.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 154 Numaralı Sicil (H. 1237-1246 / M. 1822- 1831)
cilt: 88, sayfa: 417
Hüküm no: 237
Orijinal metin no: [81b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kasaplarla celeb esnafı arasındaki alış-veriş kurallarının düzenlenmesi

Celeb tâifesinin kassabânın gedikleri mâl-i celebe mukābil olmasına dâir ilmuhaberleridir

Celeb tâifesinin takdîm eyledikleri arzuhâllerinde kassabân esnâfına verdikleri ağnâmın bahâsı uhdelerinde olan gediklerinin bedeli olarak esnâf-ı merkūmenin vefât ve yâhud iflâsları vukū‘unda mutasarrıf oldukları dükkânları bey‘ olunup semen-i mâl celebe i‘tâ olunmak üzere emsâl ve nizâmları sicillâtda mukayyed olduğundan bahisle cümlesinin emsâline tatbîkan tanzîmi husûsunu istid‘â-yı inâyet eyledikleri ecilden emsâli kaydı İstanbul Mahkemesi sicillâtından ihrâc ile iktizâsı İstanbul kādısı fazîletli efendiden isti‘lâm olundukda mahrûse-i Galata’da Karaki kapısı hâricinde mütemekkin kasab Telo v. Nuto nâm zimmînin ber-vech-i âtî dâyinlerinden ve celeb tâifesinden olup ma‘lûmu’l-fiyat üç yüz kırk sekiz re’s ganem semeninden bâkī üç bin dört yüz doksan yedi buçuk guruş on bir para iddi‘â eden Dimitraki v. Kiryako ve ma‘lûmu’r-re’s ve’l-fiyat ganem semeninden bâkī yüz altmış beş guruş iddi‘â eden Mihal v. Santon nâm zimmîler asâleten ve iki yüz on re’s ganem semeninden bâkī iki bin doksan üç buçuk guruş iddi‘â eden celebbaşı Çalıkoğlu Ostoyan v. Todori zimmî kendi nefsinden asâleten ve yüz altmış dokuz re’s ganem semeninden bâkī bin sekiz yüz kırk iki guruş dokuz para iddi‘â eden Kazganlı Yorgi v. Çako ve seksen dokuz re’s ganem semeninden bâkī sekiz yüz yirmi altı buçuk guruş dokuz para iddi‘â eden Kazganlı Hıristo v. Anderya ve seksen bir re’s ağnâm semeninden bâkī sekiz yüz on iki guruş on dokuz para iddi‘â eden Derbendli İsfenko v. Yuvan ve altmış beş re’s ağnâm semeninden bâkī beş yüz otuz altı guruş iddi‘â eden Edirneli Angeliko v. Yuvan ve dört re’s ağnâm semeninden bâkī otuz iki guruş iddi‘â eden Kazganlı Melko v. Nedelko nâm zimmîler taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl-i müsbet-i şer‘îleri olmağla vekâlete her biri meclis-i şer‘-i hatîrda medyûnları mesfûr kasab Telo zimmî muvâcehesinde hâlâ hâssa kasabbaşısı dergâh-ı mu‘allâm kapıcıbaşılarından sa‘âdetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel kapı çukadârı Muhyiddin Ağa b. İsmail ve Yedikule kassabân-ı ganem kethüdâsı es-Seyyid Hasan Efendi b. es-Seyyid Mehmed ve sâbık kethüdâ el-Hâc Hasan Ağa b. Osman ve Yedikule kasab ustalarından es-Seyyid el-Hâc İbrahim Ağa b. es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Hüseyin Ağa b. Ahmed ve es-Seyyid Ali Ağa b. es-Seyyid İbrahim ve el-Hâc Hasan Ağa b. el-Hâc Halil ve es-Seyyid Lütfullah Efendi b. el-Hâc Ömer ve Galata kasab ustalarından Hasan Ağa b. Halil ve