu Ahmed muvâcehesinde zâtları mu‘arrefe mezbûretân Fâtıma ve diğer Emine Hatunlar ile sıgār-ı mezbûrûnun tesviye-i emrlerine bâ-hüccet vasîyy-i mansûbları min-kıbeli’l-üm cedleri el-Hâc Mehmed Ağa b. Ali hazır oldukları hâlde İstanbul’da Langa Yenikapısı dâhilinde karakolhâne ittisâlinde kâin bir bâb simidci ve çörekçi fırını derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik ta‘bîr olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin yüz yirmi sehm i‘tibârıyla altmış sehm-i şâyi‘i benim mâlım iken on beşer sehmden otuz sehm-i şâyi‘ini müteveffiyân-ı mezbûrân Mehmed ve İbrahim ve otuz sehm-i şâyi‘ini dahi gāib ani’l-meclis diğer İbrahim b. Mehmed nâm kimesneler hayatlarında bi-gayr-ı hakkın fuzûlî zabtedip yedlerinde iken mezbûrân Mehmed ve İbrahim fevt olduklarında veresesi bize mevrûsdur deyü vaz‘-ı yed ederler suâl olunup alıverilmesi murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında fi’l-vâki‘ âlât-ı gedik-i merkūmun ber-i‘tibâr-ı mezkûr altmış sehm-i şâyi‘i mersûm Dimo zimmînin ve otuzar sehmden altmış sehm-i şâyi‘i dahi müteveffiyân-ı mezbûrân Mehmed ve İbrahim’in yedlerinde mâlları iken işbu yedimde olup bin iki yüz otuz yedi senesi Zilka‘detü’ş-şerîfesinin yirmi beşinci günü târihiyle müverraha ve ol târihde İstanbul kādısı bulunup Anadolu sadâreti pâyesiyle tekrîm buyrulan Dürrîzâde semâhatlü fazîletlü Mehmed Âbid Efendi hazretlerinin imzâ ve hatmini hâviye bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyede tafsîl ve beyân olunduğu üzre mersûm Dimo zimmî mâlik olduğu altmış sehm hisse-i mezkûresinin on beş sehm-i şâyi‘ini bin iki yüz elli guruşa mezbûr İbrahim’e ve on beş sehm-i şâyi‘ini dahi kezâlik bin iki yüz elli guruşa mezbûr el-Hâc Mehmed’e ve otuz sehm-i şâyi‘ini dahi iki bin beş yüz guruşa gāib ani’l-meclis diğer İbrahim b. Mehmed nâm kimesneye tarafeynin îcâb ve kabûlü ve bey‘-ı bâtt-ı sahîh-i şer‘î ve safka-i vâhide ile bi’t-tav‘ ve’r-rızâ bey‘ ve temlîk ve her birine vech-i lâyıkı üzre teslîm eylediğinde onlar dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl ve esmânı olan cem‘an beş bin guruşu mersûm Dimo zimmîye tamamen ve kâmilen def‘ ü teslîm ol dahi ahz ü kabz ve mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarafeynden her biri âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile kabûlü hâvî ibrâ ve ıskāt edip fîmâ-ba‘d âlât-ı mezkûrenin i‘tibâr-ı merkūm üzre altmış sehm-i şâyi‘inde kendinin alâkası kalmayıp ber-minvâl-i muharrer on beş sehmi mezbûr İbrahim’in ve on beş sehmi mezbûr el-Hâc Mehmed’in ve otuz sehmi dahi gāib-i mezbûr diğer İbrahim’in mal-ı müşterâları ve hakk-ı sırfları olduğunu ikrâr dahi <> etmeleriyle ikrâr ve ibrâları <> kıbel-i şer‘den hüccet olunup mezbûrûnun yedlerine i‘tâ olundukdan sonra mezbûr el-Hâc Mehmed fevt oldukda mukaddem ve muahhar mâlik olduğu kırk beş sehm hisse-i şâyi‘ası zevcesi hâzıra-i mezbûre Fâtıma Hatun ile sagīr oğulları mezbûrân Ahmed ve Mustafa ve sagīre kızları mezbûretân Âişe ve Emine’ye mes’ele-i mirasları üzre mevrûs ve mezbûr İbrahim dahi fevt oldukda kezâlik mukaddem ve muahhar mâlik olduğu kırk beş sehm hisse-i şâyi‘ası zevcesi hâzıra-i mezbûre Emine Hatun ile karındaşları gāibûn-ı mezbûrûn Halil ve Âişe ve Halime’ye mevrûs olup ba‘dehû işbu yedimde olan bin iki yüz kırk bir senesi Zilhicceti’ş-şerîfesinin yirmi dördüncü günüyle müverraha ve ol târihde hâlâ askerî kassâmı kibâr-ı müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan Kütahyevîzâde fazîletlü es-Seyyid Mehmed Ârif Efendi’nin imzâ ve hatmini hâviye bir kıt‘a mufassal hüccet-i şer‘iyede derc ve tasrîh olunduğu üzre âlât-ı gedik-i mezkûr mütesâri‘u’l-fesâd olan menkūlâtdan olduğuna binâen ben gāibûn-ı mezbûrûnun hisse-i irsiyeleri olan kırk beş sehm-i şâyi‘ini bi’l-izni’ş-şer‘î sûk-ı sultânîde ba‘de’l-müzâyede karâr-dâdesi olup semen-i misli idüğü bi’l-ihbâr mütehakkık olan altı bin dört yüz guruş semen-i makbûza işbu hazır bi’l-meclis Mehmed Ağa b. Ahmed nâm kimesneye bi’l-vesâye bey‘ ve temlîk ve tarîk-ı lâyıkı üzre teslîm eylediğimde ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’t-temellük ve’t-tesellüm ve’l-kabz ve’l-kabûl ol mikdâr semen-i makbûza bana bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğinde ben dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl etmemle ol vechile âlât-ı gedik-i mezkûrun el-yevm ber-i‘tibâr-ı merkūm kırk beş sehm-i şâyi‘i zevce-i mezbûre Fâtıma Hatun ile sıgār-ı mezbûrûnun ve otuz sehm-i şâyi‘i gāib-i mezbûr İbrahim’in ve kırk beş sehm-i şâyi‘i dahi ber-vech-i muharrer şirâen benim mâlımız olmağla binâen-aleyh bi-kadri’l-hısas zabt ve vaz‘-ı yed ederiz deyü hâzırûn-ı zevcetân ve vasîyy-i mezbûrûn ile ma‘an eyledikleri def‘lerini mersûm Dimo zimmî inkâr etmekle dâfi‘ûn-ı asîl ve zevce-i ve vasîyy-i merkūmûn ber-minvâl-i muharrer def‘-i meşrûhlarını âlât-ı mezkûreyi ba‘de’l-mu‘âyeneti’ş-şer‘iye lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan esnâf-ı merkūmeden Hasan b. Süleyman ve Ali b. Mehmed nâm kimesneler şehâdetleriyle Arz Odası’nda bi’l-muvâcehe vech-i vecîh-i şer‘î üzre isbât etmeleriyle bu sûretde ber-muktezâ-yı şerî‘at-i garrâ gāib-i mezbûr hakkında hükm-i şer‘î tahakkuk etmeyip ancak merkūm Ahmed Ağa ile zevce-i hâzıra-i mezbûre Fâtıma Hatun ve sıgār-ı mezbûrûn Ahmed ve Mustafa ve Âişe ve Emine haklarında mersûm Dimo zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.
Fî 15 min-Za sene 1242
|