.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831)
cilt: 88, sayfa: 131
Hüküm no: 6
Orijinal metin no: [16a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kılıç, bıçak, yüzük gibi süslemeler ve kadınların kullandığı bilezik ve küpe gibi takıların haricinde altın ve gümüşden yapılmış eşyaları elinde bulunduranların Ordu’nun ihtiyacı için bunları Darphâne’ye teslim etmeleri

Bâ-sah.

İstanbul kādısı fazîletlü efendi;

Cümle ehl-i İslâma ma‘lûm olduğu vechile altın veyâ gümüşden yapılmış olan hatem ve kuşak paftası ve hilye-i seyf ve huliyy-i nisâdan mâ‘adâsının ricâl ve nisvâna isti‘mâli gayr-ı câiz olduğundan başka bir müddetden beri eyâdî-yi nâsda nukūd-ı sime ârız olan fıkdânın bir sebebi dahi ahd-i medîdden beri her kes evânî-yi sim i‘mâl ve isti‘mâl ederek eyâdî-yi nâsda bunca simkeş habs olunmasından iktizâ eylediği zâhir ve el-hâletü hâzihî ihtilâl-i vakt ü hâl sebebiyle taraf taraf mukābele-i a‘dâya sevk ve ta‘yîn olunan asâkir-i İslâmiye ve mühimmât-ı harbiye ve mesârifât-ı sâireye medâr için Darbhâne-i âmirede külliyetli nukūd kat‘ ve darbı derece-i vücûbda idiği bedîdâr olup mecmû‘-ı ehl-i tevhîdi hem harâmdan kurtarmak ve hem böyle vakitde dîn ü devletimize bir nev‘ hizmet etmek için sâbıkda olduğu vechile ba‘d ez-în Enderûn-ı hümâyûn’da zât-ı şevket-meâb-ı şâhâneme mahsûs olandan fazla raht ve bisât vesâir envâ‘-ı evânî-yi sim ü zer ve selâtîn-i izâm-ı iffet-irtisâm hazerâtı ve bi’l-cümle vüzerâ-i fihâm ve mevâlî-i kirâm ve ricâl-i Devlet-i aliyye-i ebed-kıyâm ve ocak ağavâtı ve ketebe-i aklâm ve esnâf ve’l-hâsıl vazî‘ ve şerîf mecmû‘-ı nâs muharremâtdan olan sim ü zer isti‘mâl etmeyip büyük ve küçük ricâl ancak hilye-i seyf ve bıçak ve hançer ve hatem ve ba‘zı piştov tüfenk ve küttâba mahsûs olan devâtdan mâ‘adâ ve nisvân dahi huliy tâ‘bir olunan bilezik ve küpe ve kuşak ve gerdâniye misilli şeylerden başka gerek zükûr ve gerek inâs fîmâ ba‘d sim ü zerden masnû‘ fincan zarfı ve şem‘dân ve tepsi ve sahan ve gülâbdân ve buhûrdân ve tatlı hokkası ve su tası ve maşraba ve leğen ve ibrik ve nargileseri ve minâkârî çubuk takımının minaları ve raht u bisât ve rikāb ve kabaralı gāşiye ve şem‘dân tablası ve palaska vesâir evânî ve edâvât-ı zâide isti‘mâl etmeyip ve lâzım gelenlere raht makūlesinden yerine helâlisini ve kabaralı gāşiye yerine sırmalıca ve kılabdanlıca ve sâdece çuka gāşiye kullanıp herkes yedlerinde ve harem ve selâmlıklarında bulunan bu makūle evânî-yi sim ü zeri bilâ-ketm doğru Darbhâne-i âmireye götürüp kâl ve hâlis i‘tibârıyla simin beher dirhemini fî-i mu‘tedil olmak üzere otuz ikişer paraya ve altının bir dirhemini dahi <> on dörder buçuk guruş vererek an-nakdin bahâsını almak sûreti bu