Mustafa Ağa b. Mehmed ve Hüseyin Ağa b. Ebûbekir ve Abdurrahman Ağa b. İsmail ve Eğrikapı kasabları kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc İbrahim Ağa b. Abbas ve ustalarından Topkapılı Mustafa Ağa b. Ali nâm kimesneler ve sâirleri hâzır oldukları hâlde bizim ve müvekkilûn-ı mersûmûnun mesfûr Telo zimmî zimmetinde bundan akdem yedimizde olan yâftelerimiz mantûklarınca mâlımızdan ve yedimizden iştirâ ve kabz eylediği ağnâm semeninden ber-vech-i bâlâ cem‘an dokuz bin sekiz yüz beş buçuk guruş sekiz para alacak hakkımız olup mersûm Telo zimmînin dahi işbu hâzır bi’l-meclis kasab Galatalı Mahmud Çavuş b. Ali zimmetinde cihet-i deyn-i şer‘îden alacak hakkı olup henüz tahsîl olunan fakat iki bin beş yüz on altı guruş mevcûd mâlı ile hüdâvendigâr-ı esbak cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfiret-nişan Sultan Abdülhamid Hân -tâbe serâhu- hazretlerinin evkāf-ı şerîfelerinden Yedikule hâricinde kâin gayr-ı ez selhhâne-i mîrî on aded ganem selhhânelerinden dördüncü selhhâneye merbût kasab dükkânlarından mahrûse-i mezbûreden mârru’z-zikr Karaki kapısı hâricinde kâin bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde vakıf âlât-ı lâzime-i ma‘lûmede dört sehm i‘tibârıyla bâ-temessük mütevellî mutasarrıf olduğu üç rub‘ hisse-i şâyi‘asından mâ‘adâ kat‘â ism-i mâl ıtlâk olunur nesnesi olmayıp lâkin Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası hazretleri nezâretlerinde âsûde evkāfdan hüdâvendigâr-ı esbak cennet-mekân adn-âşiyân merhûm-ı müşârun-ileyh Sultan Abdülhamid Hân -tâbe serâhu- hazretlerinin evkāf-ı şerîfelerinden gediğe mutasarrıf olan kasab ustalarından biri celebâna olan düyûnunu kable’l-edâ fevt oldukda düyûnuna vâfî terekesi var ise terekesinden edâ olunup gediği mutlak evlâdına sâir evkāf misillü intikāl eyleyip terekesi yok ise gedikleri mâl-i celebe bedel olup kasabbaşı ağa ve cümle kasab ustaları ma‘rifetleri ve ma‘rife-i şer‘le kasab ustalığına istihkākı olan kimesneye ferağ ve tefvîz ve vakf-ı şerîf tarafından temessük alıp bedel nâmıyla ahz olunan meblağdan celebe deyni edâ olunup mâl-i celeb zâyi‘ ve telef olmamak ve’l-hâsıl kasab esnâfının ber-vech-i muharrer gediğe mutasarrıf olanlardan biri müflis ve diyâr-ı âhara firâr ve yâhud müflisen fevt oldukda celebe olan deynine vefâ edecek mâlı var ise mâlı yok ise mâl-i celebe mukābil mutasarrıf olduğu gediği bedel-i misliyle ber-vech-i muharrer esnâf-ı mezkûre ma‘rifetleri ve ma‘rifet-i şer‘le âhara ferağ ve bedeli ile mevcûd mâlı ibtidâ celebe olan düyûnuna edâ olunmadıkça sâir düyûnuna bir akçe verilmemek ve kezâlik kasab ustalarının beyyâ‘ları olup kanâdâr ta‘bîr eyledikleri kimesnelerden dahi gediğe mutasarrıf olanlardan fevt ve müflis ve firâr edenlerin gedikleri mâl-i celebe mukābil olmağla beyyâ‘ı olduğu kasab ustası olan kimesneye zimmetinde celeb mâlı olarak âhara