.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831)
cilt: 88, sayfa: 143
Hüküm no: 21
Orijinal metin no: [18b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul’da kalitesiz ve pahalı kömür satışının engellenmesi emri

Akzâ kuzâti’l-Müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘deni’l-fazli ve’l-yakīn râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vâris-i ulûmi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Mu‘în Mevlânâ bi’l-fi‘l İstanbul kādısı olan es-Seyyid Ca‘fer Fevzi Bey zîdet fezâiluhû tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Âsitâne-i sa‘âdetimde vâki‘ kömürcü esnâfının kethüdâsı ve ustalarından ma‘lûmü’l-esâmî kimesneler mukaddemâ İstanbul Bâb Mahkemesi’ne celb ile kömür naklolunan iskelelerden peyderpey Der‘aliyye’me müstevfâ kömür nakl ederek mağazaların lebâleb doldurup mevsim-i şitâda narh-ı şer‘îsi [19a] üzere bey‘ ile ibâdullâhın kömür husûsunda muzâyakadan vâreste olmaları husûsu kendilere müekked tenbîh olundukda her birileri ber-mantûk-ı tenbîh amel ve harekete ta‘ahhüd edip ancak bir müddetden beri ba‘zı hamal ve muhtekir kimesneler berren ve bahren Dersa‘âdetim’e vârid olan kömürü kapatma sûretiyle ashâbından rahîs bahâ ile iştirâ ve Sultanbâyezid ve Sultanmehmed Câmi‘-i şerîfleri havlularına ve âhar mahallere nakl ve diledikleri gibi gālî bahâ ile ibâdullâha bey‘ ve cebelden Silivri iskelesine tenzîl olunan kömürler dahi kadîmden iskele-i mezbûre kayıklarının reisleri iştirâ-birle getirip narh-ı cârîsi ile fürûht ede gelirler iken yine muhtekir ve madrabâz tâifesi ve iskele-i mezbûreye tenzîl olunan kömürleri kezâlik kapatma sûretiyle re‘âyâdan iştirâ ve içine türâb ve kum katarak getirip gālî bahâ ile istedikleri <> kimesnelere fürûht ve İstanbul’da dahi ba‘zı kimesneler kömürü gırbâldan geçirip irisine eleme mangal kömürü deyü gālî bahâ ile fürûht ve hurde ve türâb ve kumun bakiyye kalan kömüre mezc ve ilâve ile ibâdullâha narh üzere bey‘a ictisâr etmeleriyle bu husûs inhivâ-yı şîrâze-i nizâm-ı kadîme bâ‘is ve bâdî ve iştirâ eden ibâdullâhın mutazarrır olmalarını müeddî bir keyfiyet olduğundan fîmâ ba‘d berren araba ve deve ve bârgirleri ile gelip sâhibi yediyle ibâdullâha bey‘ olunan kömürden mâ‘adâ muhtekir ve madrabâz makūleleri ve eleme mangal kömürü dahi men‘-i küllî ile men‘ olunur ise müstevfâ getirdikleri kömürü ibâdullâha narh-ı cârîsi üzere bey‘ ile muzâyaka çektirmemek üzere müte‘ahhid oldukları İstanbul kādısı esbak tarafından bâ-takrîr inhâ olunduğuna mebnî mûcib ve muktezâsı üzere amel ve hareket olunmak bâbında iki yüz yirmi dokuz senesi evâsıtı Cumâde’l-ûlâsı’nda Silivri nâibi vesâir iktizâ edenlere hitâben başka ve esnâf-ı merkūm yedlerinde ibkā için başka evâmir-i aliyyem sâdır olmuş iken yedlerine verilen emr-i şerîfim muhterik ve zâyi‘ olduğu esnâf-ı merkūme tarafından bu def‘a bâ-arzuhâl inhâ ve ol bâbda emr-i şerîfim sudûru istid‘â olunmakda[n] nâşî husûs-ı mezbûr sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin <> sana lede’l-havâle sen dahi Âsitâne-i sa‘âdetimde kâin kömürcü esnâfının kethüdâları İsmail ve mahrûse-i Galata Kömürcü Kethüdâsı Hasan ve esnâf-ı merkūmeden Hasan ve diğer Hasan ve Ayakapılı Mustafa ve Halil ve Kasımpaşalı Mehmed ve Mahmud ve Davudpaşalı Hüseyin