def‘a ittifâk-ı ârâ ile karâr buldukdan sonra bu husûsun cihet-i şer‘îsi lede’l-istiftâ “altın ya gümüşden masnû‘ olan hatem ve kuşak paftası ve hilye-i seyf ve huliyy-i nisâdan mâ‘adânın ricâl ve nisâya isti‘mâli harâm olur mu el-cevâb olur”; altın ya gümüşden masnû‘ isti‘mâli harâm olan eşyânın zekâtı vâcib ve habsi bilâ-fâide ve cihâd için lüzûmu olmağla Darbhâne-i âmireye ashâbı bey‘ etmeleriçin emr-i âlî sâdır olsa mezbûrların uli’l-emre itâ‘atları lâzım olur mu el-cevâb olur” deyü taraf-ı şer‘-i enverden fetvâ-yı şerîf verilmiş ve hâkipây-i hümâyûn-ı şâhâneden istîzân olundukda verilen fetvâ-yı şerîf mûcebince buyruldular neşr ve i‘lân olunması bâbında hatt-ı hümâyûn-ı mülûkâne şeref-rîz-i sudûr olmuş ve herkes teslîm edecek sim ü zerin hîn-i kâlında vezn ve bahâları hesâbınca birinin zer ü simi âharın zer ü simine karışıp ashâbına hasâr vukū‘ bulmamak üzere mahsûs ricâl-i Devlet-i aliyyeden nâzır ta‘yîn kılınarak işbu yasağ Memâlik-i mahrûseye ve Dersa‘âdet’de iktizâ edenlere evâmir-i aliyye ile i‘lân ve işbu tenbîh gününden i‘tibâren kırk gün mehl verilip ondan sonra hafî ve celî taharrî ve tecessüs olunarak her kim hilâf-ı emr [ve] tenbîh hareket ve o makūle eşyâ ketmine cesâret eder ise derhâl ahz u tedîb kılınacağı tefhîm ve beyân kılınmış olmağla siz dahi mecmû‘-ı eimme-i mahallât vesâir iktizâ edenleri celb ve men‘ ve istisnâ olunan eşyâyı beyân ederek mâ‘adâ bay ü gedâ ricâl ve nisvân mevcûd olan evânî-yi sim ü zeri doğru Darbhâne-i âmireye götürüp teslîm ve beher dirhemine takdîr oluna fî-üzere bahâsını almalarını ve işbu fermân-ı âlînin târihinden kırk gün mehl mürûrunda hafî ve celî tecessüs olunarak [16b] her kimde o makūle eşyâ bulunur ise ahz u tedîb olunacaklarını gereği gibi tefhîm ile işbu irâde-i kātı‘a-i hazret-i zıllullâhiyi herkese ifhâm ve i‘lân ederek muktezâsıyla amel ve hilâfından hazer eylemelerini cümleye i‘lân ve işâ‘at ve işbu irâde-i kātı‘a-i beyân ederek mevcûd olan sim ü zeri götürüp Darbhâne-i âmireye teslîm ile an-nakd bahâsını almalarını esnâflarına tefhîm etmelerini bedestân kethüdâsına ve kuyumcubaşıya ve ehl-i hibreye ekîden tenbîhe dikkat ve fîmâ ba‘d hiçbir gûne evânî-i sim i‘mâl olunmamasını ve her kim i‘mâl eder ise ahz u tedîb kılınacağını mecmû‘-ı kuyumcu esnâfına güzelce tenbîh eylemesini kuyumcubaşıya tefhîme mübâderet eyleyesin deyü.

Fî 21 Z sene [1]237.

İşbu fermân-ı âlîde ta‘yîn buyrulan altın fiyatı olan beher dirhem on altışar guruş fî-mâddesinde sehv vâki‘ olmağla zahrda mukayyed vârid olan fermân-ı âlî mûcebince on dörder buçuk guruşa tashîh ve iktizâ edenlere tenbîh olunduğu bu mahalle dahi sebt olundu.

Fî selhi Z sene [12]37

Mühür (Mehmed Âbid ilm-i hâssı ola)