İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831) cilt: 88, sayfa: 212 Hüküm no: 85 Orijinal metin no: [33b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Beş vakit namazın cemaatle eda edilmesi başta çocuklar olmak üzere herkesin ilmihal bilgilerini öğrenmeleri emri
Bâ-sah.
İstanbul kādısı fazîletlü efendi.
Akāid-i dîniyye ve salât-ı mefrûzayı cemâ‘atle edâ vesâir tenbîhât-ı şer‘iyye emri.
Âmme-i ehl-i îmâna ma‘lûm olduğu üzere dîn-i İslâmın esâs ve mebnâsı Kitâbullâh’ın ahkâm-ı celîlesine ve sünnet-i seniyye-i hazret-i peygamberîye kemâl-i mutâba‘atla şer‘-i şerîfin her bir emir ve nehyine inkıyâd ve mutâva‘atdan ibâret ve ale’l-husûs kelime-i şehâdetden sonra savm ü salât husûsları akdem-i ferâiz-i dîniyyeden olarak belki ehl-i İslâmın selâmetine zâhirde ancak bunlar alâmet iken ma‘azallâhu te‘âlâ bir vakitden beri ekser nâsa gaflet ve cehâlet istîlâ ve ba‘zılarının bir takım erbâb-ı rafz ve ilhâd[ın] idlâl ve igvâ ederek sâir ferâiz-i vâcibât şöyle dursun imâd-ı dîn-i mübîn olan beş vakit namazı bile terk ve dürlü dürlü menâhî ve fuhşiyâtı bî-pervâ irtikâb ve i‘tiyâd ile perde-i nâmûs-ı şerî‘atı hark ve hetk etmekde ve hattâ ekser kurâ ve kasabâtda câmi‘ ve mescidler mesdûd ve mu‘attal kalıp ve minârelerinde ezân-ı Muhammedî okunmayıp namazı kılanlar dahi cemâ‘ati terk ile a‘zam-ı şe‘âir-i dîniyyeden olan şeyleri kayırmamakla ve ulemâdan bulunanlar ceheleden olanlara ta‘lîm-i dîn-i mübîn ve diyânet eyledim demeyip erbâb-ı cehâlet dahi ticâret-i uhreviyyesine sebeb-i müstakil olan ilmihâl ve diyânetini öğrenmeğe rağbet etmediklerinden mâ‘adâ kendileri câhil kaldıkları misilli evlâdlarının câhil olmalarını dahi düşünmeyerek çocuklarını mektebe vermeyip verenler dahi beş altı yaşına geldikleri gibi alıp san‘ata verdiklerinden sabîler dahi küçükden cehâletle <> büyüyüp İslâm ve şerî‘at ve dîn ü devlet ne demek olduğunu bilmeyerek nice nice şenâ‘at ve menhiyyâta cüret eylemekde ve ba‘zı yerlerde ne‘ûzübillâh fart-ı cehâletle tahlîl-i muharremât misilli küfrü müeddî olacak derecelerde sû’-i i‘tikād ve rafz ve ilhâda mübtelâ olmakda oldukları mesmû‘-ı şâhâne buyrulup ehl-i İslâmın bu derece gaflet ve cehâlet ve bu mertebelerde sû’-i i‘tikād ve adem-i mübâderet ibtilâları kendilerine ukūbât-ı uhreviyyeyi müstelzim olacağından mâ‘adâ dünyâda dahi terbiye-i İlâhiyye ve mücâzât-ı âcileye giriftâr olmalarına bâ‘is olacağı âşikâr ve ez cümle ekser zamânda halkının kitâb ve sünnete muhâlif bu derece ahvâl reddiye ve a‘mâl-i seyyieye inhimak ve ısrârlarından nâşî a‘dâ-yı dîne cüret gelerek