bey‘ eylediği lahm-ı ganem semeninden deyni için mutasarrıf olduğu gediğini kasab ustası ma‘rifet-i şer‘ ve esnâf ma‘rifetleriyle ber-minvâl-i muharrer bedel-i misliyle âhara ferağ edip bedel ile mevcûd mâlı var ise mâlını celeb mâlı zâyi‘ olmamak için sâir kimesnelere olan düyûnundan mukaddem alacağını istîfâ etmek gerek vakf-ı müşârun-ileyhin bâ-emr-i âlî ve gerek beynimizde nizâm-yâfte olan el-yevm şürût-ı kadîm-i mer‘iyemizden olduğuna binâen mersûm Telo zimmî dükkân-ı mezkûrda mutasarrıf olduğu üç rub‘ hisse-i şâyi‘asını ber-mûceb-i şürût-ı nizâm-ı kadîm bedel-i misliyle âhara ferağ-birle bedelini ve mevcûd mâl-i mezkûr iki bin beş yüz on altı guruş alacağımız olan meblağ-ı mezkûr-ı mecmû‘ için bizimle müvekkillerimiz mesfûrûna edâ etmek üzere mersûm Telo zimmîye tenbîh olunmak bi’l-asâle ve bi’l-vekâle matlûbumuzdur deyü da‘vâ eylediğimizde mesfûr Telo zimmî dahi cevâbında benim sâir ma‘lûmu’l-esâmî kimesnelere dahi cihet-i deyn-i şer‘îden ma‘lûmu’l-mikdâr deynim olmağla mevcûd mâl-i mezkûrum ile mutasarrıf olduğum üç rub‘ gedik-i mezkûr bedel-i misliyle âhara ba‘de’l-ferağ bedeli gerek siz ve gerek sâir dâyinlerim beynlerinde garâmete taksîm olunsun deyü hilâf-ı şürût-ı nizâm-ı mezkûr nizâ‘a tasaddî eylemiş idi. El-hâletü hâzihî mersûm Telo zimmî dükkân-ı mezkûrda mutasarrıf olduğu üç rub‘ hisse-i şâyi‘asının iki rub‘unu yedinde ibkā ve mâ‘adâsı bir rub‘-ı şâyi‘ini bedel-i misli ile [âhara bey‘e] bi’l-ictisâr mütehakkık olan iki bin beş yüz guruş mukābelesinde hüsn ü rızâ ve tayyib-i hâtırı ve ferağ-ı mu‘teber-i kat‘î ile gedik-i mezkûrun rub‘-ı âharına mutasarrıf olan mutasarrıf-ı merkūm Mahmud Çavuş bâ-irâde-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediği mezkûr iki bin beş yüz guruş ile mâl-i mevcûdu olan meblağ-ı merkūm iki bin beş yüz on altı guruş ki [82a] cem‘an beş bin on altı guruş alacağımız olan meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûrun ol mikdârına takāsen medyûn-ı mersûm Telo zimmînin emriyle hâzır-ı mefrûğun-leh mezbûr Mahmud Çavuş bize edâ ve teslîm biz dahi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ahz u kabz ve alacaklarımıza göre beynimizde iktisâm ve ol vechile mesfûr Telo zimmî zimmetinde alacağımız olan meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr dokuz bin sekiz yüz beş buçuk guruş sekiz paranın beş bin on altı guruşunu bi’l-asâle ve bi’l-vekâle istîfâ edip bâkīsi olan dört bin yedi yüz seksen dokuz buçuk guruş sekiz parayı dahi medyûnumuz zimmî-i mersûm bizimle müvekkillerimiz mesfûrûna edâ-birle ta‘ahhüd eylediğinden mâ‘adâ bizim ve gerek sâir celebânın mâlları telefden vikāyeleri zımnında bâlâda mezkûr şürût ve nizâmımız derciyle yedimize bir kıt‘a fermân-ı âlîşân i‘tâsı inâyet ve ihsân ve Harameynü’ş-şerîfeyn Muhâsebesi ve İstanbul Mahkemesi’ne kaydolunması bi’l-asâle ve bi’l-vekâle niyâzımızdır