.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831)
cilt: 88, sayfa: 174
Hüküm no: 56
Orijinal metin no: [26a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Büluğ çağına ermemiş tüm çocukların çalıştırılmayıp okula devam etmeleri emri

Bâ-sahh-ı âlî.

İstanbul kādısı fazîletlü efendi.

Cümleye ma‘lûmdur ki ümmet-i Muhammed ...? deyyân kâffe-i ehl-i İslâma göre ibtidâ-yı şerâit-i İslâmiye ve akāyidi dîniyesini öğrenip bilmek ve ba‘dehû iktisâb-ı ma‘îşet için kangı dirliğe sülûk edecek ise etmek ve’l-hâsıl her bir şeyden evvel zarûriyât-ı dîniyeyi öğrenmekliği umûr-ı dünyeviyenin cümlesine takdîm eylemek lâzım iken bir zamândan beri ekser nâs analarının babalarının seyyiesi olarak kendileri câhil kaldıkları misilli kendileri dahi evlâdlarının câhil kalmasını düşünmeyerek ve rezzâk-ı âlem olan Hak sübhânehû te‘âlâ hazretlerine adem-i tevekkül ile heman akçe kazanmak dâ‘iyesine düşerek çocukları beş altı yaşına vardığı gibi mektebden alıp ehl-i hiref yanına şâkirdliğe verdiklerinden o makūle sabîler küçükden cehâletle büyüyüp sonra dahi okuyup öğrenmekliğe heves etmediklerine binâen ibtidâki vizr ü bâlleri analarının babalarının boynuna olup yevm-i kıyâmetde bir tarafdan bunlar giriftâr-ı mesûliyet ve bir tarafdan kendileri dûçâr-ı hizy ve nedâmet olacaklarından başka ma‘âzallâhu te‘âlâ zemâneyi dahi cehâlet istî‘âbıyla ekser halk diyânetden bî-haber olduklarından bu keyfiyet nusretsizliğe sebeb-i müstakil olup asamenallâhu te‘âlâ böyle gider ise min-kıbeli’r-Rahmân terbiye-i şedîdeyi müstelzim olacağı zâhir ve hüveydâ olmakda nâşî ibâd-ı Müslimîni o misilli dünyâ ve âhiret ukūbetinden tahlîs ve sıyânet lâzım gelmekle emr-i dinde şerm ve istihyâ câiz olmadığına binâen şimdiye kadar câhil kalmış olan genç ve ihtiyâr bi’l-cümle ümmet-i Muhammed câhilliğin dâreynde vehâmetini düşünüp ve bu bâbda birbirinden utanmayarak hemen Hak’dan utanıp kendileri bulundukları kâr u kisb ve san‘at ve hizmetleri arasında bilmedikleri mesâil-i dîniyye ve akāyid-i İslâmiyelerini dahi öğrenip bilmekliğe hasbe’l-imkân sa‘y ve gayret ve ol vechile kendilerini dâreyn selâmetliğine irgürmekliğe sarf-ı vüs‘ ve makderet eylemeleri farîza-i uhde-i diyânetleri olduğundan başka fîmâ ba‘d herkes evlâdlarını mürâhik derecesine varmadıkca ve ilmihâl ve şerâit-i İslâmiyesini lâyıkıyla ta‘allüm etmedikce mektebden alıp ustaya vermemek ve mürâhik olup ustaya verme derecesine geldikde babası ve babası yoğise velîsi olan kimesne mürâhik derecesinde olduğunu eğer İstanbul sekenesinden ise İstanbul kādısı bulunan efendi tarafına ve eğer Eyüb ve Galata ve Üsküdar sükkânından iseler kādılar efendiler taraflarına mekteb hocasıyla berâber varıp ve çocuğu dahi götürüp gösterip taraf-ı şer‘den yedlerine memhûr izin tezkiresi almak ve izin tezkiresi olmadıkca esnâf tâifesi şâkirdliğe almamak ve şâkird alınmaklıkda esnâf kethüdâlarının dahi re’y ve ma‘rifetleri munzam olmak ve lâzımeden olduğuna binâen esnâfdan biri o makūle tezkiresiz çocuğu şâkirdliğe alır ve babası ve vâlidesi verir ise okuduğu mektebin hocası veyâhud mahallesinin imâmı doğru kādı efendilere haber vermek ve kādı efendiler dahi bu keyfiyet ihyâ-yı dîn-i mübîn kaziyyesine mebnî olduğundan taraflarından taharrî olunarak izin tezkiresi almaksızın san‘ata verilmiş sabî bulunur ise alanı ve vereni ve ol esnâfın kethüdâsını ve haber vermediği’çün mekteb hocasını li-ecli’t-tedîb Bâb-ı âlî’ye inhâ eylemek ve anasız ve babasız yetîm çocuk olup da kimesnesizliği sebebiyle zarûrî bir usta yanında veyâhud bir kimesnenin terbiyesinde bulunur ise ustası ve gerek mürebbîsi olan adam bunu sırf san‘at öğrenmekliğe ve hizmete hasr etmeyerek günde iki def‘a mektebe gönderip mürâhik oluncaya kadar okutdurmak ve kezâlik el-hâletü hâzihî ustalarda bulunan çocuklar dahi bi-tıbkihâ bu nizâma dâhil olarak anası ve babası veyâhud velîsi olanlar ustadan alıp mektebe vermek ve kimsesiz olanlar dahi ustaları mektebe verip câhil kalmamasına dikkat etmek ve mekteb hocaları dahi mekteblerde bulunan çocukları güzelce okudup Kur’ân-ı azîmü’ş-şânı ta‘lîm akībinde her bir çocuğun hey’et ve isti‘dâdına göre tecvîd ve ilmihâl misilli risâleler okudarak şerâit-i İslâmiye ve akāyid-i dîniyelerini öğretmekliğe sa‘y ü ikdâm eylemek üzere ale’l-umûm tenbîh ve îkāz olunmasına irâde-i seniyye sudûruyla keyfiyet Bilâd-ı selâse kādıları efendilere başka başka bâ-fermân-ı âlî tenbîh kılınmış olmağla [26b] siz dahi Âsitâne’[de] kâin bi’l-cümle mahallât imâmlarını ve mekteb hocalarını ve esnâf kethüdâlarını tarafınıza celb ederek tenbîhât-ı mezkûreyi gûş-ı hûşlarına telkīn ve tefhîm ve işbu fermân-ı âlînin birer mümzâ sûretlerini dahi yedlerine i‘tâ-birle imâmlar mahalleleri ahâlîlerine ve kethüdâlar dahi esnâflarına okuyup anlatmak ve mekteb hocaları dahi bilip mûcebiyle amel etmek üzere cümlesine gereği gibi tenbîh ve tekîde mübâderet ve bi-tevfīkihî te‘âlâ işbu nizâm ve tenbîhâtın ale’d-devâm icrâ ve istikrârı vesâilini istihsâle tarafınızdan dahi bizzât ihtimâm ve dikkat eyleyesin deyü.

Fî 17 Ra sene 1240.