ümmet-i Muhammed hakkında her dürlü sû’-i kasd ve ihânet dâ‘iyesine düşmelerine sebeb olmakda idiği zâhir ve nümûdâr ve hâlbuki hazret-i vâcibü’l-vücûd dîn-i Devlet-i aliyyeyi esâs-ı şer‘-i mutahhar ile müesses ve müşeyyed ve ol vechile ilâ-kıdemi’s-sâ‘a muhalled ve müebbed buyurup zimmet-i hilâfet-meâb-ı cenâb-ı şehinşâhîyi dahi “innâ ce‘alneke halîfeten fi’l-arz” kerîmesince halîfe-i rû-yi zemîn <> ve hâmi-i dîn-i mübîn ve imâm-ı Müslimîn buyurmuş olduğundan zîr-i cenâb-ı âtıfet-i şâhânede mustazıl olan kâffe-i tavâif-i İslâmiyeyi râdde-i müstakīme da‘vet ve kitâb ve sünnete mugāyir menâhî ve me‘âsiyeden men‘ ve zecr ile dünyâ ve ukbâda dûçâr-ı hizy ve hüsrân olmakdan himâyet ve sıyânet eylemek zimmet-i himmet-i pâdişâhâneye lâzım ve muktezî ve taraf-ı eşref-i şâhâneden emr-i bi’l-ma‘rûf ve “nehyi ani’l-münker” etmek lâzıme-i hâlden olduğu vâzıh ve celî olmak cihetiyle bir kerre cümle memâlik ve bilâd ahâlîsine vazîfe-i İslâmiyet ve diyânetleri güzelce tenbîh ve îkâz olunup “atî‘ûllâhe ve atî‘û’r-resûl ve uli’l-emri minküm” âyet-i celîlesi mantûk-ı münîfine imtisâl etmeyip de yine mütenebbih olmazlar ise bi’t-tahkīk muktezâ-yı şer‘-i şerîf üzere îcâb eden tedîbâtları icrâ ettirilmek derece-i vücûba varmış olduğu bâhir ve bedîdâr olarak Rumeli ve Anadolu’da vâki‘ bi’l-cümle bilâd-ı İslâmiye’de kâin hükkâm ve zâbitân ibtidâ kendileri hilye-i diyânet ve intimâ ile tecellî ve dâire ve tevâbi‘ ve müte‘allıkātlarının salâh-ı hâlleri levâzımına ve evkāt-ı hamseyi cemâ‘atle tediyeye dikkat ve müdâvemet ederek sâniyen zîr-i hükûmet ve idârelerinde olan bi’l-cümle kazâ ve kasabât ve kurâ ahâlîlerinin diyânet ve İslâmiyetlerine dikkat-birle içlerinden mesâil-i dîniyyeden [34a] gāfil olanlar kendilerine farz-ı ayn olan ilmihâllerini bilip öğrenmekle ve şe‘âir-i İslâmiyeden olan hâlât-ı müstahsene ile amel etmeğe sa‘y-i bî-hemâl eylemeleri kendilerine dünyâ ve âhiretde mûcib-i felâh ve sa‘âdet ve ma‘âzallâhu te‘âlâ hilâfını irtikâb müstevcib-i hüsrân ve nedâmet ve müstelzim-i ikāb ve şiddet olacağını yegān yegān ifâde ve ifhâm ile fîmâ ba‘d terk-i salât ve irtikâb-ı fuhşiyât ve rafz ve ilhâd ve adem-i mübâderet ve sû’-i i‘tikāda mübtelâ ve musır olanlara sagīr ve kebîr her kim olur ise olsun Kitâbullâh hükmünce taraflarında “emr-i bi’l-ma‘rûf ve nehy-i ani’l-münker” farîzası üzere peşin tenbîh ve nasîhat ve dinlemeyen olur ise şer‘-i şerîfe mürâca‘atla şer‘an müstahik oldukları ta‘zîr ve tedîb ve ikāme-i hudûd ve terhîb sûretlerini bilâ-tehîr icrâya mübâderet ederek herkes şerâit-i İslâmiye ve akāyid-i