dediklerinde mersûm Telo zimmî kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olup meblağ-ı bâkī-i mezkûr dört bin yedi yüz seksen dokuz buçuk guruş sekiz para asîl ve müvekkilûn-ı mesfûrûna deyni olduğunu tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr ve i‘tirâf ve edâya müte‘ahhid oldukdan sonra kasab esnâfı hâzirûn-ı merkūmûn dahi celeb tâifesi asîl ve vekîl-i mersûmûnun bi’l-cümle takrîrleri vâkı‘a mutâbık ve nefsü’l-emre muvâfık olup husûs-ı mezbûr celeb tâifesi (…) mesfûrûnun el-yevm beynlerinde cârî şürût-ı nizâm-ı kadîmlerinden olduğunu her biri alâ-tarîkı’ş-şehâde haber vermeleriyle bu sûretde nizâm-ı mezkûrun hilâfına dâir ve mensûhiyetine mütedâir bir gûne fermân verilmemiş ise kaydına ba‘de’n-nazar mâl-i celebi telefden vikāye ve şürût-ı nizâmlarını ihtilâlden himâye için bâlâda mezkûr şürûtun bi-tamâmihâ derciyle Harameyn-i Muhteremeyn Muhâsebesi ve İstanbul Mahkemesi’ne kaydolunarak celeb tâifesi mesfûrûna müceddeden bir kıt‘a fermân-ı âlîşân sadaka ve ihsân buyrulmak muktezâ-yı şürût-ı nizâm idüğünü kādı-i mûmâ-ileyh Mehmed Nazif Efendi i‘lâm eyledikden sonra celeb tâifesinin şürût-ı nizâmlarına dâir iki yüz yedi senesi evâhir-i Receb-i şerîfinde bâ-i‘lâm sâdır olan emr-i şerîf kaydı Harameyn-i Şerîfeyn Muhâsebesi’nden ve hilâfına olarak mu’ahharan bir gûne emr-i şerîf verildiğinin kaydı bulunmamış idüğü Başmuhâsebe ve Dîvân-ı Hümâyûn’dan ve gedik kaydı defter-i vakıfdan ba‘de’l-ihrâc îcâb ve iktizâsı Evkāf-ı Hümâyûn-ı şâhâne nâzırı efendi tarafından dahi isti‘lâm olundukda celebân tâifesiyle kassabân esnâfı ber-nehc-i şer‘î ba‘de’t-terâfu‘ husûs-ı mezkûrun şer‘î ve nizâmına tevfîkan sûret-i tanzîm ve iktizâsı İstanbul kādısı fazîletli semâhatlü efendi tarafından tafsîlen huzûr-ı âlîye i‘lâm olunmuş olup ancak Evkāf-ı Hümâyûn defterleri derkenârı nâtık olduğu üzere bunların içlerinden mahlûl olan gedikler Hamidiye Evkāf-ı celîlesinden olduğundan ber-mûceb-i şürût-ı nizâm cânib-i evkāf-ı celîle-i hazret-i müşârun-ileyhe âid ve râci‘ olacağına binâen onların mu‘accelâtı esmânı Hazîne-i Evkāf-ı Hümâyûn’a tediye ve teslîm olunmak üzere ifrâz ve istisnâsı lâzimeden olduğundan kassabân esnâfı ve celebân tâifesi taraflarından bi’l-vekâle kethüdâları Hacı Hasan Ağa cânib-i nezâret-i evkāf-ı hümâyûna celb ile sıyânet-i vakf-ı şerîf ve celebiyesine ri‘âyeten fakat mahlûl olan gedikler semeninin Hazîne-i Evkāf-ı Hümâyûn’a tediye ve teslîm olunmak üzere bi’l-ifrâz mâ‘adâsının istid‘â ve i‘lâm olunduğu vechile tanzîm ve tesviyesi husûsu lede’l-istihrâc cevâbında sicillâtda mukayyed olduğu ve mevlânâ-yı mûmâ-ileyhin i‘lâmına bast u beyân olunduğu üzere kassabân esnâfından celeb tâifesine olan deynini kable’l-edâ iflâsen fevt olanların mahlûl ve gayr-ı mahlûl uhdelerinde bulunan gedikleri ma‘rifet-i şer‘ ve esnâf-ı merkūme ma‘rifetiyle bâ-izn-i mütevellî