Nuri ve Balatlı Hüseyin ve Kösem Ali ve Unkapanlı İbrahim ve Galatalı Mustafa Alemdâr ve Tophâneli Konyavî Mehmed ve el-Hâc Ahmed vesâir ma‘lûmü’l-esâmî kesânı meclis-i şer‘-i şerîfe celb ve istintak eyledikden sonra esnâfımızın nizâm ve ta‘ahhüdlerimizi hâvî sâdır olan fermân-ı celîlü’ş-şân mûcebince amel oluna gelinir iken bundan akdem Kumkapı’da vukū‘ bulan harîkde bi-kazâillâhî te‘âlâ muhterik olduğuna mebnî ba‘zı muhtekir tâifesi yine mugāyir-i nizâm gerek esnâfımıza ve gerek ibâdullâha hasârı mûcib ef‘âle tasaddî etmeleriyle cümlemiz emr-i âlîşân-ı mezkûre tahrîr olunduğu üzere yine muhtekir ve madrabâz makūleleri ve eleme mangal kömürü men‘ olunarak berren araba ve deve ve bârgirleriyle Dersa‘âdet’e gelip ashâbı yedleriyle ibâdullâha bey‘ olunan kömürden mâ‘adâ ta‘ahhüd-i sâbıkımız üzere iskelelerden İstanbul’a peyderpey külliyetli kömür nakl ile mağazalarımızı lebâleb doldurup mevsim-i şitâda müstevfâ narh-ı cârîsiyle ibâdullâha bey‘ etmek ve içine türâb ve kum mezc ve idhâl etmemek üzere kemâ-fi’s-sâbık cümlemiz müte‘ahhid eğer hilâf-ı ta‘ahhüd hareketimiz zuhûr eder ise tedîbe râzılarız deyü her biri ve ta‘ahhüd-birle mukaddemâ sâdır olan evâmir-i aliyyem mûceblerince zâyi‘den yedlerine ve Silivri cânibine başka başka iki kıt‘a evâmir-i aliyyem i‘tâsını istid‘â eyledikleri beyânıyla ol bâbda nizâm-ı mezkûrun tekîdini hâvî evâmir-i aliyyem ısdârını senki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin i‘lâm etmenle i‘lâmın ve mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince amel ve hareket olunmak üzere Silivri nâibine ve a‘yân ve zâbitân ve vücûh-ı ahâlî ve işerlerine hitâben diğer emr-i şerîfim ısdâr ve tisyârıyla tenbîh ve tekîd kılınmış olmağla minvâl-i muharrer üzre esnâf-ı mezbûre yedlerinde ibkā olunmak için işbu emr-i şerîfim ısdâr olunmuşdur. İmdi o makūle muhtekir ve madrabâz makūlelerinin ve eleme mangal kömürünün men‘iyle bâlâda beyân olduğu vechile berren araba ve deve ve bârgir ile Dersa‘âdetim’e gelip ashâbı yediyle ibâdullâha bey‘ olunan kömürden mâ‘adâ ta‘ahhüdleri üzere iskelelerden Dersa‘âdetim’e peyderpey külliyetli kömür getirip mağazalarını lebâleb doldurup mevsim-i şitâda narh-ı cârîsiyle ibâdullâha bey‘ eylemeleri ve içine türâb ve kum mezc ve idhâl etmemeleri <<üzere>> irâde-i seniyyem muktezâsından idiği ve ba‘d ez-în mugāyir-i emr ve münâfî-yi ta‘ahhüd içine kum ve türâb mezc etmek veyâhud narh-ı cârîsinden ziyâde gālî bahâ ile fürûhtuna cesâret ve ibâdullâha zarûret ve muzâyaka çektirmek misilli vaz‘-ı harekete cüret olunmak lâzım gelir ise icrâ-yı tedîbât-ı lâyıkalarında dakīka fevt olunmayacağı ma‘lûmun oldukda işbu emr-i şerîfim sicill-i mahfûza kayd ve mazmûn-ı münîfini esnâf-ı merkūmeye etrâfıyla ifâde ve ta‘ahhüdleri vechile hareket [ve] dikkat eylemelerini tekrar be-tekrar tenbîh ve tekîd ederek iskelelerden Dersa‘âdetim’e bâligan mâ-belag kömür celbiyle narh-ı cârîsi üzere ibâdullâha bey‘ ve fürûht olunması esbâbını istihsâline ikdâm ve dikkat ve hilâfı vaz‘ ve hâlet vukū‘una irâet ruhsatdan mübâ‘adet olunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından tehâşî ve mücânebet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Fi’l-evâsıtı M sene [1]239

Mukābele şud.

El-Kostantıniyyeti’l-mahrûseti’l-mahmiyye.