İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831) cilt: 88, sayfa: 377 Hüküm no: 201 Orijinal metin no: [70a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstanbul’a gelen Yemen kahvesinin başka yerelere satılmaması ve kahveden vergi alınması
Kahveye dâir fermân
Akzâ kuzâti’l-Müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Mu‘în mevlânâ İstanbul kādısı -zîdet fezâilühû- ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Âsitâne-i aliyyem Tahmîshâne Nâzırı Numan -zîde mecdühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki kadîmden beri ehl-i İslâm ve Efrenc tüccârının Âsitâne-i aliyyeme getirdikleri Yemen kahvesi Âsitâne-i sa‘âdetim gümrüğüne lede’l-vürûd habbe-i vâhidesi mahâll-i âhara nakl ve ihfâ olunmaksızın tahmîshâne civârında kahve vaz‘ına mahsûs olan hânlara vaz‘ ve hîn-i tevzî‘e kadar hıfz olunması tahmîshânenin karâr-gîr ve cârî olan nizâm-ı kadîminden iken bu def‘a vukū‘ bulan tevzî‘de Papazoğlu Hânı’nda Alâiyeli Mustafa nâm tüccârın kahvesinden bir ferdesi noksan zuhûr etmiş olduğundan nizâm-ı mezkûrun halelden vikāyesi lâzime-i maslahatdan idüğünden bahisle ba‘de’l-yevm Âsitâne-i aliyyem ve Galata gümrüklerine Yemen kahvesinin hîn-i vürûdunda gümrük-i mezbûr tarafından habbe-i vâhidesi mahâll-i âhara nakl ve ihfâ olunmaksızın tahmîs müdîri olanlara ta‘dâdıyla ilmuhaberleri verilmesi için nizâm-ı mezkûrun tekîdini hâvî bir kıt‘a emr-i şerîfim ısdârıyla zikr olunan gümrükler taraflarına ilmuhaberleri i‘tâsı husûsunu sen ki tahmîshâne nâzırı mûmâ-ileyhsin bâ-takrîr inhâ eylediğin ecilden mûcibince nizâmı keyfiyeti ba‘de’l-ihrâc iktizâsı mu‘teberân-ı ricâl-i Devlet-i aliyyemden mukāta‘ât nâzırı iftihâru’l-ümerâi ve’l-ekâbir es-Seyyid Mehmed Esad -dâme ulüvvühu-dan isti‘lâm olundukda İstanbul ve tevâbi‘i iskele ve mahallere gerek deryâdan ve gerek karadan tevârüd eden kahvelerin kemâ-fi’l-evvel gümrükleri gümrük ümenâsı taraflarından alındıkdan sonra gerek kendi nefisleri için mübâya‘a edenlerden ve gerek âhara fürûht için alanlardan kahvenin beher kıyyesinden beşer para resm-i mîrîleri alınmak ve mekân-ı mahsûs olmak üzere müstakillen bir hân ta‘yîn olunup gelen kahveler ol hâna nakl ve ol hândan gayrı mahallere min-bâ‘d kahve fürûht olunmamak şürûtu iktizâsından ve Dersa‘âdet’ime tevârüd edecek çiğ kahvesinin ma‘rifetinle tevzî‘ usûlü üzere yed-i vâhidden ahz u iştirâ ve kâr-ı şer‘îsiyle esnâfa meshûkan bey‘ ve tevzî‘ ile kahve husûsunda esnâfın i‘tiyâd etmiş oldukları mefâsidlerinin inkıtâ‘ı bâ-hatt-ı hümâyûnum verilen nizâmından olduğu kuyûddan nümâyân olmağla bu sûretde ber-mantûk-ı istid‘â şürût ve nizâmına tatbîk ile emr-i âlîşânım ısdâr ve İstanbul ve Galata gümrüklerine ilmuhaberleri i‘tâsıyla tanzîmi menût-ı re’y-i âlîşânım idüğünü i‘lâm eylediği bâ-takrîr lede’l-arz mûcibince emr-i şerîfim ısdâr ve ilmuhaberi i‘tâsıyla tanzîmi husûsuna irâde-i aliyyem ta‘alluk edip ol vechile ilmuhaberleri verilmiş olmağla mûcibince amel ve hareket olunmak fermânım olmağın işbu emr-i âlîşânım ısdâr ve i‘tâ olunmuşdur. İmdi vusûlünde keyfiyet irâde-i aliyyem mantûk-ı emr-i şerîfimden ma‘lûmun oldukda fermânım olduğu ve bâlâda bast ve beyân kılındığı üzere İstanbul ve tevâbi‘i iskele ve mahallere gerek deryâdan ve gerek karadan tevârüd eden kahvelerin kemâ-fî’l-evvel gümrükleri gümrük ümenâsı taraflarından alındıkdan sonra gerek kendi nefisleri için mübâya‘a edenlerden ve gerek âhara fürûht için alanlardan kahvenin beher kıyyesinden beşer para resm-i mîrîleri alınmak ve mekân-ı mahsûs olmak üzere müstakillen bir hân ta‘yîn olunup gelen kahveler ol hâna nakil ve ol hândan gayrı mahallere min-bâ‘d kahve fürûht olunmamak şürûtu iktizâsından idüğü ma‘lûmun oldukda tıbk-ı irâde-i aliyyem ve fermânım olduğu üzere amel ve harekete mezîd-i ihtimâm ve dikkat eyleyesin ve sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin sen dahi mûcib-i emr-i şerîfimle amel ve harekete mübâderet eylemek bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vacibü’l-ittibâ‘ ve lâzimü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi üzere âmil olasız, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Fî 5 min-Ramazan sene 1244
|