tâlibine fürûht ve îcâr olunarak husûle gelen semeni ile celeb tâifesine olan düyûnunu tediye olunarak ol vechile mâl-ı celeb telefden vikāye olunmak mine’l-kadîm nizâm-ı mu‘teberelerinden olduğundan ve ol dahi nâ-virât ve şâz makūlesinden idüğünden bahisle kadîmî ve i‘lâm olunduğu vechile tanzîmini iltimâs etmiş ise de o makūle mutasarrıfın bilâ-veled ve iflâsen vefâtı takrîbiyle mahlûl ve cânib-i vakf-ı şerîfe âid olan gedikler mu‘accelesinin bütün bütün celebe olan düyûnlarının tediyesi zımnında terki cânib-i vakf-ı hazret-i müşârun-ileyhe gadri mûcib olacağı nümâyân ve celebân tâifesinin dahi vakt ü zamânıyla Der-aliyye’de külliyetli ağnâm celbine sa‘y ü gayretleri zımnında ri‘âyet ve gadrdan himâyetleri vesâilinin istihsâli lâzimeden olduğu gibi sıyânet-i vakf-ı şerîf ve celebiyesine hürmet ve himâyet vâcibeden idüğü zâhir ve ayân olduğundan nihâyetü’l-emr kassabân esnâfından evkāf-ı celîle-i hazret-i müşârun-ileyhe merbût mutasarrıflarından birinin bilâ-veled-i zükûr ve inâs iflâsen vefâtı vukū‘unda evvel emirde ma‘rifet-i şer‘ ve esnâf-ı merkūme ve evkāf-ı celîle-i hazret-i müşârun-ileyhe me’mûrları ma‘rifetleriyle müteveffânın bi’l-cümle zimemât ve eşyâ-yı metrûkesi bi’t-taharrî ba‘de’t-tahkīk ve’t-tahrîr celeb tâifesine olan düyûn-ı müsbetesine vefâ etmediği inde’ş-şer‘ tahakkuk eylediği hâlde ol zamân uhdesinden münhal olan gediği loncada bi’l-müzâyede mu‘accele-i lâyıkasıyla tâlibi ve münâsibine tefvîz ve îcâr olunarak husûle gelen semeninin nısfı celebân tâifesine olan düyûn-ı müsbetesine verilmek ve nısf-ı diğeri dahi cânib-i evkāf-ı celîle-i müşârun-ileyhe îrâd kayd için Hazîne-i Evkāf-ı Hümâyûn’a tediye ve teslîm kılınmak üzere tanzîm ve tesviyesine bi’t-terâzî karâr verilmiş olmağla bu sûretle mevlânâ-yı mûmâ-ileyhin i‘lâmı müfâdı üzere sûret-i nizâmları bi-ibâretihâ Harameyn-i Şerîfeyn Muhâsebesi’ne kayd ve tastîr ve ber-minvâl-i muharrer fakat içlerinden mutasarrıfının müflisen bilâ-veled fevt ve mahlûl olan gedikler mu‘accele bi’t-terâzî ber-vech-i nısfiyet tanzîm ve tesviyesine karâr verildiği derc ve tezekkür kılınarak ol vechile celebân tâifesine müceddeden bir kıt‘a emr-i âlî ve İstanbul Mahkemesi sicillâtına ve Evkāf-ı Hümâyûn defterlerine bir kıt‘a ilmuhaberi i‘tâsıyla tanzîmi husûsu nâzır-ı sâbık-ı merhûm el-Hâc Yusuf Efendi ve hâlâ nâzır-ı Evkāf-ı Hümâyûn-ı şâhâne sa‘âdetlü atûfetlü es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi hazretleri i‘lâm etmeleriyle ber-mûceb-i i‘lâm sûret-i nizâmları Harameyn Muhâsebesi’ne kaydolunarak müceddeden emir ve ilmuhaberleri i‘tâ olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlî mûcibince bâ-fermân-ı şerîf kaydolunup ber-minvâl-i muharrer emri ve Evkāf-ı Hümâyûn defterlerine ilmuhaberi verilmekle vech-i meşrûh üzere İstanbul Mahkemesi sicillâtına dahi işbu ilmuhaber verildi.

Fî 21.L sene 1245