dîniyyesini bilip sagīr ve kebîr ve mükellef olduğumuz edâ-yı ferâiz-i İlâhiyye ve icrâ-yı sünnet-i seniyyeye muvâzabet ve i‘tinâ ve be-tahsîs nusûs-ı kātı‘a-i Sübhâniyye ile <> farziyyeti müsbet ve İslâmiyete alâmet olan evkāt-ı mefrûziyyeyi cevâmi‘ ve mesâcidde cemâ‘at ile edâ ve minârelerde beş vakitde ezân-ı Muhammedî kırâet ile akīb-i salât-ı mefrûzada mansûriyet-i dîn ve makhûriyet-i kefere-i müşrikîn için ez-dil ü cân hayr ile du‘â ve kitâb ve sünnete muhâlif kâffe-i muharremât ve menhiyyâtdan kemâliye ictinâb ve ittikā ve evlâdlarını mürâhik derecesine varmadıkca ve ilmihâl ve şerâit-i İslâmiyesini lâyıkıyla öğrenmedikce mektebden alıp başka san‘ata vermemekliğe ve’l-hâsıl genç ve ihtiyâr bi’l-cümle ümmet-i Muhammed câhillik dâreynde vehâmetini düşünüp ve bu bâbda birbirlerinden utanmayarak heman Hak’dan utanıp bilmedikleri mesâil-i dîniyelerini tahsîl ve amel etmekliğe sa‘y-i evfâ eylemeleri esbâbı istihsâl <> kılınması Memâlik-i mahrûsede kâffe-i me’mûrîne evâmir-i aliyye neşr ve esbâbıyla tavsiye ve tenbîh olunmuş ve bu tarafda dahi lâzım gelenlere bâ-buyruldu etrâfıyla bildirilmiş olmağla siz dahi işbu tenbîhât meşrû‘ayı <> ahâlî-yi mahallâta teblîğ ve ifâde etmek için eimmeyi celb ile her birilerinin gûş-ı hûşlarına gereği gibi tefhîm ve telkīn ve dinlemeyip irtikâb-ı menâhîde musır olanlar iki cihânda mazhar-ı muâheze ve ıkāb olacakları keyfiyetini ifâde ve tebeyyün ederek bâlâda beyân olunduğu <<üzere>> vechile büyük ve küçük herkes tahsîl-i ilmihâl eyleyerek ve iki âlemde bâ‘is-i felâh ve necât olan habl-i metîn-i şerî‘at-ı mutahharaya temessük ederek icrâ-yı farîza-i hazret-i Bârî ve ihyâ-yı sünnet-i seniyye-i cenâb-ı risâlet-penâhîye kālen ve kalben ihtimâm ve muvâzabet ve husûsuyla evkāt-ı mefrûzanın cemâ‘atle edâsına müdâvemet ve şe‘âir-i İslâmiyeden olan her bir husûsa ihtimâm ve dikkat eylemeleri hâlâtının istikmâline tarafınızdan ale’d-devâm nezâret ve dikkat ve dinlemeyenler hakkında hâl ve kadrlerine göre şer‘an lâzım gelen ta‘zîr ve tedîblerini icrâya mübâderet ve îcâb eder ise Bâb-ı âlî’ye inhâya müsâra‘at ve her hâlde mezîd sa‘y ü gayret ile işbu tenbîhât-ı dîniyye ve şer‘iyyenin hiçbir vakitde ardı boşlanmayarak bundan böyle Dersa‘âdet’de taraf taraf hafî me’mûrlar ta‘yîniyle taharrî ve tecessüs olunacağına binâen lâzım gelen ikdâmda kusûr olunduğu haber alınır ise ibtidâ me’mûrlar müdâhale ile hilâf-ı emr ve tenbîh hareketde ısrâr edenler haklarında lâzım gelen tedîbât-ı mukteziyye bilâ-imhâl icrâ kılınacağını ifâdeye mübâderet eyleyesin deyü.
Fî gurreti Za sene 1241.
|