.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831)
cilt: 88, sayfa: 210
Hüküm no: 84
Orijinal metin no: [33a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul debbağ esnafının ihtiyacı olan palamudun başta müste’min tüccarlar olmak üzere kimseye satılmaması

Debbâğ esnâfının palamud nizâmına dâir.

Akzâ kuzâti’l-Müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘deni’l-fazli ve’l-yakīn râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vâris-i ulûmi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Mu‘în Mevlânâ el-Hâc Mehmed Sâdık zîdet fezâiluhû tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Dersa‘âdetimde sâkin palamudcu esnâfından el-Hâc İbrahim Edhem ve Salih ve diğer Edhem ve Mustafa Çavuş ve diğer Mustafa ve Süleyman ve es-Seyyid Mahmud ve sâir ma‘lûmü’l-esâmî kimesneler evvelâ huzûrunda ve ba‘dehû Çarşamba günü Sadrazam kethüdâsı odasında ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde debbâğ esnâfından Yedikule kethüdâsı Mustafa ve Eyüb kethüdâsı es-Seyyid Veliyüddin ve Kasımpaşa kethüdâsı el-Hâc Ömer ve Tophâne kethüdâsı Mehmed ve Üsküdar kethüdâsı el-Hâc Mustafa ile sâir mazbûtü’l-esâmî debbâğ ustaları muvâcehelerinde Dikicibaşı Süleyman hâzır olduğu hâlde debbâğ esnâfı merkūmûn i‘mâl eyledikleri gâvsâle ve meşinin cüz’-i a‘zamı olup Kösederesi vesâir ol havâlîde husûle gelen palamudu tüccârı ma‘rifetiyle doğru Dersa‘âdetim’e nakil-birle si‘r-i râyiciyle esnâf-ı merkūmeye bey‘ olunup âhar mahallere muhtekir ve madrabâz makūlelerine ve be-tahsîs müste’min tâifesine bey‘ olunmamak üzere mukaddemâ sâdır olan evâmir-i aliyyem mûceblerince zikrolunan palamudu doğru Dersa‘âdetim’e peyderpey celb ve nakl etmekde rehâvet ve betâetimiz vukū‘a gelmemişken esnâf-ı merkūma dûn bahâ teklîfinden mâ‘adâ iştirâsı bize mahsûsdur diyerek âhar mahallere bey‘imize mümâna‘at edip ol vechile hâlâ mahzenlerden ihrâc olunan ve kayıklarda kalan mâlımız telef olmakda <> olduğundan başka havâlî-yi merkūmeden şerîklerimizin bize gönderdikleri mektûblarında muharrer olduğu üzere her vechile ticâretimize halel vermeleriyle mezbûrûnun bî-vech-i şer‘î te‘addîleri men‘ olunmak matlûbumuzdur deyü istid‘â eylediklerinde onlar dahi cevâblarında fi’l-hakīka palamudcu esnâfı merkūmûnun palamud husûle gelen kazâlardan Dersa‘âdet’e palamud celb ve sevk etmekde kusûrları olmayıp ancak bu def‘a vürûd olan palamud külliyetli olmağla cümlesini almağa iktidârımız olmadığından başka zikrolunan palamudun nısfından ziyâdesi Cebehâne-i âmire ve Tersâne-i ma‘mûre’ye vereceğimiz gâvsâle ve meşin i‘mâline gelmeyerek çürük olup bizim işimize yaramaz taşra harcı olduğundan cümlesini almazız deyü iştirâdan imtinâ‘ edip ol vechile beynlerinde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a beynleri ıslâh ve tevfīk ile palamudcu esnâfı mezbûrûnun bu def‘a getirdikleri palamudun beş bin kantar mikdârını beher kantarının on dört guruşa <> iştirâ ve bâkī kalıp kendilerinin işine yarayacak mikdârını âhar mahallere fürûht eylemelerine râzı olmuşlar ise de husûs-ı mezkûrun tarafeyne gadri mûcib olmayacak vechile bir sûret-i haseneye rabtı matlûb ve îcâb-ı maslahatdan olmağla fîmâ ba‘d kemâ-kân bi’l-cümle palamud mahallerinde âhara bey‘ olunmayıp yine Dersa‘âdetim’e nakl ve Beşocak tâ‘bir olunur debbâğ esnâfının kethüdâları ma‘rifetleriyle esnâf-ı merkūmenin işine yarayacak palamud semen-i râyiciyle bu tarafda iştirâ olundukdan sonra fazla kalıp ve esnâf-ı merkūmenin işlerine gelmeyip almazız dedikleri palamudu bi’l-istid‘â ma‘rifet-i şer‘ ve debbâğân esnâfı ma‘rifetleriyle tebeyyün eden fazla-i merkūmenin diyâr-ı âhardan mübâya‘a olunması için imrârına ruhsat verildiği sûretde hem palamudun cümlesi yine Dersa‘âdetim’e gelip mahallerinde memnû‘ olan yerlere satılmamasını mûcib ve hem tarafeynin zarardan vâreste olmasını müstevcib olacağından bahisle ol bâbda nizâmı hâvî Dîvân-ı Hümâyûn’um tarafından palamudcu esnâfı mezbûrûnun yedlerine bir kıt‘a fermân-ı âlîşânım ısdârıyla İstanbul Emti‘a Gümrüğü ve Liman taraflarına başka başka ilmühaber i‘tâ olunması husûsu sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin tarafından i‘lâm olunmuş olmakdan nâşî vech-i meşrûh üzere amel olunmak fermânım olmağın imdi bi’l-cümle mahallerde hâsıl olan palamudun bir dânesi âhar mahalle ve muhtekir ve madrabâz makūlelerine ve be-tahsîs müste’min tâifesine satılmayarak ashâbı ma‘rifetiyle doğru Dersa‘âdetim’e celb ve fürûht [olunmak] üzere mukaddem sudûr eden evâmir-i aliyyemde münderic tenbîhât-ı seniyyeye kat‘â halel gelmemek üzere fakat işbu nizâm mûcebince fîmâ ba‘d Dersa‘âdetim’e vürûd edecek palamuddan debbâğ esnâfının işlerine yarayacak palamudun kethüdâları ma‘rifetiyle ve her vaktin semen-i râyiciyle bu tarafda debbâğ esnâfına fürûhtuyla fazla kalıp veyâhud esnâf-ı merkūmenin işlerine yaramayıp ona binâen almakdan imtinâ‘ eyledikleri ma‘rifet-i şer‘ ve debbâğân esnâfı ma‘rifetleriyle lede’t-tenbîh bu vechile fazla kalan ve işe yaramayan palamudun li-ecli’l-bey‘ bu tarafdan mahâll-i sâireye imrârına ruhsat-ı seniyyem <<üzere>> erzânî kılınacağı ve ber-vech-i muharrer keyfiyet bilinmek için İstanbul Emti‘a Gümrüğü ve Liman taraflarına başka başka ilmühaberleri verildiği ma‘lûmun oldukda ber-vech-i muharrer amel ve harekete ve nizâm-ı mezkûrun tatarruk-ı halelden vikāyesine ihtimâm ve dikkat ve hilâf-ı nizâm hareket vukū‘una irâet-i ruhsatdan hazer ve mücânebet eylemek bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur Buyurdum ki emr-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfı vaz‘ı tecvîzden gāyetü’l-gāye tevakkī ve mübâ‘adet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Tahrîren fî-evâsıtı şehri Şevvâli’l-mükerrem li-sene ihdâ ve erba‘în ve mi’eteyn ve elf.

Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-mahrûse.